sözlük yazarlarının yediği ayarlar

o zamanlar lisedeyiz daha. bi arkadaşımla alay etmeye başladım. benim de sevgilim olmamış daha o zamanlar. arkadaşın da hiç olmamış. arkadaşa dedim olum kutsal bakire olarak mı ölücen bi kız bul falan kendine. bu da dönüp dedi sanki sen başımıza s*kiş makinesisin.

14-15 yaşlarında ergenliğin verdiği egoistlik ile kırılmadık kalp, burun çevirmedik insan bırakmıyordum. biraz asi, çatlak bir arkadaş herkesin içinde "dünya senin etrafında dönmüyor. artık kendine gel" diye bağırmıştı. akabinde uzun bir süre "ben ne yapıyorum? bu ben miyim?" diye düşündüm. o günden beri azıcık egoistliğim nüksetse kendi kendime "heyy dünya senin etrafında dönmüyor!" derim.

bir akşam ailecek oturmuş meyve yerken aklıma gelen saçma soruyu içimde tutamayıp ortaya attım. "bir uzaylı benimle evlenmek isteseydi ne yapardınız?" annem hiç istifini bozmadan şu cevabı verdi "dünyadakiler yetmedi mi?" 3-5 saniye konuşamadım aq ahajdkj

lisede okuduğum zamanlar, o dönemlerde ceket giyme zorunluluğu var. antalya gibi bir yerde de ceket giymek çekilmez bir hale geliyordu. hocalar genelde izin verir ama izin vermeden çıkartmayan cins hocalarda vardı. en arkada ki dörtlü grup olarak ceketi çıkarıp bir yandan da önümüzde oturanın arkasına pusmuş gorunmemeye çalışırdık. hoca önündeki liste ile uğraşırken kafamı hiç kaldırmadan: -hocam ceketleri çıkarabilir miyiz? diye seslendim. -hoca kafasını önündeki listeden hiç kaldırmadan, "üzerinde ceketi olanlar çıkabilir, arkadaki grup ceketini giysin ve bir daha benim dersimde çıkarmasın" -!!11!!

büyük teyzemin üç tane kızı var, allah kocalarına bağışlasın üçüde çok güzel kızlar. eniştemin göçmen olmasından olsa gerek, yoksa teyze bizim genleri taşıyor ondan geçmesi pek mümkün değil güzelliklerinin.. i̇kisi benden küçük, beraber büyüdük. birbirimize nazımız geçer, şakalaşmalar hiç eksik olmaz. üçüde evli, en küçük olan iki senelik evli.. allah var kendileri ne kadar güzelse kocaları bir o kadar tipsiz. karizma desen yok. kariyer desen yok, bizim kızlar nerden buldu aklım ermiyor. recep ivedigin dediği gibi bizim kızlar allah'ın bir lütfü oğlanlar.. neyse.. geçen iftar yemeğe davet ettiler hanımla, teyzeler, kızlar hep bir arada. balkonda kuzenler olarak çay sigara yapıyoruz. konu bunların kocalarına geldi. dedim "sahi siz bu kadar güzelken bunları nereden buldunuz?" küçük olan sanki bu soruyu bekliyormuş gibi soran olsada ağzının payını vereyim dercesine gelişine yapıştırdı. "kuzen bunu bize soracağına hanımına sorsana". bu ayar karşısında saygıyla eğilip, hürmetlerimi sundum kendilerine.. resmen içinde gezdirdi zalımınkızı.

hayatımda yediğim ayarların büyük bir kısmını babamdan yemişimdir. adam ayar vermeye doyamıyor bana, evlendik evden ayrıldık görüldüğü yerde ayar veriyor. emekli olduktan sonra yaşı da ilerleyince iyice sağlık sorunları baş göstermeye başladı. sanayide ustalık yapınca haliyle yorgun düşüyor. işi bırakmasi için ailecek baskı yapıyoruz bir aydır. biraz sinirli, gergin olduğu için evde de kalmasını istemiyoruz. ama bu adamda ki inat kimsede yok amk. hiç bir alternatifi de beğenmiyor kolay kolay. tayfun:t baba:b t:baba diyorum ki emlakçı arkadaşlarla görüşeyim söyle uygun yerden uygun fiyata bir bahçe alalım, içine güzel bir ev yapalım annemi de yanına al, boş durmazsın bahçede ekip biçer stresini atarsın. b:ulan ben bunca yıldır evde senin gibi hıyar yetiştiriyorum yine de stresimi atamıyorum. t:??!%₺& haklısın baba. not:hıyar değilim.

bir ayar yeme şekli olarak kime sorduysaan ordan al ya da orada yaptır. geçen arabanın kliması bozuldu sanayiye tamire götürdüm. bi kaç yerden parça fiyat aldım. parça yok ama parçayı bulursan şu fiyata yaparız dediler genelde. parçayı tek bir yerde buldum. fiyatı sorunca istemsiz bir şekilde şurada şu fiyat seninki çok pahalı dedim. "usta parçayı elimden çekerek neresi ucuzsa git oradan yaptır dedi." ne kadar şaka yaptım, desem de yapmadı yaaa laaa. başka yerde orijinal parçayı iki katına taktirdim.. aklıma geldikçe içime bir öküz oturur.