mardin dargeçitte, 13 yaşındaki seyhan, küçük kardeşi 9 yaşında hozan ile beraber çobanlık yaparken, askerler nasıl bir bahane buluyorlarsa, bunları alıp birliğine götürüyorlar... hani ortada bir suç varsa neden babası, annesi falan değilde, bu küçük çocuklar götürülüyor anlaması zor...
neyse, annesi bunu duyunca birliğin önüne gidip, çocuklarını istiyor... askerler bir kaç güne çıkarlar diyorlar... derken 9 yaşındaki kardeşi hozan serbest bırakılıyor... ailesine işkence gördüklerini ve abisi seyhanın akıl almaz işkencelere maruz kaldığını anlatıyor...
anne bunun üzerine birliğin önüne gidip, çocuğunu kurtarmak istiyor... o birliğin önünden hiç gitmiyor... çocuğunun içeride ağır işkence gördüğünü bilen anne elinden birşey gelememesi nedeniyle birliğin önünde haykırıp "oğlumu verin.!" demekten vazgeçmiyor...
hal böyle olunca anneyide tutup, işkenceden geçiriyorlar... artık nasıl işkencelere maruz kaldıysa rahatsızlanıyor ve çıkarıldığında çocuklarını alıp, istanbula taşınıyorlar...
anne orada da pes etmiyor... rahatsızlığına rağmen
cumartesi anneleri ne katılıp, oğlu seyhan'ın en azından cenazesini istiyor... hal böyle olunca anne işkence altında kaybettiği sağlığı dolayısı ile günden güne eriyor ve "oğlunun ismini sayıklaya sayıklaya" vefat ediyor...
baba ise eşinin bıraktığı yerden, "cumartesi annelerine" katılmaya devam ederek, oğlunu aramaya devam ediyor... çalmadığı kapı olmamasına rağmen, bir sonuç elde edemiyor ve sonunda oda dayanamayıp, vefat ediyor...
anne ve babanın mirası ise, seyhanı bulup, yanlarına gömülmesi oluyor... yaşamında yanında olup, sahip çıkamadık, bari toprak altında yanımızda olsun istediler...
derken o dönem işkencelerine katılmış olan bir uzman çavuş, vicdan azabına dayanamayıp, konuşmak istiyor... komutanlarının verdiği emirler yüzünden "insanlık suçu" işlediklerini ve işkenceye dayanamayıp ölenleri kuyulara attıklarını söyledi...
ama tabiki bunu dedikten sonra aniden ortadan kayboldu... eşi onu çok aradı ama bulamadı... bu sefer yakınını arama sırası ondaydı... hiç bir ses seda çıkmadı... işte onun bu cabası sonuç verdi ve yapılan araştırmada, asker ve korucuların "konuşmasın diye, onuda kalorifer kazanına attıp, yok ettikleri ortaya çıktı...
korucular... hitlerin yahudileri yakarken, kullandığı yahudiler gibi, "kazanda insan yakma" işlerini koruculara yaptırmışlar... sanırım korucu olabilmek için, insanın bütün namusunu, şerefini haysiyetini bir kenara bırakması gerekiyor... oradaki askerlerden daha adi ve şerefsiz oldukları ise bir gerçektir...!!!!
derken vasiyeti yerine getirmek isteyen onurlu insanlar çevredeki kuyuların incelenmesi için çaba harcadılar... ve uzman çavuşun dediği gibi kuyulardan insan kemikleri çıkmaya başladı...
bu kemiklerden birininde seyhana ait olduğu saptandı... adli raporda işkenceden fazlası olduğu ve kafasının kesilip, ardından kazan dairesinde yakıldığı ortaya çıktı...
yanan insanlarla içlerini ısıtan askerler............
seyhanın kemikleri alındı... vasiyetleri üzerine, anne ve babasının istanbuldaki naaşları alınarak dargeçite götürüldüler.......
sonunda küçük seyhan anne babasının arasına gömüldü...
şimdi daha emin ellerde........
komutanlara nemi oldu.?? onlar dahada mutlu bir sona kavuştular... biri akp den, diğeri chp den belediye başkanı oldular...
onlardan biri akp bodrum gümüşlük belediye başkanı mehmet tire
bir diğeri ise chp sivas cepni baskanı hurşit ilmen