bir terapi yöntemidir benim için.
en güzel manzaralarla buluşmama vesile olan tek araç.
en sevdiğim renge doya doya baktığım tek ulaşım.
baktıkça açılıyor içim.
baktıkça dinleniyor ruhum.
tren yolcuğu insana doğanın kapılarını açar,
doğaya buyur eder,
ikramları da hep doğaldır.
genetiğiyle oynanmamıştır hiçbirinin, afiyetle yiyebilirsiniz.
bu arada ben doğaya aşığım demiş miydim?
i̇nsan eli değmemiş manzaralara karşı aşırı bir zaafım var.
hatta telefonumda benden çok dağ taş fotoğrafı vardır.
mesela şuan gördüğüm manzaraların verdiği huzuru hiçbir şey veremiyor bana.
doğa sanki kaybetmeye yüz tuttuğumuz özümüz gibi. bir dost eli gibi.
kopmak üzere olan parçamız gibi.
derin bir nefes aldırıyor.
üstelik her mevsimde ayrı güzel.
sarı yeşil ve mavinin en güzel tonları bir arada.
tren yolculuğu başlığında doğaya olan hayranlığımı anlatıyorum farkındayım ama doğa tek başına her şeyden bağımsız var olsa da tren yolcuğu doğadan bağımsız değil.
hayır gözümün önünde pamuk, mısır tarlaları varken nasıl bahsetmem doğadan.
ayrıca otlayan inek, koyun gibi hayvan sürüsü gördüğümde de aşırı mutlu olurum ben. :)
i̇şte tren yolculuğu bütün bunları veriyor bana.
ekstra olarak;
ördek, tavuk, kuğu sürüsü,
sazlık, sera, dere, tarlalar, bağlar, üstü ağaçlarla kaplanmış patika yollar gibi alternatifler de sunar.
adeta yeme de yanında yat der.
mutluluktan ölebilirim şuan.
edit: şuan farkettim, ben galiba her gidip gelişimde mutluluktan entiri giriyorum :d
(#1476240)