Hiç sevmiyorum.
Engin GEÇTAN' ın yaptığı bir röportajda okumuştum bu konu hakkında ki düşüncelerini. Benim de duygularıma düşüncelerime tercüman olmuştu.
.......... alıntı..........
"Dalay Lama diyor ki, günde bir süre yalnız kalın. Ama öyle bir durumdayız ki, bir kesimin yaşayış şekli şu: "Annem nerede?" Bebeklikten çocukluğa geçildiği dönemde, çocuk, ilk bağımsız denemelerini yaparken, bir taraftan da annesinden uzakta olmasına rağmen onun evin neresinde olduğunu sürekli denetler. Şimdi bu durumu hatırlatırcasına cep telefonu devreye giriyor. "Yerinde mi telefonları" diyorum ben ona. "Security check" yani. Sevgilisinin, eşinin dostunun nerede olduğunu bilmek istiyor. Kendini öyle güvende hissediyor. İyi ama ben sürekli sizin nerede olduğunuzu biliyorsam, siz de benim nerede olduğumu biliyorsanız, hababam telefonda anlamsız konuşmalar yapıyorsak, bir araya geldiğimizde birbirimize anlatacak hikâyemiz olmuyor! (bakın burası çok önemli !!!) Bunda aynı zamanda insanların o anda kendileriyle ne yapacaklarını bilememelerinin de payı olabilir. Bir hikâyesizliktir gidiyor. Bazen bana "Siz dünyayı nasıl böyle olduğu gibi kabul edebiliyorsunuz?" diyorlar. "Cepten yiyorum" diyorum. Kendi kuşağıma bakınca şunu görüyorum: Bizim hayatlarımız kendiliğinden akmış gibi. Telaşsız bir biçimde. Halbuki şimdi bazı genç insanların ki ya akmıyor ya da dişli çark gibi duruyor. Bir dinozor olduğum için de böyle görüyor olabilirim tabii! Ama hayatı kendimize ısmarlamak için debelenmediğimizde hayat bize gelir...
Aşk da öyle midir? Çağırmayınca mı gelir?
Zaten çağırsanız ya kimse gelmez ya da yanlış kişi gelir!"
.......... alıntı...........