bal gibi bi' şarkı.. vakti zamanında ahmet kaya'dan başka bir şey dinlemeyen bir sınıf arkadaşım vardı, üniversite okurken.. bir gün bu adama teoman dinlemesini tavsiye etmiştim..
ilk başlarda burun kıvırarak dinlemeye tenezül etmeyen esas oğlanımız bir şekilde sevmişti teo'yu.. gece-gündüz bu şarkıyı dinliyor eleman.. nasıl sevmesin ki.. teo'yu sevmeyen adamla/kadınla muhatap olursam şerefsizim..
neyse işte, bu genco mezun oldu gitti ailesinin yanına.. ben kaldım üniversite okuduğum şehirde.. iş yeri açtım, falan filan.. aradan geçti en aşağı 3-4 yıl.. bir gece çok sevdiğim başka bir arkadaşımın evine gittim.. arkadaşım, eşi ve ben balkonda oturuyoruz.. yine böyle bir yaz gecesi.. bir yerlerden bu şarkının sesi geliyor.. birileri cep telefonunun hoparlörünü açmış dinliyor.. sesin geldiği yerden de bir karartı geliyor.. ben olduğum yerde kalkıp, o teoman'ı sevdirdiğim sınıf arkadaşımın ismini bağırdım.. olduğu yerde durdu karartı.. ve o da benim ismimi bağırdı..
meğerse bizim genco basmış gelmiş üniversiteyi okuduğumuz şehire.. binbir iş muhabbetinden sonra işsiz kalıp demlenmiş bir gece yarısı.. kafası iyiyken de açmış bu şarkıyı.. ve yoluna devam ediyor(muş)..
her ne kadar arkadaşı eve davet ettiysek de gelmedi. uzaktan uzağa selamlaştık.. ve gitti.. bir gece yarısı.. saat üçken.. birileri, bir yerlerde birilerini hep güzel hatırlayacakken.. ve o güzelliği hiçbir şey bozamazken.. bozmaya gücü yetmez, yetemezken.. ne ölüm ne de ayrılık.. çünkü ne diyor teo;
"
sen hep güzelsin..."
(bkz: teoman)