Bir insan için iyidir veya kötüdür diyemiyorum, arada kalıyorum.
Sanırım son dönemlerde en çok zorlandığım ve nasıl bir tepki vermeliyim kısmında kararsız kaldığım konulardan biri bu. Net bir şey diyemediğim için net bir tavır haline de giremiyorum. Ayyy arada kalıyorum işte. Sonra da belki de net bir şey demek gerçekten mümkün değildir deyip kendi kendime bir beyin fırtınası yapmaya başlıyorum. İnsanları şehirlere benzettim son fırtınada. Şu ana dek yaşadığım her şehrin sevmediğim yanlarının, yerlerinin olmasını normal kabul ediyorum.Bu yönleri var diye o şehirden nefret etmiyorum, yaşıyorum. O şehirde anılar biriktiriyorum. Belki iyi yönleri yüzünden belki de başka şehirde yaşamayı bilmediğimden ya da yaşayamayacağımdan buraya henüz karar veremedim. Ama şunda eminim; şehrin iyi yönleri olumsuz yönlerine ağır basıyor ve mis gibi yaşanılıyor işte yaf. Eee şehirlere böyle bakınca insanlar ile aynı.İnsanlar olarak hiç birimiz salt bir sıfattan oluşmuyoruz. Salt iyi, salt kötü değiliz. Duruma göre , kişiye göre, ruh halimize göre değişiyor sıfatlarımız. Şehirlerin sıfatlarının semtine göre, saatine göre, mevsimine göre değişmesi gibi. Bir mahallesi berbat diye şehrin üstüne çizik atmadığıma göre, ciddi bir durum yoksa her olumsuz tavıra takılıp o insanın üstüne bir çizik atmaya gerek yok diyorum. O kişi benim için genel olarak sevdiğim ama birkaç sevmediğim sokakları olan bir şehir oluveriyor. Ben bu şehrin güzel olan sokaklarında anı biriktirebilirim, yaşarım orada diyorum.Vee kendi kendime bir müzakerenin de sonuna gelmiş oluyorum.Sevgili kendim seninle konuşmak ha ri ka. Cağnım kendim muck muck.
(bkz: ne güzel delirdik )
(bkz: yalnız iyi delirdik)
(bkz: valla iyi delirdik)
(bkz: biz bir günde delirmedik)