saklambaç

sibel can'ın oynadığı bir diziydi. lanet okuyorum hatırladıkça...

nerde o eski yaz akşamları :( topal kuuuurt :(

(bkz: çamlak çömlek patlaması) tabii büyüyünce ülkemin her yerinde bi şeyler patlamaya başladı, şimdi daha çok köşe kapmaca oynuyoruz

akşam ezanına doğru, evlere dağılma vakti gelip çatmışken, sevgili "son" ebe kardeşim senden tüm o şeytanlıklar adına özür diliyorum. sen sağım, solum, önüm, arkam sobe derken ve sonrasında karanlık çökmesine rağmen bir yandan annenin çağırışlarına kızarak diğer yandan hırslanarak ve umuduna umut katarak bizi ararken aslında biz evlerimizde sofralarımızın başına kurulmuş çorbamızın soğumasını bekliyorduk. geri kalan saatlerimizde, ömrümüzü törpülerken, senin kimseye güvenmediğini biliyorum. doğrusu biz de evlerimizde saklanmaya devam ettik. akşam ezanına doğru, saklambaç saklambaç yaşarken...

geceleyin oynaması çok eğlenceli. ikizim olduğu için milleti hep trollerdik ve çok zevkli oluyordu. genellikle hep karıştırıyorlatdı ve karambole ikimizden birinin ismini söylüyorlardı ve yanlış oluyordu shsgshsh (bkz: çamlak çömlek patladı) (bkz: ikiz trollemesi)

üstleri değişip çanak çömlek patladı yapardık

mutluluktan delirdiğimiz zamanlar

çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe , ördek yemini yemeden ciyak miyak demeden aktım baktım ki-mi çı-kar-dın...

şu anda sözlükte oynanan oyun sanırım. elma dersem çıkın armut dersem çıkmayın. (bkz: elmaaaa) (bkz: oynanan oyunları farketmek )

Bir sabah uyandım Tomurcuklar açtı içimde Kendimle karşılaştım Selam verdim herkese Sakindi şehir Issızdı sokaklar Bilinmez perdelerin Arkasında neler var Yürüyorum Gece çöküyor önce Işıklar yanıyor bir bir Bir saklambaç oluyor hayat Kendimden saklandığım