ingilizce'de yetenek anlamında "-ebilmek" demek için kullanılan kalıptır. örnek verecek olursak:
i can swim.
(yüzebiliyorum.)
i have
passolig so i can enter football matches.
(passolig kartım var bu sayede futbol maçlarına girebilirim.)
geçmiş hali ise could'dur. örnek verecek olursak:
i couldn't swim when i was 7 but now i can.
(7 yaşındayken yüzemiyordum ama şimdi yüzebiliyorum.)
yine "-ebilmek" anlamına gelen
might ile farkını açıklayacak olursak:
i'm clumsy so i might break the glass.
(ben sakar birisiyim o yüzden bardağı kırabilirim.)
i'm strong so i can break the glass.
(ben güçlü birisiyim o yüzden bardağı kırabilirim.)