okul anıları

hoca seneye görüşürüz dediğinde espiri sanmıştım meğer dersten kalmışım amk

i̇lkokuldaki türkçe öğretmenimiz, okul müdürünün eşiydi. kadın afyonlu diye afyona okul gezisi düzenlemiştiler. bi otobüs öğrenciyi sözde afyonu gezeceğiz diye türkçe öğretmenimizin köyüne götürdüler. kadın anasının babasının elini öptü biz de sağda solda oturduk aile saadetini izledik sonra laf olsun diye bi meydanda dolaştırıp geri okula getirdiler tekrardan. ulan ne çatlak çifttiler.

üniversite üçüncü sınıfların otomasyon dersi var alanıyla ilgili bir program öğrenmeleri gerek derslerine de ben giriyorum. bu arkadaşlar toplam 120 kişi ama o kadar bilgisayar olmadığı için gruplar halinde işliyoruz dersleri. toplam 4 grup ikişer saat ders işliyoruz. gel zaman git zaman bayağı bişeyler öğrendiler programla alakalı. bir gün derse öğrettiğim programla alakalı bir makale getirdim. dikkatimi çekmişti. o hafta dersi makale incelemesi olarak işledim. gelin görünki adamlar üçüncü sınıf olmuş makale nedir? niye yazılır? nasıl yazılır? vs pek bir bilgileri yok. ben elimden geldiğşnce anlattım durumu sonra makaleyi de sınıfa dağıttım, sınavda sorumlusunuz bu makaleden diye de ekledim. vize sınavında klasik bir sınav yapılacak, final sınavı ise uygulamalı olacak. vizelere de bir hafta kalmış. bu arada makaleden soracağım sorunun değeri de 50 puan olacak. sınıfa duyurdum. makale toplamda 13 sayfaydı ama analiz kısımları vardı, sayısal değerlerin bol olduğu kısım, orayı çıkardım, sağdan soldan kırptım beş altı sayfaya düştü. ee beş sayfalık yerden 50 puanlık vize sorusu gelecek, bence çok iyi. makale dışında da dersin toplamda 15-20 sayfalık bi notu var yok. kolay bir ders uygulamaya yönelik dediğim gibi. neyse sınava günler kaldı beni okulda görüyorlar hocam makaleye çok çalışıyoruz ama zor biraz ne yapacağız? yapabilir miyiz? zor mu sorarsınız? gibisinden şeyler soruyorlar. arkadaşlar makaleyi üç dört kere okuyun 50 puanlık soruyu kesin yaparsınız, çok kolay olacak herkese söyleyin dedim. sınavdan bir gün önce bana vatsaptan, instagramdan falan sınava çalıştıklarıyla ilgili fotoğraflar atıyorlar kendilerince yağlayıp ballıyorlar. neyse sınav günü geldi. yine 4 tane klasik soru sordum. dağıttım kağıtları soruları okudular, makaleyle ilgili soruyu da okudular hepsi dumur oldu, birbirlerine bakıyorlar kopya isteyecekler ama kimse cevabını bilmiyor sorunun. makaleyle ilgili asıl bilmeleri gereken ya da en çok bilinmesi gereken şeyi sordum. sınav kağıtlarını okudum sadece bir kişi doğru cevabı vermiş. 120 kişi de bir kişi. soru çok basitti arkadaşlar. bedavadan 50 puan alacakları bir soruydu. soru; vize sınavında sorumlu olduğunuz makalenin adı ve makaleyi yazan kişinin adı soyadı? lan o kadar çalıştınız, bana fotoğraf attınız şov yaptınız ama neye çalıştığınızı bilmiyorsunuz.120 kişi de bir kişi yapmış o da sınava girerken bir bakmış hocanın ne yapacağı belli olmaz diye. bir gün önce baksa makalenin adına o da hatırlayamayacak. aslında yapamayacaklarını biliyordum. kafalarında belki de sisteminde dayattığı ezbercilik var. sınavı geçeyim de nasıl geçersem geçeyim. bir şeylere çalışıp ezberliyorum ama neye çalıştığımı bile bilmiyorum. ama o günden sonra en azından ne okuduklarına, neye çalıştıklarına daha da dikkat etmiş olmalılar. böyle bir anım vardı uzatmadan kısaca anlatmak istedim, saygılar

lisans birinci sınıfları "bar servis uygulamaları" dersinde, uygulama sınıfında topladım etrafıma. sınıfı tanıttım malzemelerin nerde olduğunu neleri kullanacağımızı vs anlattım. "sınıfta çok çeşit bardak, tabak, vs var dikkatli olun burdayken, kırmayın bir şeyi" dedikten yaklaşık beş altı dakika sonra yaslandığım tezgahtaki bardağı göremeyip kolumla çarpıp kırdım. böyle de sakarımdır. saygılar.