şairler hakkında ilginç bilgiler

tomris uyar, cemal süreya'nın eski sevgilisidir. daha sonradan turgut uyar ile evlenmiştir. bu yüzden cemal ile turgut'un arasında içten içe rekabet olmuştur. şiirlerinde birbirlerine sallamışlıkları vardır. iyi bilgi: vakti zamanında metin eloğlu'na bahçeden gül koparma suçundan dava açılmış. şahitlerden biri de bizim edip imiş, cansever olan.. davayı açan belgin doruk'un kocası özdemir birsel. onun bahçesinden gül koparan kişiler metin eloğlu ve ressam utku varlık. güzel mevzu :) şaşırdığım kısım edip canseverin bu davada tanık olması.. ulan ayıptır be bu başlıkta bildiklerinizi paylaşırsanız bilgileniriz.

ümit yaşar oğuzcan (bkz: milyon kere ayten) adlı şiirin sahibi. bu adam hayatı boyunca hep intihar etmeye çalışır. dener dener ama başaramaz. bir gün yaşar oğuzcan'ın oğlu vedat kendini galata kulesinden atar ve ölür. oğlunun elinde bir not vardır. not da ''baba intihar öyle olmaz böyle olur'' yazar. bunun üzerine yaşar oğuzcan galata kulesi adlı şiiri yazar. pırıl pırıl bir yaz günüydü, aydınlıktı, güzeldi dünya, bir adam düştü o gün galata kulesinden. kendini bir anda bıraktı boşluğa; ömrünün baharında, bütün umutlarıyla birlikte paramparça oldu. bir adam düştü galata kulesinden; bu adam benim oğlumdu gencecikti vedat, ışıl ışıldı gözleri, içi, bütün insanlar için sevgiyle doluydu çıktı apansız o dönülmez yolculuğa kendini bir anda bıraktı boşluğa, söndü güneş, karardı yeryüzü bütün zaman durdu. bir adam düştü galata kulesinden bu adam benim oğlumdu; açarken ufkunda güller alevden, çıktı, her günkü gibi gülerek evden, kimseye belli etmedi içindeki yangını yürüdü, kendinden emin sonsuzluğa doğru. galata kulesinde bekliyordu ecel, bir fincan kahve, bir kadeh konyak, ölüm yolcusunun son arzusuydu bu, bir adam düştü galata kulesinden; bu adam benim oğlumdu. küçücüktü bir zaman, kucağıma alır ninniler söylerdim ona, uyu oğlum, uyu oğlum, ninni. bir daha uyanmamak üzere uyudu vedat. 6 haziran 1973 galata kulesinden bir adam attı kendini; bu nankör insanlara bu kalleş dünyaya inat, şimdi yine bir ninni söylüyorum ona, uyan oğlum, uyan oğlum, uyan vedat.

boris pasternak arada kaymanış dahi bir şairdir.

ömer hayyam ve hasan sabbah kankaymış.

nazim hikmet "konunist oldugundan" turkiye'de, "yeterince komunist olmadigindan" rusya'da vatandaslik problemleri yasamistir.

nazım hikmetin annesi celile hanımla yahya kemal beyatlı aşk yaşıyormuş.ya ya ya dedikodu timeee!!!

ahmet hâşim,hastalık derecesinde toprak yermiş.

nazım hikmet kol saatinin altına pirayeninn ismini kazıdığını söylemiştir. ancak kol saatinin alt kısmında vera yazmaktadır.

orhan veli kanık'ın ölüm sebebi; belediyenin açtığı bir çukura düşerek iç kanama geçirmesi.

büyük saray şairi nedim ibnedir. "yürü serv-i revanım çıkalım sadabade onyedi çifte kürek emrine amade" şiirini de saraydaki iç oğlanına yazmıştır.

tarihteki ilk şiiri sümerli bir kadın eşi olan krala yazmış. şiire bakacak olursak şairlerin abaza olduğu sadece bir söylenti değil. buyrun; Güvey, canımın içi, Gönül açar güzelliğin, bal gibi tatlı, Aslan, canımın içi, Hoştur güzelliğin, bal gibi tatlı. Beni esir ettin, titreyerek önünde durayım, Güvey, yatak odasına götür beni, Beni esir ettin, titreyerek önünde durayım, Aslan, yatak odasına götür beni. Güvey, seni okşayayım, Sevdalı okşayışların baldan daha tatlıdır, Balla dolu odada, Gönül açan güzelliğinin tadını çıkaralım, Aslan, okşayayım seni, Sevdalı okşayışların baldan daha tatlıdır. Güvey, benden zevkini aldın, Söyle anama, sana tatlılar verecek, Babam sana armağanlar verecek, Ruhun, bilirim ruhunun nerede neşelendiğini, Güvey, şafağa değin uyu evimizde, Yüreğin, bilirim yüreğinin nerede sevindiğini, Aslan, şafağa değin uyu evimizde. Sen, beni sevdiğin için, Yalvarırım okşayışlarını ver bana, Yüce tanrım, yüce koruyucum, Enlil’in yüreğini sevindiren Şu-sin’im, Yalvarırım okşayışlarını ver bana. Senin bal gibi tatlı yerin, yalvarırım elini onun üstüne koy, Elimi gişban-giysisi gibi onun üstüne koy, Elimi gişban-sikin-giysisi gibi onun üstüne kapa. Bu İnanna’nın bir balbale-şarkısıdır. kaynak

ümit yaşar oğuzcan 'ın kekeme olması. belki de bu sebepledir ki üstad, şiirlerinin gözle değil dudakla okunmasını rica eder okuyucularından.

şairlerin hepsi şiir yazar.

nedim'in damdan dama atlarken düşüp ölmesi

yıllar sonra beni de yazacaksınız lan ileri görüşlüydü falan dersiniz artık :(

özdemir asaf r leri tam olarak söyleyemiyormuş,bi kitabında ses kaydını da vermişlerdi çok sempatik duruyo

(bkz: şairlerin çoğu abazandır)

necip fazil yazdiklarini yayimlamasa bile sirf ihtiyaci oldugu donemlerde ve yeni yetmeyken aziz nesin'in yazdiklarini satin alirmis.

ölümsüz olmaları.

japonya'ya giden ve hava şartları sebebiyle batan ertuğrul fırkateyni'nin kaptanı ali bey, hasan ali yücel'in babasıdır, can yücel de hasan ali yücel'in oğludur.

sezai karakoç'un mona rosa adlı eserinin paragraflarının baş harfleri aşık olduğu kişinin baş harfleridir ve öyle bir hikâyesi vardır ki iç burkar. şiirin baş harflerine dikkat ediniz... mona roza mona roza, siyah güller, ak güller geyvenin gülleri ve beyaz yatak kanadı kırık kuş merhamet ister ah, senin yüzünden kana batacak mona roza siyah güller, ak güller ulur aya karşı kirli çakallar ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa mona roza, bugün bende bir hal var yağmur iğri iğri düşer toprağa ulur aya karşı kirli çakallar açma pencereni perdeleri çek mona roza seni görmemeliyim bir bakışın ölmem için yetecek anla mona roza, ben bir deliyim açma pencereni perdeleri çek... zeytin ağaçları söğüt gölgesi bende çıkar güneş aydınlığa bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi seni hatırlatıyor her zaman bana zeytin ağaçları, söğüt gölgesi zambaklar en ıssız yerlerde açar ve vardır her vahşi çiçekte gurur bir mumun ardında bekleyen rüzgar işıksız ruhumu sallar da durur zambaklar en ıssız yerlerde açar ellerin, ellerin ve parmakların bir nar çiçeğini eziyor gibi ellerinden belli oluyor bir kadın denizin dibinde geziyor gibi ellerin, ellerin ve parmakların zaman ne de çabuk geçiyor mona saat onikidir söndü lambalar uyu da turnalar girsin rüyana bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar zaman ne de çabuk geçiyor mona akşamları gelir incir kuşları konar bahçenin incirlerine kiminin rengi ak, kimisi sarı ahh! beni vursalar bir kuş yerine akşamları gelir incir kuşları ki ben mona roza bulurum seni incir kuşlarının bakışlarında hayatla doldurur bu boş yelkeni o masum bakışlar su kenarında ki ben mona roza bulurum seni kırgın kırgın bakma yüzüme roza henüz dinlemedin benden türküler benim aşkım uymaz öyle her saza en güzel şarkıyı bir kurşun söyler kırgın kırgın bakma yüzüme roza artık inan bana muhacir kızı dinle ve kabul et itirafımı bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı alev alev sardı her tarafımı artık inan bana muhacir kızı yağmurlardan sonra büyürmüş başak meyvalar sabırla olgunlaşırmış bir gün gözlerimin ta içine bak anlarsın ölüler niçin yaşarmış yağmurlardan sonra büyürmüş başak altın bilezikler o kokulu ten cevap versin bu kanlı kuş tüyüne bir tüy ki can verir bir gülümsesen bir tüy ki kapalı gece ve güne altın bilezikler o kokulu ten mona roza siyah güller, ak güller geyve'nin gülleri ve beyaz yatak kanadı kırık kuş merhamet ister aaahhh! senin yüzünden kana batacak! mona roza siyah güller, ak güller

abdurrahman karakoç "mihriban " şiirini hiç unutamadığı ve onun aşkından kimseyle evlenemediği mihribana yazar . yıllar sonra mihribanla karşılaşırlar.mihribanda abdurrahman karakoçu unutmamış fakat evlenmiştir ve 2 çocuğu olmuştur. bunu öğrenen abdurrahman karakoç mihribana ithafen "unutursun mihribanım" diye başka bir şiir daha yazar

tuna kiremitçi'nin boyumdan büyük şeyi varmış. (bkz: insan gerçekten hayret ediyor)

özdemir asaf'ın lavinia'sı mevhibe beyat'tır. üniversite yıllarında platonik olduğu kişidir.bir söylentiye göre özdemir asaf şiiri okurken aşık olduğu kız da salondadır ve şiirin okunma esnasında salondan ayrılır. özdemir bu duruma üzülür ve duygularını bir daha söylemez.şiirlerinde gizlice onu anlatır.

walt whitman eşcinseldi. en büyük aşkı abd başkanı abraham lincoln’dü. şiir yazmadığı veya abraham lincoln’e duyduğu aşkı anlatmadığı zamanlarda banyo küvetinde içki içerek bağıra bağıra şarkılar söylerdi.

şairlerin çoğu abazadır.

aziz nesin : “1934 yılında soyadı kanunu çıktı. herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için, insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. dünyanın en cimrileri ‘eli açık’, dünyanın en korkakları ‘yürekli’, dünyanın en tembelleri ‘çalışkan’ gibi soyadları aldılar. her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime ‘nesin’ soyadını aldım. herkes ‘nesin’ diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”

ece ayhan bir grup gençle aynı masada otururken bir gence tuhaf bir soru yöneldir. ''hangi elinle 31 çekiyorsun?'' genç afallayarak cevap verir ''sağ''. ece ayhan acayip bir tavsiyede bulunur ''bir de sol ile dene,kaçamak yapmış gibi oluyorsun'' not:diyalog ile ilgili başlık olmadığından ilginç bilgilere girdim entrymi. zaten ilginç de bir şey anlattım.

mehmet fuat köprülü 1966'da yolda yürürken direğe çarpıp ölmüştür.

acaba kim açtı bu başlığı diye bakayım dedim, ben açmışım. gurur gurur.

aziz nesin: bir asker olduğunu biliyor muydunuz? ordudan komutan rütbeli olduğu zamanda atılmıştır.

ilk entryde bahsedilmiş yalnız tomris uyar hakkinda bir şeyler daha eklemek isterim. ikinci yeni'den ülkü tamer ile de bir evlilik yapmış fakat kısa sürmüştür. cemal süreya ile aynı evde yaşadığı zamanlarda cemal'in sürekli evde olmasından yakınıp "işten sonra biraz arkadaşlarınla takıl be adam" demesiyle cemal artık eve geç gelmeye başlar. tomris sonradan anlayacaktır ki cemal işten sonra yine bir yere gitmiyor, sokağın başındaki bir evin merdivenlerinde vakit geçirip öyle eve geliyordur. tomris uyar siroz hastası olduğunu öğrendiğinde arkadaşına dönüp "şimdi görsünler bakalım asıl atatürk'çü kimmiş." demiş gülerek. böyle de güçlü bir kadındır. kendisinden ikinci yeni'nin gelini olarak bahsedilmesinden hiç haz etmez, aşk hayatıyla değil yazdıklarıyla hatırlarda kalmak ister.

aziz nesinin yazdığı şiirleri nazım hikmet beğenmez ve sen hikaye yazmaya devam et der. aziz nesin nazım benim şiirlerimi kıskandığı için böyle söylüyor der :)