new york'lu kimyager robert a. chesebrough, 1859 yılında pennsylvania'da yeni bulunan petrol kuyularına gittiğinde bir maddenin işçilerin ayaklarına yapıştığını gördü. bu parafine benzer madde iş pompalarını tıkayarak işçilerin canını sıkıyordu ama ayaklarındaki kesik ve yaraların da iyileşmesine yardımcı oluyordu. chesebrough bu tuhaf maddeyi kavanozlara doldurarak new york'a döndü. üstünde aylarca çalışarak petrolden ayrıştırdığı maddenin vücuttaki yaraları iyileştirdiğini gördükten sonra 1870'te "vazelin petrol jeli" ismiyle piyasaya satışa sundu.
2
+
-entiri.verilen_downvote
dudak kremi olarak satılıp kayganlaştırıcı olarak kullanılan kozmetik ürünüdür.
şimdiye kadar kullandığım en başarılı dudak nemlendiricisi. üstüne tanımam, çantamdan eksik etmem.
0
+
-entiri.verilen_downvote
götçüler çoğaldığı için, 2-3 tane alıp yedeklememiz gereken şey.
-1
+
-entiri.verilen_downvote
türk erkeklerinin 1 numaralı tercihi
0
+
-entiri.verilen_downvote
bir dönem mücidi tararafından (bkz: vazelin) şehir şehir yaraları iyileştiren iksir olarak satılan petrol yağı.
çok derin yaraları dahi inanılmaz hızlı bir şekilde iyileştirici özelliği yapılan deneylerle kanıtlanmıştır.
fakat bugün piyasadakiler mış gibi vazelinler olduğu için elde vıcıklık bırakmanın dışında bir boka yaramaz.
flasterin o yapışkan kalıntılarını temizlemek için bire bir-
2
+
-entiri.verilen_downvote
fıkrası olan krem ürünü;
delikanlı kız arkadaşının evinin ilginç ev adetlerine hemen uyum sağlar...
delikanlı yeni bir motorsiklet almış. satıcı bir kutu vazelin vererek yağmurlu havalarda bunu metal kısımlarına sürersen pas yapmaz demiş. genç adam motorunu gostermek uzere kız arkadaşını aramış ve buluşup turlamışlar. akşama doğru kız delikanlıyı evine davet etmiş, hem ailemle tanışırsın hemde akşam yemeği birlikte yeriz demiş. tam ayrılırlarken bir hatırlatmada bulunmuş.
" dikkat et bizim evde yemek yerken kimse konuşmaz. konuşan bulaşıkları yıkar.."
delikanlı 4 kişinin bulaşığından ne olacak diye düşünerek gülümsemiş fakat eve girdiklerinde bir de ne görsün her yer bulaşık yığılı...
uulan bir konuşursak yandık diye düşünmüş... yemek yerken tüm gayreti ile konuşmamaya çalışırken aklına
" ulan ben simdi bu kızın elini tutsam kimse bir şey diyemez" fikri gelmiş. kızın elini tutmuş kimseden çıt yok. bir de öpeyim demiş, öpmüş gene çıt yok...
ulan ben bununla bu işi pişireyim demiş, herkesin gözü önünde o işi de yapmışlar ama gene çıt yok...
adam iyice pişkinliğe vurup yahu bunun anası da güzelmiş deyip onunla da yatmış... gene çıt yok...
tam bu sırada dışarıda gök gürleyip yağmur yağmaya başlamış. bizimki motoru paslanmasın diye aldığı vazelini cebinden çıkarıp motoruna sürmek için yerinden kalkınca kızın babası korkuyla bağırarak ayağa fırlamış...
" tamam tamam koy onu yerine bulaşıkları ben yıkarım"
Bir dönem kaşları dolgunlaştırıyor diye kullandım, sonrasında petrolden yapılıyor diye bıraktım.
Kaşlarıma da hiç bir etki yapmadı.
badem yağı iyidir ordan devam.