yaran dalgınlıklar

telefonum çalar. arayan annemdir. "efendim annecim" derim. "dur kapat kapat ben arayım, sana yazmasın der." gülümseyerek ve şaşkınlıkta "tamam anne" derim.tekrar arar ve hicbir şey olmamıs gibi konuşmaya devam ederiz.

yaran bi dalgınlık değil ama olsun.ingilizce dersinde metin okuyacaktık.ben dalmışım tabi, bi an kendime geldim.bi baktım herkes parmak kaldırıyo bende istemsizce parmağımı kaldırdım.hoca beni seçti bi an afalladım sonra bütün sayfayı okudum.

battaniyeyi buzdolabına koymaya calistim. cumartesi olduğunu unutup kalkıp durağa gidip servis bekledim allah'tan sonra hatırladım da otobüse binmedim. bir de patronun arabası diye bir yabancının arabasına binmistim. mağazada çalışırken bizim pantolon sanıp müşterinin pantolon unu katlayıp reyona atmıştım sonrası felaket.

bir vize haftası dalgınlığıdır. az önce vizeye çalışırken canım sigara çekti. dedim yakayım bir tane öyle devam edeyim. sigara yakarken de okumayı bırakmıyorum, en ufak bir anı bile değerlendirmek adına notlara göz atıyorum, sigarayı bakmadan yakıcam. uzattım elimi, elimdekini ağzıma götürdüm, öbür elimdekini de sigarayı yakmak için kullanıcam. biraz uğraştıktan sonra beynimden gelen is kokusunu hissedince kendime gelebildim. ağzıma sigara diye silgiyi sokmuşum, uçlu kalemin kıçına basarak da çakmağı alevlemeye çalışıyorum. yaklaşık yarım saattir kendime gülüyorum. hadi kalemi sigara, silgiyi de çakmak olarak kullansam amenna ama benimki de dalgınlığın nirvanası.

bugün asetonla göz makyajımı siliyordum az kalsın kör olucaktım :(

tam da dalgınlık sayılmaz ama orta okul 7. sınıf dershanedeki ilk günüm hiç bir şey bilmiyorum gittim bu girişte masalarda oturan kişiler olur artık ne deniyor onlara unuttum. dedim işte ben yeni geldim hangi sınıfa gidecem r sınıfındasın dedi bilgisayara bakıp tamam dedim çıktım girdim sınıfa herkes ters ters bakıyor.neyse hoca geldi bana baktı sen yenisin heralde dedi evet hocam dedim test dağıtmaya başladı baktım testteki sorular baya bi zor çözemiyom sonra ulam testi bi çevirdim baktım 8. sınıf yazıyor yavaşca usulca hocaya gittim dedim hocam beni yanlış sınıfa atmışlar bu bi güldü var ya tamam çık dedi sınıf da gülüyor ama neyse çıktım bi daha gittim o masaya dedim yanlış sınıf baktı bu sefer şuraya git dedi dediği sınıfa girdim.ders devam ediyordu hoca bana bakıp sen hangi sınıftasın dedi ulan ben de bişey bilmiyom ne zaman hocam dedim mal gibi yine herkes güldü neyse dershane bitti servise bincem servisimi bulamadım amk en son babamı aradım dedim baba beni al ben bittim bu da böyle saçma sapan bir günümdür

pc kulaklığı kulağımda iken masa üzerinde kulaklığı arayıp bulamamam.

sozluk yerine internete girip yorum yazdim :p

odamdaki kirli bardağı alıp çamaşır makinasına koydum :/

tuz ile şekeri karıştırıp bide çay şekeri sanıp misafirlere ikram ettim

duşa girmeden önce donumu çıkardım, kirli sepetine atmak yerine gittim kapağı açık klozete şlaak diye fırlattım. gitti güzelim donum.

minibüsten inecekken saate bakınca şoföre müsait bi yerde diyeceğine "saat beeeşş" diye bağırmak

uyumadan önce kardeşimle kitap okurduk ben de uyudum uyuyacağım kitaptaki bir karakter diğerine seslendi aynı anda bir ses duydum bana sesleniliyormuş gibi hissettim ve 'efendim' dedim meğerse kardeşim affedersiniz pırtlamış

çagrı merkezini arayıp müşteri temsilcisine bağlanır bağlanmaz ona buyrun ne istemiştiniz diye sormak

dolmuşa binince şöföre aleyküm selam demek

kuşadasindan aydına gidecem bindim otobüse şimdi yol üzerinde bir kaç ilçeye uğradığı için kartı basmadan önce nereye gideceğini söylüyorsun ben ise dalgınlıktan kuşadasına gidecem abi demistim bir anda herkes bana bakmaya başlamıştı

yine yoğunluktan beynimin alev aldığı bir pazartesi günü doktorun odasına girip doktor içerde mi diye sordum ya. vallahide billahide sordum adam bana doktor benim dedi yer yarılsaydı da girseydim not: şuan o doktorun sekreteriyim

kahvede çalışırken adamın biri türk kahvesi istemişti. bende cezvede cay demleyip fincana doldurup adama götürmüştüm. masasına koyduktan sonra farkettim ama iş işten geçmişti bile :)) adamın bana bakışını asla unutamam

minibüse bindim. bildiğim durağın ismi migros. parayı uzattım gideceğim yer olarak da migros dedim dalgınlıkla, parayı da şöförün eline bıraktım. adam bu gitmez dedi eline 1 lira daha koydum baktı bana bu gitmez gitmez dedi.djdjdjdjdj adamın eline 1 lira daha koydum. sonra adam bana bakti ben adama bir kaç saniye ardından aklıma geldi naptığım.

saatlerdir uyumamıştım, minibüse bindim ve felaket başım dönüyordu. bir yolcuya gideceğim istikameti sordum. yanlış minibüse bindiniz dedi. bende müsait bir yerde inebilir miyim dedim ve şoför müsait bir yer bulmadan hareket halindeki minibüsten inmeye çalıştım. arabanın hızlı oluşundan olacak, gol atmış ofansif orta saha gibi bende asfaltta diz üstü kaydım. hoş değildi.

ablam diğer ablama "telefonun nerde?" diye sordu. bu soru üzerine bende kendi telefonumu aramaya koyuldum. oydaki telefon elimde şu entry'yi giriyordum (#2039307). 3-5 saniye sonra algıladım. 2 saatlik uykunun sonucu.

ayıptır söylemesi annem sütlaç yapmış. az önce yemek için bir kase aldım. baharat dolabını açtım ve sütlacın üzerine atmak için tarçını aldım. bir güzel tarçınımı attım. sonra tarçını yerine koydum, dolabın kapağını kapattım. odama geldim(ışık kapalı olur hep) elimde sütlacım yatağa otururken bir kaşık aldım ve acı gerçek; sütlaç aslında sütlaç değilmiş, tarçın diye dolaba koyduğum sütlaç, sütlaç diye yediğim tarçınmış. bu da böyle bir anımdı.

az önce halıya bardağa çay döker gibi çay döktüm

bugün okula arabayla gitmiştim, hocanın odasından çıktıktan sonra yolu yarılayacak kadar yürümüşüm sonra araba aklıma geldi okula geri dönmek zorunda kaldım

sokakta yürürken aynı anda telefonla oynuyordum.yolada demir koymuşlar tam bacak hizamda biten canım kankam da beni çok sevdiğinden söylemedi.sonu malum zaten.allah’tan erkek değilim yoksa daha büyük sıkıntılarım olurdu diye düşünüyorum :d

bulaşık makinesindekileri temiz sanıp tabak ve çatal alıp bir güzel yemek yemiştim...

selamun aleyk sözlük, bütün otobüs kahkaha atıyoruz şu an lgövkdövorögodl edirne'ye gitmek için bindiğim otobüste neskafe içmek istedim. muavin sordu ne içmek istersiniz diye. kulağımda kulaklık var, bağırarak; sade türk kahvesi alabilir miyim dedim lgöfldöflfödld. farkettikten sonra kahkahayı bastım. türk kahvesi otobüste ne arasın amkkgmcleöf milletin neşesi geldi bee geberik gibi yolculuk mu olur.

Üniversitede perspektif derdindeyim. Pcden işleniyor (Aotucad). Bir yandan wp webte sevgilimle konuşuyorum. Tam mesaj attım hoca geldi çizdiklerime bakmaya. Hocaya ne dedim peki he? ÇİZDİM AŞKIM BUYRUN . hoca şok, arkadaşlarımla ben gülmemek için zor duruyoruz. Tabi özür diledim hocadan ama neyse ki espirili karşılamıştı...

Ramazan’da sahura kalktığımızda aşırı uykusuz ve dalgındım. Annem bi şeyler isteyip duruyordu, yine masadan kalkmamı gerektirecek bir şey istedi. Cümleyi kafamda “Ellerim dolu veremem” olarak tasarladım ama “ellerim yok” olarak çıktı. Üşengeçliğin bu kadarı kahkahalarıyla masadan mecburen kalktım. (bkz: ben bir malım gelin beni alın)

5-6 yaşlarındayken uyku sersemi buzdolabına işemiştim. Ulan daha küçücük çocuğum travma gibi hala aile ortamında anlatırlar, gülerler...

Şu "yaran" kelimesi bana çok tuhaf geliyor alışamadım gitti. Her başlıkta da bu var. Off

geçenlerde dışarıdan geldikten sonra evde 1 saat civarı maske ile durmuşum. işin kötüsü balkona sigara içmeye çıktım. muhtemelen maskeyi çıkarıp sigaramı içtim ve içtikten sonra tekrar taktım hsjfhsf

annemi instagram'da annem diye aratmak. çıkmayınca da telefonda bi sorun var sanıp telefonu baştan başlatmak...

kız arkadaşın yanına giderken binilen taksinin şoförünün “nereye?” sorusuna “sevişmeye!” diye cevap vermek. yer yarılsaydı hızımı alamaz dünyanın öteki tarafından çıkardım.