televizyon

maçlar dışında işlevsiz.

veya kısaca tv, bir vericiden elektromanyetik dalga hâlinde yayınlanan görüntü ve seslerin, ekranlı ve hoparlörlü elektronik alıcılar sayesinde yeniden görüntü ve sese çevrilmesini sağlayan haberleşme sistemidir. yayınlanan görüntü ve sesleri alıcıya ulaştıran elektronik cihaz da sistemin adı ile anılır. televizyon 1923 yılında, john logie baird tarafından i̇ngiltere'nin hastings kasabasında icat edilmiştir. i̇lk televizyon görüntüsü ise yine baird tarafından 1926 yılında yayınlanmıştır. başlangıçta noktalar halinde ve titrek olan görüntülerin kalitesi baird tarafından geliştirilmiştir. baird'in televizyon sisteminde mekanik olarak döndürülen diskler kullanmasına karşın aynı dönemde marconi - emi sistemi gibi elektronik olarak işleyen rakip sistemler de üretildi. 1930'ların başında televizyon elektronik eşya olarak satılmaya ve geniş kitlelere hitap etmeye başladı. örneğin 1936 berlin yaz olimpiyatları almanya'da evlerdeki televizyonlardan izlendi. 1940'larda renkli televizyon çalışmaları hız kazandı. 1950'lerde abd'de ilk renkli televizyon satışa çıktı, ancak renkli televizyon abd'de 1960'larda geniş kitlelerce kullanılmaya başlandı. türkiye'de her evde ancak 1995 yılında tam anlamıyla girdi.

günde 4 saat ve üzeri izliyorsan (bizim ülkemiz için) iq seviyenin ortalamanın altında olduğunu kanıtlarsın. kimse kusura bakmasın ama bu böyle

günümüzde neredeyse artık hiç bir değeri yok. her şey internetten halledilebiliyor. benim için artık sadece bilgisayar kullanmama yarayan daha büyük bir ekran. he bir de oyun konsollarının aperatifi.

''televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinecektir. insanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemezler.'' daryik f. zanuck twentieth century fox'un başkanı 1944

son 3 4 senedir uzaklaştığım, 2 senedir neredeyse hiç izlemediğim halt, halimden memnunum, size de öneririm, oksijen şeeediyor valla beyne.

kokeni fr. télévision kelimesine dayanir. parcalayacak olursak, tele uzak, vision da görüş anlamına gelir. yani uzak-görüş. iki kelimenin ingilizce anlamlari da aynidir. yani hem biz hem ingilizler bu kelimeyi oldugu gibi fransizlardan almisiz. halbuki almanlar oyle mi yapmis? hayir. almanca televizyon kelimesinin karsiligi fernsehen dir. simdi asil bomba geliyo. almancada fern uzak, sehen de gorus (ya da gormek bu kisma tam emin degilim) anlamina gelir. burda almanlarin o meshur milli damarindan bi ornek gorebiliriz. sirf yabanci kelime sokmamak icin kelimeyi fransizlarin olusturdugu formda ama kendi kelimeleriyle olusturmuslar. almanlari alkisliyoruz..

günümüzde insanı kullanıma hazır köleler haline getirmek için kullanılan icat.

eşyalı tuttuğumuz öğrenci evinden ilk şutladığımız alet.

izleyemiyorum izlemekte istemiyorum şahsen ne o kadar boş vakidim var ne de izlemeye değecek bir dizi program vs.

sadece spor kanalları.

kitle kontrol silahı, legal uyuşturucu.

zamanı öldüren en etkili silahlardan biri. lise ve ortaokul döneminde * muntazaman yaptığım tek şey küçük emrah'tan, ceylan'a bilumum arabesk yeşilçam klasiğini babaannemin şizofren yorumları eşliğinde seyretmekti. şimdi bu bağımlılıktan kurtuldum. bir nesnenin zamanımı çalmasına müsaade edemeyecek kadar olgunlaştım. televizyonlar değişti. daha da büyüdü, kimileri evin en güzel köşesine monte edildi. asosyal medyanın fırsat verdiği zamanlarda gözler "satılık aşk dizileri"nin yayımlandığı kanallara odaklanır oldu. belki evlerde hâlâ kanepenin köşesine sıkışan kumandalar aranıyordur. dizi mi maç mı seyredeceğiz kavgaları sürüyordur. bilmiyorum. televizyon olmasaydı da olurduk aslında. hem de çok güzel olurduk.

mukemmel bir propaganda araci. bir iki gun goz gezdirdim, insanlarin aklina cok guzel oynuyorlar. ekol olusturup, fikir degistirebiliyorlar. uzun sure tv bagimlisi olsam, bu oyunlari bagimli gibi goremez ve zihnime yerlesmesine izin verirdim sanirim. iste her sey bu, farkinda olamamak. uyusturucu gibi amk.

Gözümüzdeki fotoreseptörleri nasıl yanılttığı ve 3 renkten ( rgb) nasıl tüm renkleri tek bir iki boyutlu ekranda gerçeğe çok yakın bir biçimde gösterdiğini anlatan bir video. burada Güzel ekipmanlar, kaliteli içerik. Ayrıca eski tip TV'lerin de nasıl görüntü verdiği ağır çekimde gösterilmiş. bkz. görmek (#2256509) Ayrıca bkz. piksel

Arkaya fon müziği olan nesne

sahiden aptal kutusuymuş, ne kadar aptal varsa televizyona çıkıyor.

bi televizyonumuz vardı. tüplü philips marka. ara sıra da elektrikler gidip gelirdi. annem babam bana açma patlar derdiler. bir gün yine elektrik gidip gelmişti. ben de açtım. patladı. sonra yaptırdı babam ama kumandası bi daha hiç çalışmadı. açma kapama düğmesi hariç 8 tuşu vardı. kanal yukarı kanal aşağı ses yukarı ses aşağı diğer 4'üde kontrast bilmem ne ya da kanalın yerini falan değiştirmeye yarıyordu. kumanda olmadığı için haliyle 4 tuşla televizyonu kullanıyorduk. ayaklı kumanda. ama gel zaman git zaman o kanal tuşları da bozuldu. sonrasında kanal değiştiremedik bi süre. ama dahice bir fikirle kanalı değiştirmek yerine slota başka kanal atadım. baya da öyle kullandık. yani aynı numaradayız ama farklı kanal atıyorum her seferinde. ama ecel yaklaşıyor tabi. bi ara iyice gitti televizyon. babamlar yeni televizyon aldı lcd falan. ben sadece açıp kapamasını biliyorum onu. insanlar beni bazen yadırgıyor televizyon kullanmayı bilmediğim için. getir tüplü televizyon aklını alayım amk malı. televizyon değişince haliyle televizyon dolabı falan da değişti. eski dolap hala duruyor ama evde. küçükken o ufacık dolabın içindekileri çıkartıp içine girerdim. kurtlar vadisinde çakırı koymuştular ya aynen öyle. girip oturuyodum içinde sıkışıp. harika zamanlardı. cumartesi pazar sabahları erken kalkıp cnbce izliyodum. favorim avatardı tabi ki. hala da izlerim baştan sona. babam gece televizyonu kapatırdı sessizce açıp sesi kapatıp simekdavn izlerdim. koltukta 619 çekerdim. ntv spor izlerdim çılgınlar gibi. o zamanlar iddaa oynasaydım keşke. bir insan her lige nasıl hakim olabilir amk. zaman geçti. ve ben öldüm. küllerimden falan da doğmadım. bi sik olmadı benden. hala çok güçlüyüm. çok güçsüz olmama rağmen. hala herkesi her şeyi yenerim. ah ah ful performans halimi özlüyorum bazen. bazen de minnettar davranıp geçiyorum. eski ben olsaydı şimdiki bene gülerdi. ama güzel gülerdi. dalga geçer gibi değil. bi gülümserdi. ben anlardım. hep anlarım.

Bu gün iş arkadaşım 75” bi televizyon sipariş etti, indirimli fiyatı 22.000₺ falan. Kendimi düşündüm de bir an, toplasam ayda 1 saat harcamıyorum televizyon karşısında. İnsanlar ne buluyor, ne izliyor anlamıyorum bile

Ps 5 yoksa evin gereksiz eşyasıdır benim için, sürekli pc başında olanlar anlar.

Uzak anlamına gelen Eski Yunanca “telos” ve görmek anlamına gelen Latince “visio” sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Ülkemizde ilk televizyon yayını 1952 yılında İTÜ tarafından gerçekleştirilmiş. İlk TRT yayını ise 1968 de yapılmış

asla televizyon izlemeyen ben yasak elma dizisine bayılıyorum abi bi de saçma sapan bir dizi nesine bayılıp izliyorsam bir ara bağımlısı olmuştum telefondan izlemediğim eski bölümleri izliyordum çok şükür atlattım. ama izliyorum jxxjjx

izlediğin her şey hazır pakette önüne geliyor. niye aptal kutusu dendiğini anladım. alışmışsan, alternatifi yoksa televizyon izleme süresini istediğin gibi kısa tutamıyorsun. izlediğin şeyler de senin iraden dışında, doğruluğu yanlışlığı güzelliği ve çirkinliğinin bir yere kadar hesabını yapabiliyorsun ve bunları ölçemediğin gibi maruz kalmamak imkansız gibi bir şey. yani bir kültür böyle oluşuyor ama sülük gibi. bu çoğu şeyde böyle aslında. bizim isteyerek veya istemeyerek, yan gözle bakarak hafiften kulak kabartarak etkilendiğimiz her şeyin bir çıkışı da oluyor. bu çıkışa kültür denebiliyor, yeni nesil çok bozdu oluyor, kullandığımız aygıtlar şeytan ilan ediliyor, insanlar yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla linç ediliyor, dışlanıyor ya da bize göre daha hafif sıyrıklarla belli bir zaman dilimini atlatmalarına izin veriyoruz. zaman her şekilde geçiyor yani.