bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir düşünceyi, kimseyi veya durumu, mevcut durum ve düşüncelerden ayrı tutmak.
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şu hayatta hangi alana yönelsek soyutlandık. ilgi çektik, soyutlandık. ilgi çekmedik soyutlandık. sevdik. çok fazla sevdik soyutlandık. bizi sevdiler. belki de çok sevdiler. biz de, bizi sevenleri soyutladık.
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kendimi soyutlarım genelde bunun için kulaklık ve kitap yeterli
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      17 yaşlarımda yolda yürürken kafama geçirdiğim kapşonlunun şapkası ve kulağımdaki kullaklık ile görünmez olduğuma inanırdım. lisede derslerde en arka sırada tek başına oturup, yine kulağıma gizlemeye çalışarak taktığım kulaklık ile sessizce bağımı keserdim herkesten. teneffüslerde kimseyle gözgöze dahi gelmemek için uyuyormuş gibi yumulurdum sıraya. evde okuldan gelir gelmez uyur, gece olduğunda herkes uyurken ben tek başıma vakit geçirirdim. kendimi öyle soyutlamıştım ki, bırakın birinin beni fark etmesini, ben bile etrafımda ki insanları göremiyordum. böyle böyle derken bu hayat beni mutsuz etmeye başladı ama diğer türlüsünü hiç bilmedim. ha bu arada lisede 7. seneme geçtim. evde durumlar aynı, uyurlar, uyanırım, uyanırlar, uyurum. bazense tek başıma ızdırap çekerim geceleri, o zamanda hop iki hap attınmı uyku ile kendimi bile kendimden soyutlarım. bunada yaşamak diyoruz.
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      somut bir şeyi soyutlamayı seviyorum. mesela sevdiğiniz kişi. onu toplumdan ve diğer somut her şeyden ayırırsınız. o sizin için bir insandan çok gönüldür, sevgidir. çok daha farklı anlamlar yükleyebilirsiniz tabi. ya da bir ressamın tablosunda bahsetmek istediği nefret. fırça darbesinde nefreti anlatmak, bir soyutlamaktır. bir de soyutlanmak var. şu temiz(!) dünyadan kendi çöplüğüne geçiş yapmak.