sobalı ev

hala yaşıyorum sıkıntı yok jsjsjsjjsjsjs

babanne evi aga huzurun adıdır yemin ederim.

sobalı ev samimidir.

az önce yemek yerken sobanın yanı bana kaldı ve sırtımı sobaya hibe edip yemeğimi bitirdim mutluyum

kestaneyi alıp geliyorum.

tuvalet banyo işi sakat aga. banyodaki o soba illa yanacak yoksa pamuğu tıkarlar

(bkz: gereksiz romantizm) şu an sobalı odadayım. oda hamam aq hamam. laptop da kucağımda ısındı ve terletiyor. buna neden bu kadar anlam yükleniyor hiç anlamıyorum. tuvalete gidemiyorum amk. götüm donuyor sıçıcam diye. ama doğalgaz olsa öyle mi? her odada petek var zaten yak gitsin. faturayı da ben ödemiyor ne de olsa. misss. hayatında soba bacası temizlememiş, soba kovası boşaltmamış, odun kesmemiş, kömür taşımamış insanlar soba romantizmi yapıyor ya bende buna kuruluyorum.

kış günü salonda cam açıyorduk çocukluğumda ayarı yok bu meretin :d

bunun boş edebiyatını yapanını görmedim. çünkü denk geldiklerim hep malum sobayla haşır neşir insanlardı. ee belli ki adamın sobaya ihtiyacı var, yoksa her seferinde onca zahmete neden katlansın? zahmetini çektiği şeylerin getirisi, insana olduğundan daha tatlı gelir. adam üşenmemiş o kadar soba kurmuş, temizlemiş, bakımını yapmış, odununu/kömürünü hazır etmiş, taşımış, yakmış. sonra da kuruduğu sobasında çayını demlemiş. ee ağız tadıyla çayını yudumlarken de bir zahmet edebiyatını yapsın, hakkıdır.. o kadar zahmetin getirisi sadece bir demlik çay değil, aynı zamanda psikolojik olarak da insana bir şeyler katmalı. o çay çok sıradan, hatta içi şişirilmiş bir balon olsa bile olsa, o an dünyanın en lezzetli çayı olmalı onu hazırlayan adamın gözünde. zaten bu yüzden bu işin edebiyatını yapıyor. uğruna kendi kandırması gerekse bile o edebiyatı yapmalı. ki bu abimiz isterse soba kurmaya üşensin. yüksek ihtimalle köy ortamında doğalgaz kullanacak kadar zengin olmadığından, o sobayla sevve sevve ilgilenecek. ama dediğim gibi çileyi tatlandırması için psikolojik olarak ihtiyacı olan edebiyata sarılıyor. not: bahsettiğim bu edebiyata eyvallah. ama allah kimseyi sobayla gram alakası olmayan kişilerin yaptığı soba edebiyatına maruz bırakmasın..

keşke evim sobalı olsaydı üstünde kestane filan yapardık yerdik of be.onu yakması bile ayrı bir zevk.onun yaninda sımsıcak uyumak filan...temizlemesi ayri sıkıntı ama olsun... bizim gibi insanların şöminesi de oydu iste...

kışın sıcaktan bunalmayı çok özledim.sağolsun bizimkiler doğalgaz faturası çok gelir diye iyice açmıyorlar

evimizde doğalgaz bulunmasına rağmen soba yakıyoruz. kurulması, temizlenmesi, odun/kömür taşınması, çıkardığı korumları temizlemesi, bakımı yapılması çok zahmetli; bir diğer yandan da kahvaltıda içilen çayı ve kızartılan ekmeğinin tadı da bambaşka. tabi, odadan odaya geçerken ekvator bölgesinden kutuplara geçiş yapıyormuş gibi de hissedilse, verdiği hazzın tarifi hiçbir şeyde yok.

hiç sobalı evde yaşamadım ama babannemin ve amcamın evleri sobalı sayılır. küçük amcamdan sobayla ilgili çok güzel şeyler öğrendim mesela soba yanarken üstte demirden olan şeyin etrafına kolonya dökünce ateş birden tavana çıkıyor gibi oluyor mükemmel görüntü. sonra portakal kabuklarını atınca etrafa güzel kokular yayılıyor. halamın sobası da fırınlı onda da çok güzel patates gömülüyor. bir de sabah kahvaltılarında ekmekleri sobanın yanına yapıştırınca çok güzel kızarıyorlar. kestaneyi falan söylememe gerek yok zaten. yani biraz zahmetli gibi soba doldurup boşaltması ama böyle güzel şeyler de ortaya çıkabiliyor

bizim buralarda bir laf vardır "oğul ovuşak bit yavşak" diye. ya da bunun gibi bişey işte. kalabalık ortamlar için söylenir. şuan küt küt yanan ışığı tavana vuran sobalı evde ananem annemler hep birlikte tek bir odada sıralandık yatıyoruz. akrabalar geldiğinde de değişmez bu kural soba nerde bütün ahali orda. tam olarak oğul ovuşak bit yavşak yatıyoruz yani. o döşekten bu döşeğe panda gibi yuvarlandım az önce. kıskanın.

amına koyim kere amına koyim. 2 saattir sobayı yakacağım diye sivas deplasmanına çıkan rüştü reçber gibi oldum. yüzüm gözüm simsiyah oldu. ellerim pas, kir... vallahi biz doğalgazın aşığıyız.

mandalina veya portakal kabuklarını koyarsınız üstüne mis gibi kokar. özellikle sobalı odada yatmak mutlu eder insanı o sobanın üstünde kaynayan su hafif bir ses çıkarır. sonra sobanın içindeki alev odaya hafif bir kızıllık verir. o sobanın sıcaklığı ile uykuya dalarsınız.

çok güzel oluyordu ya sobalı ev. tek bir odada soba yandığı için herkes mecbur bi arada oluyordu . annem bi yakıyordu içerisi hamam gibi kapıyı açardın buz gibi olurdu o ayarsızlık bile güzeldi ama ben en çok içine patates koyup orda pişirip yemeyi severdim .

ekmek kızartmak, mandalina kabuğu, kestane...