İlkokul arkadaşlarımla liseli olmuşuz, ders sosyoloji, hocamız
Fatih Altaylı ile kedisi. Kedinin dokunulmazlığı var, ne yaparsa yapsın karışılmayacak ama kedi biraz saykoya benziyor. O yüzden yaklaşınca böyle bi geriliyorum. Kedi sıraya çıkıp kolumu ısırınca "lan" diye bağırıp kediyi kovuyorum ve Fatih Altaylı tüm kibiriyle tepemde belirip "soğuk bi herif olduğunu daha dersin başında anladım, kedime nasıl lan dersin, dersi bitiriyorum, bugün anlatacağım konulardan sorumlusunuz" deyince "hocam ne alakası var, bakın ısırdı beni, ayrıca ben kedileri severim isterseniz Instamı açıp göstereyim" diye kendimi savundum ama o toplanıp gitmekle meşguldü.
Bilinçaltı çok enteresan ya. Son zamanlarda Celal Şengör - İlber Ortaylı editleri izliyorum, geçenlerde ilkokul arkadaşımı gördüm, yine geçenlerde kedinin biri tarafından şamarlandım, üniversitede bir hoca makul bir nedenden dolayı ders işlemeyip "bugün anlatacağım konulardan sorumlusunuz" diyerek amfiyi terk etmişti. Bilinçaltı da bu verileri toplayıp rüyalaştırıyor. Ulan daha güzel veriler varken niye bunlardan rüya yapıyorsun aq?