poyraz karayel

anlamıyorsun… toprağa giren sendin ama ölen benmişim.

bir dizi devrinden poyraz karayel geçti diyecekler. saçmalıkları vardı ama ne olursa olsun oyunculuk müthişti. zaten kötü sonla bitecekti ama keşke bitmeseydi.

güzel olan herşeyin bir sonu vardır

demin twitterda gördüm "türkiye için sigara vakti"

bittik albayım

poyraz karayel'in kitabında zaten mutlu son yok

gerçekten fazla cıvkı çıkmadan tadında biten en iyi türk dizisi.

bittik be albayım

çok saçma bir finalle biten türkiye'nin en kaliteli dizilerinden (bkz: bittik albayım tükendik )

ulan güzel bölümdü de ayşegül 4 kere bıçaklandı aq insan bi kan efekti falan yapar bari ya.

samimi ve doğal olacağım diye yırtınıp itici olan bir dizidir kendisi

bu aptal dizi dönmüş dolaşmış tehlikeli oyunlar'dan pasajlar sunmuş. allah şahit bu hafta içi üç takipçime tehlikeli oyunlar hediye edecektim tivitırda. şimdi etsem millet sanacak ki bu aptal dizi yüzünden ediyorum. allah belanızı versin sizin ya. güzel olan her şeyi ama her şeyi paraya çeviriyorlar. bizden olan her şeyin kaymağını bunlar yiyor. bizim kederimizi anlatan her şey para ve popülerite olarak bunların cebine giriyor. nasıl bir tezgah kurmuşlarsa, kurtuluş yok. birinden kaçarken diğerinin kucağında buluyoruz kendimizi.

'uyku, korkakların mağarasıdır.' 'dünya küçük sevgi sonsuzdur.'

bi gun kalkip izlemisligim yok.dizi dedigin behzat ç , leyla ile mecnun gibi olur.

kadın ölür, adam aklıyla birlikte kalbini çıldırır.

(bkz: hepsi manyak bunların albayım ) (bkz: tarih mutsuzları yazmaz) gibi replikleri ile bir çoğumuzun hayatını özetleyen dizi keşke bitmeseydi dedirtiyor bazen

i̇zlediğim tek diziydi aq

albayıımmm ooffff yak yak albayimm yak len mq poyraz len mq ayşegül len mq aşk len mq albayimm sigaraaa ver abi yak yak

bomboş bi diziydi. saçma sapan romantizm. özellikle poyraz ayşegül kesitlerini görmekten bıkmıştım. umarım bi daha böyle bir dizi çekilmez

bu hayatta izlenebilecek en guzel dizidir, samimidir, dokunaklidir vb. bu hayatta izledigim hicbir dizide goremedigim diyaloglar, baba ve cocuk sevgisi, ask... ya bir baba oglunu nasil bu kadar sever bir adam sevdigi kiza seni seviyorum laflariyla degilde ezberledigi kitap cumleleri ile hitap eder anlamiyorum. bagimlisi oldugum ve bir turlu kopamadigim dizidir. dizi final verdigi geceden itaberen 1. bolumden tekrar izlemeye basladigim an itibariyle 41. bolumunu bitirdigim dizidir. oguz atayi " oguz atay keske benim abim olsaydi" diye niteleyen baska kim olabilir ki... albayim ile olan konusmalari hic soylemiyorum bile.. ya bi bakislari var insanin icini eritir zaten opusmelerini hic soylemiyorum ortalik alev alir.. ilk sezonun ana temasi (bkz: seni seviyorum aysegul) ikinci sezon (bkz: hepsi manyak bunlarin) ucuncu sezon ise (bkz: allah belani versin mumtaz) ile ozetlenebilecek bir dizidir kendileri... basrollerinden poyraz karakterini ilker kaleli aysegul karakterini burcin terzioglu canlandirmaktadir. ve bence her iki oyuncuda bu dizi ile kariyerlerinin zirvesindelerdir

rüzgar çeşitleri, ha bir de efsane türk dizisi.

(bkz: bir mucize olsun) diziler biter, kitaplar sonsuzdur... poyraz karayel-bir mucize olsun, kanal d’nin üç sezon süren ve çok ses getiren “poyraz karayel” dizisinin ilk 55 bölümündeki senaryolarından derlenerek oluşturuldu. “poyraz karayel”, televizyonda yayınlandığı ilk günden itibaren bir dizi olmanın ötesine geçen bir proje oldu. özellikle senarist ethem özışık’ın kendine has dilinden çıkan diyaloglar dizinin kısa sürede alametifarikası haline geldi. tabii şahsına münhasır karakterleri de unutmamak gerekir. tutunamayanlardan poyrazcım karayel, dünyanın en güzel ayşegül’ü, babaların babası bahri baba, sema reis, muhteşem üçlü zülfikar-sefer-taşkafa, patlamaya hazır bomba sadreddin, fitneliğin vücut bulmuş hali songül, poyraz’ın biricik komşuları albay-ümran-i̇sa, babasının bir tanesi sinan, allah belanı versin mümtaz ve çok daha fazlası... “bir dizi bazen sadece bir dizi değildir” dedirten “poyraz karayel”, şimdi bunu bir adım öteye taşıyor. dizi kitap haline gelerek kütüphanelerde de yerini almaya hazırlanıyor. poyraz’ın tiratları, zülfikâr’ın küresel sermaye muhabbetleri, bahri baba’nın öğütleri, poyraz ve ayşegül’ün aşk dolu diyalogları, sinan’ın bir çocuktan beklenmeyecek cinlikleri, poyraz’ın albayıyla dertleşmeleri, sema’nın raconları, sefer-taşkafa-zülfikâr üçlüsünün sohbetleri, poyraz’ın i̇sa ile yaptığı ödevler, songül ve sadreddin’in bitmeyen atışmaları, unutulmaz duvar yazıları ve daha fazlası bu kitabın sayfalarında bir kez daha poyraz karayel severlerle buluşuyor. (tanıtım bülteninden) 2017 (bkz: doğan kitap)

kitabı çıkıyormuş.. kitapligimi süsleyecek ve en iyi kitaplarım arasinda yer alacağını düşünüyorum.. ve şu an bu bile mutlu etti beni..

dizinin sezonlarını göz önüne aldığımız zaman 2. sezon ve 3. sezonu üst üste koysak ve 4'le çarpsak 1. sezonda hissedilen o havayı asla alamazsınız. 1 sezon ayrı bir dünya kalan sezonları ayrı bir dünya. i̇zleyicilere verdiği haz da apayrı bir dünya. şimdi bu duruma bir gerçek eklemek istiyorum. ilk sezon çekimleri çok önceden başlandığı halde dizi ocakta başlıyor ve bu sebepten 24 bölüm x 2 saatlik dizi çekiliyor. senarist bazı bölümleri 15-20 güne yaydığını, yazarken hazır çekilmiş 9 bölümün olduğunu söylüyor. böyle bir esneklik var ilk sezonda yani. sonra 2 sezon daha geliyor ve 2. sezon 40 bölüm olarak çekiliyor. :)) balık baştan kokuyor yani. :d ayrıca ethem özışık bu diziyi tee 2012 zamanında yazmış ilk seferinde kabul edilmemiş dizi. dediğine göre daha erkek, daha kanlı, daha karanlık bir hikaye yazmış ilk seferinde. zaten ilk sezonda the departed etkisini de düşünürsek ne demeye çalıştığını anlarız. ben anlamıyorum. sokaktan geçen adamın bile durumun vahametini bildiği bir sektörde türkiye'de senaristler bu dizi sektörünün aptallıklarına karşı neden ciddi bir protesto işine girmiyorlar anlamak mümkün değil. günde 20 sayfa dizi yazmayı kendilerine nasıl yediriyorlar anlamak mümkün değil. sen dizi leş bir dizi olsun diye elinden geleni yap senaristi 3 yıl kapında süründür. yazdığı hikayeyi revize etmesi için baskı yap, dizi tutunca 3 sezon boyunca haftalık bölümler yazdır. bütün bu ayak bağlarına rağmen dizi kendine has bir dil oluşturup bir kitle yakaladıktan sonra etinden de sütünde de ayrı ayrı faydalan. filmini çek, doğan kitaptan kitabını çıkar. valla güzel iş. i̇lker kaleli güzel adam ama. nasıl pis bir ortama maruz kaldığını tahmin edebiliyorum. dizinin kendi dilini oluşturmasında en büyük pay sahibi şahıs da kanımca odur. en az ethem özışık kadar. karakterli bir duruşa sahip olduğu da dizi devam ederken de bittikten sonra da her hareketinden belli oluyor gibi gibi.

bu adamın adını nerde görsem poyrazcım karayel yazıyorlar. anam ben bi delleniyom. ama nasıl varya. sövmek istemiyorum şimdi başka bir konuya istif yapıyorum küfürleri. (bkz: he amına koyim öyledir )

bomboş dizi ya. (bkz: şişirilmiş balon)

keşke zamanında izleseydim dediğim dizidir. kendimi bildim bileli tv ile aram pek olmamıştır, eskiden de izlemezdim. neyse konumuz bu değil. dizi gerçekten çok güzel, sürükleyici. bir bölümü bitirip hemen diğerini açıyorum. her bölümde ayrı bir şok geçiriyorum. daha ne olabilir ki diyorsunuz ve oluyor. bahri babanın oyunculuğu ve karizması, poyraz'ın adeta delirme sahneleri, albay amca ile diyalogları, isa'nın ödevleri, songül'ün entrikaları ile kalite kokuyor. bu diziyi bana geçen sene sözlükten bir arkadaşımız önermişti. bak kesin izle, asla pişman olmazsın demişti. kendini de uçurdu, aramızdan ayrıldı :( haklıymışsın, pişman olmadım. merakla izliyorum. hâla mı izliyorsun, bitmedi mi diye bir soru gelebilir. evet bitmedi :d malum kyk yurdunda işler pek iyi gitmiyor. ama bitmek üzere. (bkz: düşün ki o bunu okuyor)

yaklaşık bir haftada psikolojimi mahvetti bu dizi. kardeşim netflixi ödememişti, ben de kaldığım yerden devam edeyim diyip 5 günde 14 bölüm izledim. izlemediğim zamanlarda bile fonu kafamın içinde çalıyor. poyrazla beraber ben de delirdim, ağladım. ya ben bu enfes diziyi neden zamanında izlemedim diye kendime soruyorum hep.

arkadaşlar selam, ben bu başlığı tekrar uplatmak üzere geldim ehuheh. bugün itibariyle baştan sona her bölümünü izleyip bitirdiğim tek yerli dizi olma özelliğini taşıyor. uzun uzun çok şey yazabilirim ama birkaç tane daha entri girdiğim için şu an ihtiyaç görmüyorum. birçok yerinde beni ağlatmıştır ama en kötüsü -en azından hatırladığım kadarıyla- --- spoiler --- bahri umman'ın zafer'in kardeşi tarafından öldürmeye kalkışıp depoda yakmaya çalışmasıydı. ayşegül'ün öleceğini zaten biliyordum ama ölürken kendi için yaptığı o konuşma biraz duygusaldı. poyraz'ın çaresizliği çok daha kötüydü gözümde. --- spoiler --- bundan sonra izleyeceğim yerli dizi en az poyraz karayel kadar kalite kokmalı ve beni kendine çekmeli. önerilere açığım, şimdiden tşkler. tavsiyesiyle izlediğim kişiye de bolca teşekkürler, okumaz biliyorum ama olsun.

(bkz: aptal edebiyatı) xd