kötü bir hayvan. bu hayvanın kötülüğü, pisliği üzerine bir şeyler yazmak isterdim hep. aklımın ucundan uçup giderdi yazacaklarım. bu hayvanın ne kadar kötü olduğundan veya olabileceğinden sonsuz bir eminlik ve tasdiklenmeyle ayrılırken yazıyorum bu satırları.
vakti zamanında dostum
picirik'le aynı evde yaşarken binbir youtube videosu izlerdik. bir gece maymunlara sarardık bir gece muhabbet kuşlarına. hani şu uğur gürsoy'un youtube'dan sürekli komik video izleyen iki arkadaş karikatüründeki gibi. bir gün ben evi terkedecekkken dostum, "gitme" dedi. "bak adam götüyle ceviz kırıyor." ben de "lanet olsun" deyip oturdum yanına. ve defalarca video izlemeye devam ettik.
o video izleme gecelerinde hep bir düşünce yankılanırdı zihnimizde, maymun denen hayvanın insan denen düşüncesiz hayvanla kesinkes bir ilişkisi olduğu ve bu ilişkinin insandan mı maymuna yoksa maymundan mı insana doğru evrimleşip gerçekleştirildiği. ya da gerçekleştiği.
işte cevapsız kalırdı o sorular. kendi çapımızda bir açıklama ve yorum yapamazdık. ama ikimiz de emindik. bir ilişki vardı. ve maymun, insan denen canlının en pis, kötü ve karanlık tarafıydı. iş bencilliğe geldiğinde, iş şehvete geldiğinde her şeyi yok sayabilen olmasıydı.
kendisine uzatılan yemiş paketlerini boş gördüğünde küçük bir çocuğa tekmeyi basacak kadar merhametsiz, boynundan yularla direğe bağlı bir keçinin arka ayaklarının dirseklerine basıp, keçinin yularını sıkıştırıp, hareket kabiliyetini kısıtlayarak tecavüz etmeye yeltenecek kadar şehvetin esiri, küçük bir kurbağayı eline alıp canını yaka yaka oral seks yaptıracak kadar aşağılık.
hiçbir hayvana karşı bu denli öfke ve nefret dolu değilim. bu hayvan hariç ama. bu hayvanın ruhunu hissedebiliyorum sanırım. ve kötülüğünün sınırsızlığı ondan rahatsız olmam da en büyük etken.
biz mi ondan geldik o mu bizden belirsiz. ya da biz mi ona gidiyoruz o mu bize? kesin bir bilgi yok bu konuda. bir ilişki var ama insanla arasında. ve ne yazık ki bu ilişki en çok da kendini kötülük ve bencillik gibi konularda gösteriyor. ha bir de
şehvet!