ilk ortaya çıkış tarihi ortaçağdır. ve yine ilk anlamı-manası, bir çeşit direniş örgütüdür. ki ilk mafya oluşumları,
endülüs emevi devleti ile
avrupa'da hüküm süren müslüman liderleri devirmek amaçlı kullanılmıştır.
zamanla küçük gruplar ve örgütler tarzında mücadele veren mafyalar o kadar iyi organize olmuş ve kendi içlerinde bir hiyerarşi sağlamışlardır ki,
ikinci dünya savaşı esnasında fransızların işgaline karşılık vermek için
italya'da birçok mafya ortaya çıkmış ve her bir mafya, kendi bölgesini canı pahasına korumayı göze almıştır. teşbihte hata olmasın, ikinci dünya savaşı esnasında ortaya çıkan mafya oluşumları, bizim
kurtuluş savaşı'nda yerel halkın verdiği mücadeleye benzemektedir.
ikinci dünya savaşı öncesinde ve esnasında tamamen adaletsizliğin ve eşitsizliğin karşısında olan mafyalar zalim iktidarların başına o denli bela olmuş ki,
benito mussolini italya'daki mafyalara savaş açmıştır.
günümüze gelmezden evvel avrupa'daki mafya olgusu bir çeşit bizdeki
kabadayı ya da
eşkıya tabiriyle eşdeğerdir. ki her ne kadar bizde de günümzde bu iki tabirin içi tamamen boşaltılmış, hatta tam tersi bir hal almış olsa da, mafya, "adaletin olmadığı yerde anarşi başlar" sözünün en kanlı-canlı örneğidir.
bu entrye nereden mi geldim? az önce
twitter'da gördüğüm, "adalet duygusu gelişmemiş toplumlar, haydutlarına hayranlık duyar" cümlesinden.
mafya, tarihi süreçte hiçbir zaman haydut olmamıştır. son 50-60 yıl hariç. yani, bir şeyi sorgularken az-çok tarihi sürecini bilmek lazım. ve mümkünse, ne onun oluşacağı toplumsal boşluklara imkan vermek ne de o oluştuğunda (tarihsel sürecindeki gibi tabii) onu yargılamak.
son birkaç haftadır yayınlanan
sedat peker videoları aslında mafya kavramının tarihsel süreciyle birebir örtüşmektedir. sedat peker'in şahsından tamamen bağımsız bir şekilde söylüyorum bunu. benim kastettiğim, peker'in söylemleri. yani, parmağın gösterdiği yer, parmağın sahibi değil.