eşkıya

uğur yücel ve şener şen'in döktürdüğü yavuz turgul'un muhteşem filmi. imdb top 250'nin en tepesinde olmalı bu film

senaryo, oyunculuk, replikler, müzik, çekim tekniği, kurgu, yönetmenlik olarak asla ve asla sarkmayan nadir türk filmlerinden. tek eksik yönü vardır bu filmin. her ortamda da söylerim bunu: evrensel olamaması. nasıl mı evrensel? bu filmi dünyanın başka bir ülkesinde gösterdiğinde insanlar eşkiyalığın ne olduğunu bilmezler. oysa bir dakikalığına flasback yapıp da eşkiyalığa dokunulsa filmimiz 10 üzerinden 11 alacak bir film. bir aralar imdb top 250'de alt sıralarda yer bulmuştu kendisine. çok çok çok güzel bir film. defalarca izlenesi. türk sinema tarihinin modern anlamda mihenk taşıdır. insanları yeniden sinema salonlarına çeken filmdir.

gişe istatistiklerinin tutulmaya başlandığı 1989'dan sonraki dönemde, gösterime girdiği 1996'dan 2001 yılına kadar türk sinemasının en yüksek gişe hasılatı elde eden filmi oldu. türk sinemasının modern zamanlarındaki ilk büyük gişe patlamasını gerçekleştiren eşkıya'nın bu başarısı, 1980'li yıllardan itibaren üretim ve seyirci sayısı bakımından büyük bir çöküş yaşayan türk sinemasının kaderini değiştiren bir dönüm noktası sayılmaktadır.

başrolünü şener şen ve uğur yücelin paylaştığı 96 yapımı film. 2milyondan fazla gişe yapmış. gerçekten bi baş yapıt. hele ki en son sahneyle birlikte çalan fırat türküsü ağlatır.

ulan mükemmel be mükemmel. --- spoiler --- verdiğin çek karşılıksız çıktı --- spoiler ---

müthiş film. ah ulan keje

Mükemmel ötesi bir film. Replikleri ezberlene kadar izlenmeli.

en iyi yerli filmlerden.

şener şen kamran usluer uğur yücel gibi usta oyuncuların oynadığı türk sinemasını dirilten film. bazı yerleri amatörce çekilmiş olsada güzel bir film. ayrıca görüntü yönetmeni uğur içbak görüntü açısından sağlam bir iş ortaya çıkarmıştır. filmin müzikleri konusunda denecek kelime yok zaten. erkan oğur varsa o film sanki dini bir kaynaktan gelmiş gibi sarar insan ruhunu.

dağda bayırda yok kesip haraç alan kişiler topluluğu. (bkz: haydut)

"o adamı niye öldürmedin o annemi hep dövüyo, hani sen ekşıyadın?"

şener şen'in filmde benimle aynı ismi taşıması ve babama acayip şekilde benzemesi bu filmi benim için bir ikon hâline getirmiştir.

eksi alacağım biliyorum ama izledim ve beğenmedim.

bize diyorlardı eskiden.

tehdit gibi dolaşsalar da dağlarda asıl tehdit in yalnızlık olduğu insani olduğunu en iyi bilen eşkiyalar...

baran'ın havai fişekleri yıldız kayması zannedip kendini boşluğa bırakması adamı alır götürür. çünkü bir eşkıya öldüğünde bir yıldız kayar. baran bütün eşkıyaların öldüğünü düşünerek bırakır kendini.

” beni hapiste vurdular ölmedim. hastalandım bi ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim, çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim, yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş. susmuşsun. benimle de konuşmayacak mısın keje. sesini duyamayacak mıyım..?”

film hakkımda zaten arkadaşlar diyecek her şeyi demiş (#851683) benim diyeceğim bir şey kalmamış ama az önce televizyonda denk geldim ve bir şeyi fark ettim. şimdi uğur yücel 'in oynadığı cumali karakteri var ve bunun yanık olduğu bir kız var meşhur emel. i̇şte kaçmadan son gece cumali ile birlikte oluyor ve ertesi sabah kaçıyor. bilin bakalım aklıma kim geldi. (bkz: orospu eyşan) ama cumali ezelin yapamadığını yapıp ikisinin de cezasını veriyor. son olarak, (bkz: orospu emel)

ne zaman bu filmin adı geçse aklıma bu sahne geliyor

Çok güzel filmdi üç kere izledim. En iyi sahnelerden biri; --- spoiler --- --- spoiler --- Son konuşma

türk sinemasının güzide filmlerinden bir tanesi , gerek şener şen'in gerek uğur yücel'in oyunculuklarına diyecek bir şey bulamıyorum enfes.96 filmi olduğunu unutmayacak olursak bazı teknik aksaklıkları gözümüze hemen çarpıyor. figüranların timingleri filmi biraz zorlasada film çok güzel be :')

hani keje eşkıyayı görene kadar hiç konuşmamıştı ya

t: türk sinemasının medarı iftiharı. teknik fevkaladeliği bir yana, içerdiği manalarla da oldukça cezbeder. aşk ve sevginin/sevdanın o ince farkını ortaya koyar mesela; --- spoiler --- berfo'nun keje için yaptıklarıyla, baran'ın keje için yaptıklarını mukayese edelim; biri aşkı uğruna iftira attırmış, en yakın arkadaşını ölüme göndermiş, onu defalarca öldürtmeye çalışmış, daha sonra arkadaşının altınlarını çalmış, o altınlarla da arkadaşının da gönlünde yatan kadını kaçırmış. ve berfo bu yaptıklarından asla pişman olmamış. aşkı için yapmış ulan! oysa baran öyle mi? -hayatı boyunca başka bir kadına el sürmemesine ek olarak- oğlu gibi gördüğü genç bir adamın hayatı için, keje'den vazgeçmeyi kabul etmiştir.. (bakın mesela aynı fark ezel bayraktar - cengiz atay için de geçerli. mühim olan cengiz gibi çok sevmek değil, ezel gibi güzel sevmek.) her fırsatta diyorum; aşk hiperaktif bir ergenken, sevgi/sevda ermiş bir erdemliliktir. aşk çok hareketli, saliseyle çok uç noktalarda yer alabilen, şu an o kişiyi öldürmek isterken birazdan onun uğruna can verebilecek tutarsız ama güçlü bir şey. fakat diğeri öyle değil; o tamamen yapıcı. doğaya en ufak bir aykırılığı yok. hatta doğanın bizzat kendisi. çünkü gönlündeki sevda tıpkı bir çiçeğin açması gibi, bir ağacın kök salması gibi, bir ovanın yeşile bürünmesi gibi yavaşça ve aşama aşama gerçekleşiyor. sağlam, güvenilir, temiz, huzurlu, sükunetli.. gerçek aşkı bilmeyen insan sayısı çok fazla. ama onun da birkaç adım ötesi olan gerçek sevgiyi bilmeyen insan sayısı çok daha fazla. başımıza ne geliyorsa hep bu cahillikten... --- spoiler --- not: link

“artık ben hapse girmem, kapalı yere dayanamam.”

"Seni bir kez daha görebilmek için yaşadım."

Korkma, sadece toprağa gideceksin. Sonra, toprak olacaksın. Sonra, sularla birlikte, bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin. Oradan, özüne ulaşacaksın. Çiçeğin özüne bir arı konacak. Belki, belki o arı ben olacağım.

türk sinemasının seyrini değiştiren filmdir. kesinlikle başyapıt.

"Beni hapiste vurdular Keje, ölmedim. Hastalandım, bir ciğerimi orda bıraktım, gene ölmedim. Çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim. Yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım."