kürtçe

fransızcayla bir dünya ortak kelimesi olan dil. türküleri güzeldir. (bkz: be te nabe)

bin yıldır içiçe yaşadığımız, kardeşimiz dediğimiz, kız alıp kız verdiğimiz şu insanların dilini bilmemek de bizlerin ayıbı olsun. bir türk olarak çok isterim bu dili öğrenmeyi. hiçbir yabancı dili öğrenmek istemediğim kadar hem de. yakılan ağıdın ne olduğunu bilmedikten sonra hiçbir acıya eşit üzülemez insan.

fransızca, türkçe, farsça, ingilizce gibi dillerden bolca çalıntı yapmış bir dil.

zazaca ile karıştırmamak lazım

minibüse binince şoför abiler sayesinde derdini anlatacak kadar öğreniyorsun sağolsunlar.

uzun diye bırakmayıp sonuna kadar okuyun lütfen: kürtçe diline saygım var. kürtlere de saygım var. fakat şu yukarıdaki entry'lerde "gavur dilini küfürlerine kadar öğrenmeye çalışıp da kürtçe daha selam vermeyi bilmiyorlar" ya da "şu insanların dilini bilmemek de bizlerin ayıbı olsun." gibi önermelere kesinlikler katılmıyorum. şimdi bana hemen faşist yaftası yapıştırmadan anlatacaklarımı açık bir zihinle iyice dinlemenizi tavsiye ederim. şu an yaşadığımız topraklar türkiye cumhuriyeti toprakları. bu toprakların her yöresinde farklı diller var. lazca, zazaca, arapça, kürtçe, rumca, hemşince... say say bitmez. ki dünya üzerindeki neredeyse her ülkede de buna benzer şeyler vardır. atıyorum almanya'da almancadan sonra en çok konuşulan dil türkçe'dir. ya da fransa'da aynı bizde olduğu gibi birçok dil vardır; cermen dilleri, mağrip arapçası, oksitanca, oil dilleri gibi. şimdi geleceğim asıl konuya: almanya'nın ortak dili almanca'dır. alman vatandaşı olan herkesin bilmesi gerekir. fransa'nın ortak dili de fransızca'dır. fransız vatandaşı olan herkesin bilmesi gerekir. türkiye'nin ortak dili türkçe'dir. türk vatandaşlığı olan herkesin bilmesi gerekir. bu söylediğimi yanlış anlamadan devamını okumaya devam edin. şimdi bir alman vatandaşı türkçe bilmiyor diye kendini ayıplamak zorunda değildir. türkçe merhaba demesini de bilmek zorunda değildir. bilirse hoş olur ama bilmemesi kötü bir şey değildir. aynı şekilde fransız vatandaşı cermen dillerini bilmek zorunda değildir. ve aynı şekilde her türk vatandaşı da rumcayı bilmek zorunda değildir. ve rumca merhaba diyemiyor diye kimseyi ayıplayamazsın. bilmek zorunda değildir. kürtçe'de de bu böyle. binlerce yıl birlikte yaşadığımız insanlar sadece kürtler değil; türk, boşnak, arnavut, kürt, gürcü, çerkes, pomak, çingene, arap, laz, süryani, hemşinli, ermeni, yahudi, rum, nasturi, keldani, bahai, afrika kökenli türkler, leh, malakan, dürzi ırklarıdır... ve bunların hepsinin dilini bilmek imkansız olduğu gibi zorunluluk da gerektirmez. artı bilgi vereceğim: yerel dilde eğitim verilsin mi? evet verilsin. bir insan hangi dilde daha iyi anlıyorsa, hangi dilde kendini geliştirebilecekse ona o dilde eğitim verilsin. umarım anlatmak istediklerimi anlamışsınızdır. teşekkürler. iyi geceler. edit: yukarıda bu dilleri öğrenmeyin denmemiştir. öğrenmek sizin tercihinizir ve iyi bir şeydir de. bir dil bir insan iki dil iki insan demişler. ama insanlar bunu öğrenmek "zorunda değil"dir. bilmiyor diye ayıplayamazsın. edit2: türk değilim.

bir ülkenin neredeyse yüzde yirmisinin anadili olmasına rağmen ülkenin kalan kısmının bu dile inanılmaz derecede yabancı olduğu dil. dünya'da benzer bir örneği var mıdır bilmiyorum.

askerdeyken şu dili bilmediğime öyle üzüldüm ki, tarifi yok. oysa ta ortaokuldan başlayıp üniversite ikinci sınıfa kadar ingilizceyi öğrenmemiz için zorla ders dinliyoruz resmen. bırak ingilizceyi kim öğrenmek istiyorsa istesin, ne gerek var onca yıl durup durup diretmeye. oysa bu topraklar üzerinde yaşayan insanları bilmek ingilizceden daha önemli bence. bir dünya ağız, bir dünya şive, bir dünya lehçe, bir dünya dil var bu topraklar üzerinde. hiç olmadı, bir yıllığına bu dersler okutulsun. gel gör, şiveler, ağızlar, lehçeler, diller ancak ve ancak siktiriboktan sitcomlarda insanlar gülsün diye kullanıldı sadece. hala da öyle kullanılıyor. askere gidin, yanınızdaki insanların konuştuklarından hiçbir şey anlamadığınızda ne dediğimi anlarsınız. her dil, bir insandır. ve açıkçası benim için önemli olan, yan komşumun, kız alıp kız verdiğim ırkın dilinin öğrenebileceğim tüm dillerden daha üstün olmasıdır. (öğrenilme gerekliliği yönünden)

yaklaşık 20-25 milyon kişilik kürt nüfusunun konuştuğu/bildiği dil.

öğrensek de başımıza birşey geleceğini farketsek.

türkiye'de konuşulmasına karşı olduğum dildir. (bkz: lazlar lazca mı konuşuyor amına koyduğum)

bağcılara gitse resmi dil kürtçe adam gelmiş google translate'de yok diyor öyle bir dil. biz anlamıyoruz diye ağızlarına ne gelirse sallıyor mu bu insanlar nasıl yok bu amk dili lan?

ilçeden ilçeye lehçe değiştiren iptidaî farsça. aynı şehirde nasıl lehçe değişiyor da birbirinizi anlayamıyorsunuz anlatın hele. biz uygurları anlıyoruz mübarekler.

türk bir bey arkadaşımız sınıfın ortasından ben k*rtçe öğrenicem diye bağırıyor. sen misin bağıran? devamını siz anladınız zaten:)

evin icinde ne konuşuyorsan konuş, kendi aranda ne konuşuyosan konuş. ama türkiye cumhuriyeti içinde tek resmi dil, türkçedir. zorunlu eğitime falan gerek yoktur.

sevgilim sürekli bana kürtçe şarkı söylüyordu nerden öğrendi kürtçeyi hiç bilmiyom

türküleri gerçekten mükemmeldir

mezopotamya bölgesinde yaşayan belli bir kesim insanların konuştuğu tamamen gelişememiş bir dil. bu kanıya nereden vardın? denilecek olursa, aşırı derecede şivesinin olması, 20-30 km mesafedeki insanın ikisi de aynı dili konuşuyorum demesine rağmen tamamen birbirlerini anlamaması, bilimsel anlamda bir yazı yazmaya kalkıldığı zaman hatta eğitimle ilgili yazılar yazıldığı zaman çok çok çok yetersiz kalması gibi nedenlerden dolayı gelişememiş bir dildir. bu dil üzerindeki meselelerden biri anadilde eğitim konusuna gelince; konuşulmasına kimse karışamaz ama kimse bu dilin eğitim dili, resmi dil gibi şeyler olması istenemez. az önce yazdıklarım sadece yan unsurlar idi. asıl unsur; bütünlüğe aykırılık yaratacağından ve türk üst kimliğinin sahip olduğu ortak türkçe diline karşıtlık yaratacağından kabul edilemez.

her şeyin sonuna -tır,-tir,-dır ekleyin yeter

farsça,arapça,türkçe başta olmak üzere çeşitli dillerden kelimeler alınarak oluşturulmuş uydurma "dil"dir. ana dilde (!) eğitim adı altında seçmeli ders olarak koyulmuş,üniversitelerde bölümü bile açılmıştır.

ilk yazılı eseri m.ö.300 yılında borazboz tarafından sevdiği insanın mezar taşına yazılmıştır. --- spoiler --- xwazdî ez tu hevre bin bi hevreherin xorînê wer dî bihêrin kotra bin bang dîn bi hevre narînê dwînî kotra hêra bûm awaz ji cîr dixwînê fîrabîl û beyaban hawar ji dest evînê ez tu watu yek dil wîn hêzan cwadi wînê vêra pêkra hıfne wîn bircînê ya binvînê birlikte geçen günleri özlüyorum hele sabah çıkıp gidişimizi seninle dağlara çıkar, dolaşırdık birlikte söylerdik türkülerimizi ben o dağların ruhundan öğrenmiştim ta yürekten, candan, içli söylemeyi hem dağlarda, hem kırlarda, hem sahralarda el aman, medet aşkın elinden yani i̇kimiz tam da tek bir gönül olmuşken sonbahar gelip böyle, ayırdı bizi ancak birlikte olunca küflenmez aşk ya bağır bir ses ver, ya da uyu hadi. --- spoiler ---

dinlemeyi de, konuşmayı da çok severim. ancak hiç bilmeyenlerin yanında konuşulduğu vakit "ulan bunlar kesin bizden bahsediyor, yüzde yüz bize küfrediyorlar" gibi bir algı yaratması üzücü. çünkü bazen hiç farkında olmadan bile ana diliyle konuşmaya başlar insan. bu şekilde orta yolu daha kolay bulur. daha çabuk ikna eder veya ikna olur. Ana dilin caydırıcı, kendine getirici etkisi her daim daha yüksektir. ayrıca dili hakkında hiç bilgisi olmayan, mevzuya tamamen ilgisiz kürtlerin bir zahmet çırpınmaması, konuşmaması gereken dildir kürtçe. eveleyip geveleyemez, öyle türkçe gibi "ben var oraya gelmek, tultanamet" falan diye debelenip derdini anlatamaz, işin içinden sıyrılamaz, paçayı kurtaramazsın. kürtsün eyvallah kimsenin bir şey dediği yok. fakat bilmiyorsan uğraşma birader. insanlar seni bu yüzden recm edecek değil. mesela askerdeyken iki adıyamanlı hemşehri arkadaş arasında öyle garip bir kürtçe'nin konuşulduğuna şahitlik ettim ki neredeyse bilincimi yitiriyordum. ellerinde telefon birbirlerine bir şey gösterip duruyorlardı. sonra biri bıkkınlıkla iç geçirip diğerine yüksek bir sesle aynen şunları söyledi: -bu müzikleri interneteda indirmişbike, eger begenmişnakiyse silmişke. öteki de tamam dedi. ardından kürtçe konuşmuş olmanın dayanılmaz hafifliğiyle kürtçe gülüşerek görüş alanımın dışına çıktılar.

askerliğini güneydoğuda yapan arkadaşımla terhis olur olmaz bir araya geldik. görev süresi boyunca çektiği sıkıntıları ballandıra ballandıra anlatmaya başladı. katıldığı operasyonlardan, köy baskınlarından, güya avladığı teröristlerden tek tek bahsederken ne kadar eğlendiği akneden bitap düşmüş suratına bakmadan da açıkça anlaşılıyordu. sonra bir an duraksadı. sonsuzluğa doğru uzanan uzakları cool nazarlarla süzüp: -lan o değil de, az daha Kürtçe öğreniyordum anuğa goyim dedi.

Demiri demirle dövdüler Biri sıcak biri soğuktu. İnsanı insanla kırdılar Biri aç biri toktu. Farkındaysanız ülkemizdeki tüm farklı etnik kökenden olan insanların hepsi bir yerlerde bir şekilde farklı bir duyguya,dine,dile,yönelime ve görüşüne sahip olduğu için ötekileştirilmekle kalmayıp psikolojik ve ya fiziksel şiddete maruz kalıyor. İşin kötü yanı ise bu hiçbir zaman bitmeyecek.. Çok acı, çok yazık..

ez bırçime

gundi

Kunek

link omar souleyman adlı abimizin kürtçe bir parçası var, ba-ğım-lı-sı-yım hem güzel bir parça dinliyorsunuz hem de dünyayı geziyorsunuz ben beyendim