bugün
yenile
    /
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      asosyal sözlük hayranı bir twitter fenomeni. mentionlara da fav atacak kadar mütevazı, sağ olsun.
      1ciddi misin ? - vito corleone 14.03.2017 22:55:09 |#3277670
      0ciddi olmamalı mıyım? - mavibalik 14.03.2017 23:02:15 |#3277808
      3kıristiyano ronaldo ve madridli bela aynı kişi bundan bahsediyorum. - vito corleone 14.03.2017 23:03:17 |#3277798
      butun yorumlari goster (9)
    2. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Sırasıyla ; 1.si sözlüğü açmadan önce 2.si sözlüğü açtıktan sonra 3.sü sözlüğe reklam aldıktan sonra :)
      1asdsada çok iyi - nzb is back 16.03.2017 17:39:45 |#2604055
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şişirilmiş bir balondur. emniyet kemerimi bağladım.
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geceleri birlikte ağlıyoruz tivitirda.
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      fazla zorlamayın başlığı. uçurumun kenarındasınız. dikkat edin. tanıma ne gerek var, kendisi allah'ın dünya üzerinde ki silüetidir. madrid'in kabadayılarındandır, beladır. uzak durun.
    6. 11
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün gazetelere manşet olmuş maşallah asdfghjklşi :)
    7. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kendisiyle iligili şöyle efsane bir röportaj gerçekleştirdik. bizi ciddiye alıp zamanını ayırdığı için yeniden teşekkürler. *** -oğuzhan a: "merhabalar, önce ilk sorumuzla başlayalım. twitter maceranız nasıl başladı?" -güney kurt: "merhaba, twitter maceram 2012 avrupa şampiyonası’nda başladı. yarı final maçlarından sonraydı yanlış hatırlamıyorsam. bu arada, iyi bir spor izleyicisiyimdir. hatta sporcuyum ben. güreş ve futbolda lisanslı sporcuydum lisedeyken. yani genel olarak sporla hep içiçeyimdir. hatta abim ve yeğenim milli sporcudur hala. sporcu bir ailenin çocuğuyum yani. ha ne diyorduk? sporun her branşıyla ilgili bir fikrim, bilgim ve ilgim var az çok. işte 2012 avrupa şampiyonası'nda ronaldo’yu izliyordum. maça başlarken saçını sağa tarıyordu, devre arası sola tarıyordu, maç bitiminde arkaya. ilginç ve eğlenceli bir kişilik olarak geldi. sonra twitter’a baktım böyle bir hesap yok. hemen açtım, bir iki tweet attım. oradan başladık. -oa: "hesabı açmadan önce bu kadar popüler hale geleceğini düşündünüz mü? planlı bir proje miydi?" -gk: "aslında yarı yarıya bu. çünkü öncesinde twitter'da spora dair bu tarz çok hesap yoktu. normal bilgi amaçlı hesaplar vardı. ben biraz daha işin eğlenceli kısmını görmek istedim. nasıl desem, net bilgi veya net maç skoru üzerinden yürüyen hesaplar vardı daha çok. işte o kırmızı kart gördü, o girdi, bu çıktı. maçın istatistiğini isteyen istediği zaman istediği yerden öğrenebiliyor diye düşünüyorum ben. biraz daha işin eğlenceli kısmına bakmak istedim. çünkü futbol çok etkili ve baskın bir spor. kitleler üzerindeki gücü asla yadsınamaz. holiganizm en üst seviyede. bu da insanları yıpratıyor, insanlar birbirini öldürüyor, kırıyor. çoğu zaman nefret ekiyor futbol. özellikle günümüzde. biraz işin eğlencesini göreyim dedim. çünkü ben mahalle arasında top oynayarak büyüyen, "adamın gol diyor" dendiği zaman tüm tartışmaların bittiği son nesildenim belki de. biraz da biz ‘gol diyelim’ dedim. bazıları belki kabul eder, bazıları etmez. genel itibariyle de ‘gol’ dediğimiz zaman kabul etti, sağolsun insanlar. biz de maça kaldığımız yerden devam ediyoruz şimdilik." -oa: "ülke veya insanların gündeminde birçok kategori, konu vb. var. bu kadar konunun içinde neden spor?" -gk: "aslına bakarsan hesap öyle açılmış olabilir, dışarıdan öyle de görünüyor olabilir ama hesap ordan, yani salt spordan çıkalı çok oldu. hesap artık ronaldo’dan da çıktı tamamen. çünkü beni, yani güney kurt'u bilen biliyor. gerçek kimliğimi yani. şu an karşında olan kişiyi. ve en küçük bir stalklama ile insanlar, hesabın arkasında bulunan kişinin kim olduğuna dair gerçek bilgi sahibi olabiliyor. spor olmasının nedenine gelecek olursak; spor zaten hem ruha hem bedene iyi gelen bir şey. insanı her iki anlamda da sağlıklı yapıyor. spordan ziyade futbol olmasının nedeni de futbol çok büyük kitlelere hitap eden bir spor. hiçbir spor onun yanına yaklaşamaz. çünkü futbol ikinci dünya savaşını durdurmuş bir spor. bunu dünyada hiçbir şey yapamaz. futbolun gücü buradan geliyor. biraz da ben bunu olumlu kullanmaya çalıştım. futbol savaş durdurduğu gibi ülke de dağıtabiliyor ama. örneğin yugoslavya. futbol maçlarındaki kavgalar sonrası iç savaş çıkıp koca ülke dağıldı. ama diğer taraftan bakarsan dünya savaşı’nı bir günlüğüne de olsa durdurmuşluğu vardır futbolun. her iki olayın altında yatan tabi ki çok sebep var. sosyolojik, ekonomik birçok neden var ama demek istediğim şu; görünürdeki neden olan futbol, savaş da başlatabiliyor, savaş da durdurabiliyor." -oa: "nsanlar genelde sizi fenomen hesabınızdan tanıyor, bunun yanında özel hayatınızda güney kurt nasıl biri, gününü nasıl geçiriyor?" -gk: "tarih mezunuyum, dövmeciyim, reklamcıyım. kendime ait keza interaktif sözlüğüm var (asosyal sözlük) admini olduğum. aslında güney kurt eğlenceli biri her halde galiba kesin. ne kadar mutsuz olursam olayım gülecek bir şeyler her zaman bulurum. hiçbir şey bulamazsam youtube’a komik kedi videosu yazar, çıkan her videoyu izleyip gülerim. hayat ne kadar yorucu, stresli ve acımasız olursa olsun, her zaman gülünecek bir şey var diye düşünürüm. genel anlamda eğlenceliyim ama gel gör bir de benim arka bahçem var. orası epey karanlık. açıkcası oraya bazen ben bile katlanamıyorum. ve sanırım benim twitter’ı açmamdaki en önemli etken buydu. biraz o arka bahçeden kaçmak istedim. çok sıkıldım orada. nasıl desem, orası çok yorucu. yorulmak istemedim. ama gel gör, yerine göre bu tarafta daha çok yoruldum. mesela; bir dünya yazı yazdım o arka bahçede. yakında yayınlanacak kitaplarım tek tek. beni sadece twitter’dan bilen insanlar şey sanıyor, ben popüler olduktan sonra kitapları yazdım. oysa ben o kitapları en aşağı 7-8 yıl önce yazdım. ama hiç bastırmak istemedim, aklımdan geçmedi. insanların edebiyata dair, sinemaya dair düşünceleri biraz yüzeysel kalıyor bana göre. öyle düşündüm. bundan dolayı bunların biraz ciddiye alınması taraftarı olduğum için dedim ki: ‘basılacak benim kitabım’’. farzedelim tek bir allah’ın kulu ciddiye almayacak. ya da anladığını farzedip meze edecek içkisine. basılsın istemedim. sonra eldeki kitlenin yavaş yavaş beni tanıyıp o karanlık yönümü gördüğünü, benimsediğini hissettiğim için basılmasına karar verdim yazdıklarımın. bi' nevi rol model olduğuma inandım bazı yerlerde. madem gençler iyi-kötü rol model olarak görüyor beni, ben de bir şeyler yazmıştım zaten, okusunlar dedim. tanımak isteyenler tanısın. yazdığım herhangi bir yazıdaki bir filmi, bir şarkıyı, bir kitabı... bunları bilsin, tanısın. ve hepsini ciddiye alsın. genel olarak iyi olmaya çalışıyor güney kurt. umarım olabiliyordur. hayat ne sunarsa sunsun iyi olmaya çalışıyor. bu yani." -oa: "sizce sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkileri nasıl? olumlu, olumsuz bahseder misiniz?" -gk: "sosyal medya sansürün uygulanamadığı, hiçbir şekilde insanları susturamadığınız tek yer. atıyorum bu insanlar troll, parodi ya da kendini ifşa etmediği sürece her konuda atıp tutabiliyor. bu da yerine göre lüzumsuz özgüven veriyor. genel anlamda insanların açıkcası gerçek kişiliğini, bastırılmış kişiliğini ortaya çıkarıyor sosyal medya. sokakta birine küfredemezsin ama twitter’da fake bir hesap alıp gayet rahat küfredebiliyorsun. tabi engeli yiyorsun o farklı bir şey. sosyal medya bizim ülkemizde biraz garip algılanıyor açıkcası. insanlar hep olumsuz yönden bakıyor. ben olumsuz yönden bakma taraftarı değilim bu tarz şeylere. çağ ne gerektirirse onu yapacaksın bazen. tabi bunu söylerken kapitalist bir düşünce ile söylemiyorum. bugün sosyal medya insanların her şeyden ve herkesten haberdar olmasını sağlıyor. ben artık gazete okumuyorum mesela. haber de izlemiyorum. gerek duymuyorum. çünkü sabah bir uyanıyorum, twitter’a veya sözlüğüme bakıyorum; hemen anlıyorum gündemin ne olduğunu. çeşitliliği artırıyor sosyal medya. keza bir olayı farklı kaynaklardan görebiliyorsun. bu da haliyle doğruyu tartışmaya açıyor ve insanların iradelerini, ön yargılarını kırıyor. mesela ben şu an yıllar önce ölümüne savunduğum birçok şeye gülüyorum. hem de ölümüne savunduğum şeylere. niye? çünkü o zaman bu kadar dolu değildim. naçizane, yanlış anlaşılmasın. bu kadar çok insanla iletişime geçmemiştim, bu kadar çok okumamıştım, bu kadar çok dinlememiştim. haliyle sosyal medya ne yapıyor? buna ön ayak oluyor. çünkü kaynak çok, insan çok. hatta bana göre; insanlık tarihi hiç bu kadar iletişim halinde olmamıştı. bu da fikir alışverişi sağlıyor. az önce de söylediğim gibi, olumlu yönünden bakmak lazım. sosyal medya bir olayı kabul ettirmek zorunda bırakmıyor. bu yönüyle sosyal medya kusursuz bir yer. ki cahil, bencil ve kibirliysen sosyal medya seni değersizleştiriyor, düşünceni değersizleştiriyor. bu yönü de çok güzel. farklı düşüncelerle, fikirlerle iletişime geçtikçe diyorsun ki ‘herkesin bir düşüncesi varmış, sadece benim değil’. ve insanların düşünceleri birbirine uymak zorunda değilmiş. gayet de fikir ayrılıklarıyla yaşanabiliyormuş. mesela sen din temelli yaşıyorsun, karşında ateist var, yerine göre onun esprilerine bayılıyorsun. diyorsun ki ‘a ne kadar zekiymiş’ ya da tam tersi." oysa sosyal medya olmasa, o insanla sokakta tartışsan gırtlak gırtlağa gelirsin." -oa: "gelecekte sosyal medyanın nasıl bir hal alacağını düşünüyorsunuz? tahminlerinizden bahseder misiniz?" -gk: "gelecekte sosyal medya öncelikle televizyonun yerini alacak. radyonun yerini nasıl ki televizyon aldıysa, televizyonun yerini de sosyal medya alacak. daha doğrusu internet, öyle diyeyim. sen artık hiçbir şekilde televizyondan film izleme gereği duymayacaksın, şarkı dinleme gereği duymayacaksın. çünkü internette bunların hepsi var. ki şu an internette kitap bile var. sosyal medya bu yönden çok güçlü. bir de kitlelere hitap etme yönünden. bugün bir miting yapmaya kalksan: şahsım adına ben istiklal caddesi’ne insem desem ki ‘bakar mısınız, size bir şey anlatacağım", 140 karakterlik konuşsam, bana deli gömleğini giydirip bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gönderirler. ama sosyal medya öyle değil. mesela şu röportajın linkini attığımız zaman binlerce insan merak edip okuyacak. belki bazısı küfür edecek, bazısı tebessüm edecek, bazısı diyecek ‘evet doğru söylüyor’. ama ne yapacak, bir şekilde çok büyük kitlelere ulaşacak. bu gücü ciddiye almayan büyük marka ve kurumlar, gelecekte yok olacaklar. ideolojileri bile batıracak yer yine sosyal medya olacak. keza bunun en büyük örneği arap baharı. turuncu devrim ukrayna. günümüze bakacak olursak mesela tam şu an gerçekleşmekte olan macaristan'daki, venezuela'daki eylemler. sosyal medya olmasa bunlardan haberimiz olmayacaktı. olsa bile yüzeysel olacaktı. iktidarların bize sunduğu haliyle. ve o eylemler geniş kitlelere ulaşıp lojistik destek sağlayamayacaktı. sosyal medya devrim yapıyor. bu devrimlerin arka planını hiçbir zaman tam bilemeyecek olsak da. sosyal medyayı ciddiye almak gerek." -oa: "twitter’ı diğer sosyal medya mecralarından ayıran en büyük özellik nedir?" -gk: "kontrolü yok ve hepsinin toplamı. mesela instagram gibi değil. instagram’da yazı yazamıyorsun ama twitter’da fotoğraf paylaşabiliyorsun. atıyorum facebook’ta 140 karakter yazdığın şeyi, hesabın açıksa herkes görmüyor ama burada herkes görebiliyor. hepsinin toplamı ve kontrolü en zor olan yer. bu da insanları cezbediyor. bir de daha kontrolsüz ve daha anlık. hepsinden daha dinamik." -oa: "twitter ile ilgili en ilginç anınız nedir?" -gk: "üç-dört yıl önce ankara’dan bir müşteri gelmişti tesadüfen. bilgisayarımda benim bu hesap açıktı. dedi ki müşteri: -aa ben bu hesaba çok gülüyorum. o an anlayamadı benim hesabım olduğunu. -ya boşver akşama kadar salak salak şeyler yazıyor, dedim. -ya öyle deme, ben çok seviyorum, dedi. karşılık verdim; 'bakıyorum ben de ama çok sevmedim, sürekli aynı espriler falan.' baktım arkadaş hala diretiyor, hesabın benim olduğunu söyledim. bundan sonra bir de bir arkadaşım mention atmıştı yanlış hatırlamıyorsam. benim olduğunu bilmeden hesabıma. ‘ya hocam çok gülüyorum yazdıklarına’ diye. ben de ona mesaj attım ‘ama lisedeyken hiç gülmüyordun’ ahaha. bu iki mevzu şaşırtmıştı beni." -oa: "fenomen olarak sosyal medya kullanıcılarına tavsiyeleriniz var mı?" -gk: "ben kendimi ne fenomen olarak görüyorum ne de uzman olarak. bu işin fenomenliği de yok uzmanlığı da. şöyle yok; senin sadece tüm kullanıcıların ortalamasından takipçin fazla, bu kadar. yerine göre bir takibe takip hesabı ya da otomatik tweet hesabının da takipçisi fazladır. bu onları diğer hesaplardan üstün kılmıyor veya diğer kullanıcılardan önemli. uzmanlığa gelecek olursak; iyi de neyin uzmanlığı bu? sonuçta sen bir matematikçi değilsin. fizikçi değilsin. ciddi manada uzmanlık gerektiren başka bir şey değilsin. sadece takipçin çok. bu yüzden bir tavsiyem olamaz. bunun diploması yok çünkü. bir yeterlilik sınavından geçmedim ben. demek istediğim tam olarak bu. mesela çok yüzeysel olacak ama kız istemeye gittiğin an internet fenomeni olduğunu söyle, seni ciddiye almazlar. deli lan bu derler. fenomen olmak isteyenlere tavsiye mavsiye yok. tavsiye edilecek yeterliliğin kıstası yok çünkü bu işte. kullanıcı olarak sadece farklı hesapları takip ederek yazın, ve üretin diyebilirim. öneri bu da. yine tavsiye değil. ne zaman neyin nerde karşınıza çıkacağını bilemezsiniz. insanlar iyilikte cimri kötülükte çok mert, siz sadece iyilikte mert olun diyebilirim. sadece sosyal medyada değil, gerçek hayatta da." - ob: "bu iyilik konusuna istinaden kişiliğiniz hesabınıza yansıyor diyebilir miyiz?" - gk: "estağfurullah. herkes ne kadar iyiyse ben de o kadar iyi, herkes ne kadar kötüyse ben de o kadar kötüyüm. demek istediğim, kasıtlı bir kötülük yapmamaya çalışıyorum. mesela attığım bir tweet başka bir tarafa çekiliyorsa uzatmamaya bakıyorum. ben yaklaşık 20.000 tweet atmışım. dert değil, bir 20.000 daha atarım. önemli olan insanlar kırılmasın. zaten kendim eğleniyorum, başkaları da eğlensin bu kadar, insanlar mutlu olsun istiyorum." “insanlar fight club izleyip sabah 5’te işe gidiyordu, zoruma gitti” - ob: "biliyoruz ki yakında bir kitabınız çıkacak, biraz bize bahseder misiniz; süreç nasıl gelişti?" -gk: "aslında kitabımdan ziyade kitaplarım diyelim, biraz önceki bir soruda söylediğim gibi senelerdir yazıyorum; deneme tarzı, roman tarzı. bunları bastırmayı düşündüm bir ara, sonra insanların kitapları, filmleri algılayışlarına baktım. fazla ciddiye alınmadığını düşündüm. veya alanlar da fazla belli etmiyordu. belli edenler de işi icraata dökmüyordu. insanlar, “fight club” izleyip, ciddiye aldığını söyleyip sabah 5’te işe gidiyordu. bu benim zoruma gitti açıkçası. benim yazdığım bir kitap da böyle olacaksa hiç basılmasın dedim. keza aylak adam okuyup c.'yi anladığını varsayan bir insan, oturup yıllarca kpss’ye çalışıyordu. bu durum benim onurumu incitti açıkçası. edebiyat, sinema ve müziğe dair üretilen şeyler ciddiye alınsın istedim. tabi ki dediğim şeyi ortalama üstü ve kaliteli şeyler için söylüyorum. özellikle varoluş üzerine olanlar. bu da haliyle beni yıldırdı, ümidimi kırdı. kitaplarım basılsa ne olur, basılmasa ne olur dedim. gerek yok, sen oradan kazanacaksın belki iki üç kuruş ama senin o iç dünyan, insanlar için bir şey ifade etmeyecek. sonra twitter açıldı yani orada az çok insanlar sevdi sağ olsunlar. bir kitle oluştu. ben orada film, kitap paylaşmaya başladım, takipçilerimi sinemaya götürdüm, onlara kitap hediye ettim; sevdi insanlar, dönüşler güzel oldu. dedim ben bunların çoğunu yerine göre yazdım önceden; roman da yazdım, denemeler de. madem insanlar benimsediler dedim, onlara çok kaliteli geldi benim altyapımı oluşturan edebi eserler. dinlediğim şarkılar olsun, izlediğim filmler olsun, okuduğum kitaplar... bu bağlamda düşüncelerim de değerli gelebilir dedim. bağımız daha da güçlenir dedim. onlar sadece apaçi ronaldo’yu biliyor, bir de güney kurt var bu tarafta. biraz da sıkıldım apaçi ronaldo’dan dürüst olayım, çünkü o kadar komik bir adam değilim. tek derdi hayatta espri yapmak olan bir adamsa hiç olmadım. tam tersine varoluşu sorgulayan bir adamım ben. ölümü ölümüne ciddiye alan bir ölümlü. eğer siyah-beyaza bölersek beni; yüzde elli birim simyahtır, o siyahlıktan sıkıldığım için beyaza kaçtım sanırım. çok karışık çünkü orası, göz gözü görmüyor. bu nedenlerden dolayı takipçilerimle aramdaki bağ daha da güçlensin istedim. ileri vadede onlarla ilgili daha farklı planlarım var. toplu film izlemeye gitmek, bir konsere beraber gitmek, bir gün kısmet olur bir film çektiğimde rol alacak her insanın twitter takipçilerimden olmasını sağlamak. figüranından tut yapımcısına kadar. her türden insan var orada, yönetmeni de var beni takip eden, senaristi de, yapımcısı da. bunu burada bırakmamak, hepimizin bundan faydalanmasını sağlamak. çünkü insanlar iyiliğe ve güzelliğe aç. insanlar iyilik ve güzellikte çok cimri, kötülükte mert. konu kötülük olduğunda ne dillerinin ayarı var ne de ellerinin. biraz da buraya getirmeye çalıştım. iyilik tarafına yani. bir twitter hesabı üzerinden bilgelik taslamak değil amacım ama elimde bir güç var, elimde bir kitle var ve bu kitlenin çoğunluğu genç. bunların hepsi işlenmemiş bir kağıt gibi, boş bir kaset gibi; sen onlara istediğin yazıyı yahut sözü yazabilirsin, bu yazı ya da ses de iyilik, hoşgörü olmalı." -ob: "kitap ne zaman çıkacak?" -gk: "dokuz yakınlarından çıkacak, kısmetse bir ay içerisinde çıkacak. tüm kitabevlerinden edinilebilecek. zaten ben twitter'dan da açıklama yaparım. bu arada ilk kitabımın ismi “itiraf” olacak. benim yıllar önce madde madde yazdığım kısa yazılardan oluşuyor. kitapta o eski yazılardan çıkardığımız, eklediğimiz yerler oldu. eklediğimiz çok olmadı açıkçası ama çıkarttığım baya oldu, biraz daha geneli kapsayan bir şey olsun istedim sevdiğim meyve suyunu da yazmanın anlamı yok oraya." -ob: "bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim." -gk: "asıl ben teşekkür ederim. sizler bizim geleceğimizsiniz."
    8. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ps4 hediye edecekmiş. yabancıya gitmesin abi gönder gelsin bize bak üni sınavına giriyorum sinir stres bastı ölüyorum sınav geçince iyi bi stres atarım. :))
    9. -6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      an itibariyle askıya alındığını şaşkınlıkla gördüğüm hesap. askıya alınacak o kadar hesap varken, hangi twitter kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle bu hesabı askıya aldılar merak ediyorum açıkçası.
      11yazar alımını almadığı için. - ozledikdeneoldu 24.09.2017 18:37:29 |#3369920
    10. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      takip edin lan. vallaha da billaha da aşırı komikli bir hesap. sözlüğün müdavimleri için özel espriler de içeriyor. i̇nsan kendini bi özel hissediyor o zaman. bak mesela 2 dakikadır gülüyorum ben şu tivitlere. (bkz: asdfghjklşi) *** bir şeye dikkat ettim. artık kimse aşk acısı çekmiyor. acı adı altında ilgi çekmeye çalışıyor. gelen seçenekleri ayıklayıp ona göre bir yol haritası çiziyor. good job sikik sokuk ilgi açlığınıza acı veya yalnızlık demeyi bırakın. günlük dopamin ihtiyacınızı çikolata yiyerek de karşılayabilirsiniz. kimse siktiriboktan aşk acınızı(?) dinlemek zorunda değil. ha bu arada, gerçek acı anlatılmaz. sadece yaşanır. erkekler günlük dopamin ihtiyacını porno ve iddaayla karşılıyor. kadınlar ise alışveriş ve sosyal medyadan gelen iltifatlarla. nasıl bir çağın içine düştük. allah kahretsin. hepimizin anasını siken, internetin yaygınlaşıp akıllı telefonların kullanılması oldu. boktan daha leş kokuyor her türlü duygu ve olgu. ve mide bulandırıyor. ***
      1hoş geldin :) - hayat zor 19.02.2018 21:57:59 |#3536419
      2hoş bulduk. buralardayım. :d - devriksekiz 19.02.2018 21:58:40 |#3536751
      3aşk acısı çekenlerin ilgi çekmek için yaptığını söylemiş,sitem etmiş lakin sevgilisinden ayrıldığında sözlüğe kara bulut gibi çöküp aşk acısı çekmişti kendisi asdfghjklşi. - ozledikdeneoldu 19.02.2018 22:20:47 |#3537226
      butun yorumlari goster (5)
    11. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      arada ilginç tweetler atıyor for example
    12. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kendisi madridin belalı tiplerinden olup, madridli bela lakabıyla da tanınır.
    /