kendisiyle yıllar evvel tanışmıştım. hatta bu tanışmaların birinde epey sohbet edip
aylak adam'ı okumasını önermiştim. "hiç duymadım" deyip okuma listesine atmış, o da bana
içimizdeki şeytan'ı önermişti. gariptir, içimizdeki şeytan hariç
sabahattin ali'in diğer iki romanını çok önceden okumuştum.
bu yıl da bir söyleşide denk geldik. ve kendisine ilk iki kitabım itiraf ve uyanış'ı hediye ettim. çok kibar bir adam ve tam bir salon beyefendisi.
kitapları hediye ederken "itiraf neyse de uyanış'ı kesin okumalısınız" dedim. "özgüveninizi sevdim" dedi. "gerçekten okumalısınız" dedim gülerek. "tamam" dedi.
bakalım okuyacak mı.
kaliteli yazardır. son kitabı
az hariç kitaplarının hepsini okudum. bu yüzden üniversite okuduğum yıllarda gözümde
tanrı'ydı. yazdığı her şeye kafa patlatıyordum. bizim grubun hepsi için öyleydi açıkçası.
osmannuri,
recep cetinin sol ayagi...
sonra büyüyor insan ve kendine daha manasız dertler buluyor.