bugün
yenile
    /
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İnsanlar vakıf olmadıkları konular hakkında atıp tutmayı, o konu hakkında biliyormuşçasına düşüncesini savunmayı ve doğruları görmezden gelmeyi meslek edinmiş sanırım. Kendi işleri haricinde her şeyle uğraşıp her konu hakkında bilgi sahibi olmuşlar haberimiz yok. Sadece fikir beyan etseler iyi. Bunu saygısızca ve nefret söylemi ile yapıyorlar. Sonuç olarak toplumca yozlaşıyoruz. Gerçekten çok acı.
    2. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Şımaracak kimsen olmayınca hayat seni kocaman bir insana çevirir.
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      insanoğlunun başparmak gibi bir uzvu olmasaydı dünya ve insanlık bugün geldiğimiz noktada olmazdı. - (#2304478) not: aynı durum yarr... neyse hajshfjagfsah
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şu video ile son noktayı koyduğum tespittir akp'ye dair yöneticilerin içerisinde 1 tane bile donanımlı/yetenekli birisini görmedim. binali yıldırım'ın voleybol oynayışı, murat kurum ve rte'nin şarkı söylemeye çalışması bla bla. içine girdikleri her şeyi -konu ne olursa olsun- ellerine yüzlerine bulaştırmakta üstlerine yok. ne kadar yeteneksiz, liyakatsiz varsa hepsi bunların içinde.
      1Kapasite meselesi kardeşim. Kendini belirli sınırlar içerisine koyup bu sınırlardan çıkmazsan yetişemezsin. Kendini geliştiremezsin. Vizyonun da dar olur, hayatın içinde yer alan birçok şeye yabancı kalırsın. Bunlarınki o hesap işte. - poetboy83 24.03.2024 21:31:53 |#4688069
      1bunların sınırı bile yok abi. "padişahım çok yaşa"dan ilerisi yok... - ismail abinin hayaleti 24.03.2024 21:37:25 |#4688070
      1Maalesef kardeşim. - poetboy83 24.03.2024 21:43:58 |#4688074
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      öfkeli tarafımın ihtiyacı belki şefkattir.
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Üzgünüm ama (acıma yetime koyar g*tüne)... İstisnasız değişmez bu durum. Bazen vardır yaradanın bir bildiği demek lazım.
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Malum partililer biraz şey
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Herkes anlatmayı seviyor da dinlemeyi bilen yok
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Genelde; güzel, bakımlı, çıtı pıtı ve kısa boylu kızların yanında iri, yapılı ve çirkin erkekler oluyor.Çirkin sayılabilecek, kısa boylu kızların yanında yakışıklı, uzun boylu, kaslı erkekler oluyor. Uzun boylu kızların kaderi de yalnızlık veya hüzün oluyor..
    10. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İnsanların her geçen gün kalplerinin kötü olması beni kahrediyor.
    11. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
    12. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hayatın tamamıyla sebep sonuç ilişkisine bağlı olduğunu düşünen birisiyim. Yaşanılan her olayı meydana getiren bir takım sebepler vardır. Bu bağlamda yaşamış olduğum bir aydınlanma neticesinde naçizane yaptığım bir tespiti sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben hayatı iki genel kısımda inceliyorum. Birinci kısım; hayatın devam eden, süregelen olaylarıdır. İkinci kısım ise; hayatımız içerisinde sonuçlanmış ve çoğunlukla sonucu bize olumsuz olarak yansımış olaylardır. Hayatın içinde devam eden ve devam etmesini istediğimiz her olayda bu sürdürebilirliği sağlamak adını yaşanan olumsuz bir sonucu meydana getiren sebeplere odaklanarak o sebepleri ortadan kaldırmamız gerekir ki mevcut olumsuz sonuç ortadan kalksın. Örneğin; iş yerinde bir problem yaşadınız. Bu probleme çözüm üretmek ve ortadan kaldırmak için problemi meydana getiren sebep veya sebeplere odaklanıp bu sebepleri ortadan kaldırmanız gerekir ki mevcut sorun ortadan kalksın. Bu bağlamda hayatın devam eden kısmında sonuç odaklı değil sebep odaklı olarak problemlerimizi çözer ve hayatımıza devam ederiz. Hayatın içerisinde sonuçlanmış olaylarda ise sonuç zaten ortadadır ve siz bu sonucu ne yaparsanız yapın değiştiremezsiniz. Örneğin; bir yakınınızın vefat etmesi ya da yaşamış olduğunuz bir ilişkinin bitmesi gibi durumlar. Artık devam eden bir şey kalmamıştır, bir sona varılmıştır. Siz bu sonu meydana getiren sebeplere odaklansanız bile sonucu değiştiremeyeceksinizdir. Ahlar, varlar içerisinde düşündüğünüz ve takılı kaldığınız ne kadar sebep varsa bunlar sizi kahretmekten başka bir işe yaramayacaktır. "O gün oraya gitmeseydi ölmeyecekti" şeklinde düşünmek öleni geri getirmediği gibi sizi bir çıkmaza sürükleyecektir. Onun ölmesi için bir sebep lazımdı ve bu sebep ne olursa olsun sonuç olarak ölüm gerçekleşti. Bundan sonra o sebebi ortadan kaldırıp sonucu değiştirme ihtimaliniz var mı, hayır. O zaman sebebe odaklanmayı bırakıp sonuca odaklanmalı ve bunu kabullenmelisiniz. Eğer sonuçlanmış olaylarda sonuç odaklı olursanız kabullenme süreciniz daha acısız ve kısa sürer. Mesela biten bir ilişkiyi ele alalım. Sebebi ne olursa olsun o ilişki artık son bulmuş, ilişkide olduğunuz kişi artık sizi size zaman ayıracak kadar değerli görmemiş ve hayatından çıkarmıştır. Bu durumdan sonra siz daha önceden size ayrılan zamanın artık kime ayrıldığını düşünerek sebepler içinde boğuşsanız da durum değişmeyecektir. Bu zamanı ailesine, arkadaşlarına ya da kalpli gülücüklü emojiler gönderdiği başka birisine ayırıyor olmasının artık hiçbir önemi yoktur. Önemli olan sizin artık o insanın hayatında olmadığınız, artık sizi size vakit ayıracak kadar değerli görmediği sonucudur. Bu bağlanma sonuçlanmış olaylarda sonuç odaklı olmanızın daha mantıklı olduğu düşüncesindeyim. Velhasıl sözün özü, hayatın içerisinde devam eden olaylarda çözüm odaklı olmak adına herhangi bir sonucu meydana getiren sebeplere, sonuçlanmış olan olaylarda ise sadece sonuca odaklanmanızın hayatınızı daha yaşanılabilir kılacağı kanaatindeyim. Not: Uzun bir entry olmuş, okuyanlara sabırları için teşekkür ediyorum.
      2beni yanlış anlama saldırgan bir tavırla söylemiyorum dediklerinin çoğu doğru ve kısa özeti de muhtemelen 'olmuşla ölmüşe çare yoktur' güzel özetler durumu. ama bunu okudum ve yazan kişiye baktım. samimiyetsiz demek istemiyorum ama oturmadı bende çünkü ayrılık sürecinizi burada okuduğum kadarıyla kabullenme kısmında bi tık sorun yaşıyor gibiydiniz ve bu pek anlattığınızla uymuyor. sonuç odaklı değil gibiydiniz. günaydın :) - patronice 12.04.2024 09:38:40 |#4692790
      1Evet zaten bu yüzden bir aydınlanma yaşayarak sonuç odaklı olmanın daha mantıklı olduğu gerçeğini öğrendim. Siz beni örnek almayın yoksa çok canınız yanar entrysi oldu bu :) - poetboy83 12.04.2024 10:02:09 |#4692793
      0Maalesef kalan olmak ne olursa olsun kabullenme sürecini bir tık zorlaştırıyor... - poetboy83 12.04.2024 10:04:08 |#4692795
      butun yorumlari goster (5)
    13. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      her akraba potansiyel birer orospu çocuğudur.
    14. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir ortamda kadın, erkek ve alkol varsa o ortam karışır. arkadaş ayağı falan da göt ayağı. bugün bunu çok daha iyi anladım.
    15. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Siz kendi değerinizi bilene kadar, kimse size nasıl davranması gerektiğini bilmiyor. Kendiniz de dahil.
    16. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir insan doğuştan o.ç. sa kalan hayatındada öyle olacaktır. Kendi bilir..
    17. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yorum kalabalıklığı yapmak istemediğim için buradan şuna (#4692789) ekleme yapmak istiyorum. bir 3. kısmı olduğunu da düşünüyorum. tamamen sonuçlanmamış, süregelen ancak sebepleri ortadan kaldıramadığımız durumlar da var. bu durumların sebepleri bizi etkilese de bizim etki edemediğimiz kadar karmaşık ve zor olabiliyorlar. düzeltebileceğimiz sebepler değiller. ancak bir gün düzelme ihtimali de olabileceğinden tam olarak sonuçlanmış ve sonuçlarına katlanıp kabulleneceğimiz şeyler de değiller. ayrıca etki edemeyeceğimizi bildiğimiz halde sürekli sebepleri ortadan kaldırabilme umudu ve çabası içerisinde oluyoruz nedense. bence insanı da en çok yoran kısım bu 3.sü. çünkü sebepleri ortadan kaldırabildiğimiz kısımda sebepleri ortadan kaldırıp rahata erene kadar yorulsak da sonunda erişilen durum bizi fazlasıyla tatmin edip yorgunluğumuzu unuttturuyor. sonuçları kabullendiğimiz kısımda ise sonuçlardan her ne kadar hoşnut olmasak da kabullendiğimiz için daha iyi başa çıkabiliyoruz. 3. kısımda ise sürekli bir umut ve hayal kırıklığı döngüsünde sıkışıp bocalıyoruz, çünkü ortada ne kabullenecek bir sonuç ne de düzeltebileceğimiz sebepler var. hayatta bu 3'üne de çokça maruz kaldım (hepimiz kalıyoruz zaten) ama 3. kısmı aşamıyorum, öyle bir şey ki içten içe hayat enerjimi sömürüyor. onca şeye rağmen güçlü gibiymişim görünsem de çok aciz hissediyorum. mutluluğum hep gölgeli. kimseye içimi dökmek istemiyorum zannediyorum ama bağıra bağıra anlatma ihtiyacı duyuyorum bazen. öyle boktan bir şey işte...
      1Bright o 3. kısıma hiç girmek istemedim çünkü orası dipsiz kuyu ve haklısın aslında herkes bu kısımı da yaşıyor. Bunun en büyük sebebi belirsizlikler. Çevrende net olmayan insanlar varsa bu kısımı sana fazlasıyla yaşatırlar. Hem yüzüne kapı çarparlar hem de hâlâ o kapıyı aralık bırakacak davranışlar sergilerler. Sende öylece kalırsın. Kapı kapandıysa bunu kabullenmek kolay ama hem yüzüne çarpılmış hem de hâlâ aralık... - poetboy83 13.04.2024 01:05:25 |#4693019
      1Ve bu durum bütün enerjini sömürür. Çünkü bir yandan sonuçlandığını düşündüğün, bir yandan ise hâlâ bir takım umutlar vaadeden bir olayın git gelleri, acabaları insanı yorar. Bu yüzden netlik en güzeli ama net insanı ara ki bulasın. Seni çok iyi anlıyorum ve o dipsiz kuyuda çok mücadele vermiş birisi olarak sana "sakın" diyorum. Kendine bunu yapma. - poetboy83 13.04.2024 01:09:19 |#4693020
    /