yaklaşık 6-7 yıl sonra az önce yeniden izledim. kahkaha ata ata izledim bir çok sahnesini. kitabı zaten büyüleyici de filmi kusursuz. sistem eleştirisini sonuna kadar yapıp sonunda hiçbir çözüm sunmaması anlaşmalı kavga gibi.
bu filmi çok seven insanların hemen hemen hepsi filmde itin götüne sokulup çıkarılan tipler. bu filmde rezil edilen tiplerin hemen hemen hepsi otoritenin köpeği. ömürleri taksit ödemekle geçiyor. ya ev ya da araba taksidi ödemekle çürüyor bedenleri. bu filmde aşağılanan tiplerin hemen hemen hepsi ömürlerini sevmedikleri işlerde geçiriyorlar ve kişilikli olmaktan bahsediyorlar.
muhteşem bir film. muhteşem bir kitap. resmen alay ediyor beyaz yakalı insanlarla. memurlarla, maaşlı işlerde çalışanlarla. bildiğin aşağılıyor. ilk defa bu denli dikkat ederek izledim bu filmi. filmdeki aforizmaları az-çok herkes biliyor zaten. benim en hoşuma giden, yeniden anımsadığım için mutlu olduğum cümle şuydu; "bir gün öleceğini kabullendiğinde gerçekten özgür oluyorsun."
***
o kadar çok şey yazarım ki bu filme-kitaba dair, gerek duymuyorum. çünkü bu filmde-kitapta itin götüne sokulup çıkarılan, ezilen, aşağılanan, rezil edilen kitleden değilim. bu filmdeki tarafım
tyler durden olmak. çünkü onun reddetmemizi söylediği her şeyi reddetmekle geçti ömrüm. onun aşağıladığı hiçbir şeyi yapamamakla gurur duyuyorum şu saatte.
***
muhteşem bir film. ve erkek filmi. filmde tek bir kadın var. ona da tyler durden "salak et parçası" diyor. tabii bunda kitabın yazarı
chuck palahniuk'un sonradan cinsel tercihini değiştirip gay olması yatabilir. orası muğlak olsa da tam eril bir film bu. kadınları insan yerine bile koymayan, pragmatist ve yalancı gösteren bir film. bu yönden de enteresan bir film-kitap. ki şimdiye dek bu konuda hiçbir ciddi eleştiri almaması feministlerin genelinin nasıl bir aptal olduklarının kanıtı niteliğinde. feministim diyen bir çok aptal kadın bu filme-kitaba bayılır. hatta hemen hemen hepsi baylır. zira onların da sözümona
edward norton gibi gözleri açılmıştır. oysa film onlardan ötürü "salak et parçası" diyor.
***
normal bir zekadan çıkmış olamaz bu kitap-film. kesinlikle arka planda başka şeyler vardır. bence; 2000'lerin başında artan popüler kültür ve magazin dünyasının insanlarda oluşturduğu hayal kırıklığını bastırmak için ortaya atılan bir projeydi bu. televizyon ve internet sayesinde insanlar zenginlerle-popüler kişilerle aralarındaki maddi uçurumu görüyordu. bu film-kitap bu uçurumu o insanlara inceden yedirdi. hem de onları aşağılayarak. insanlar okudu, izledi, suni orgazmını oldu ve sabah tıraş olup, makyaj yapıp yarı baygın halde işlerine gittiler.
bingo!
işte bu film tam bunu başarıyor. ağza bir parmak bal çalıp, insanların alter egosuna hitap edip sonra onları nefret ettikleri hayata, işlere, sokaklara salıyor. arzulanan da bu zaten. çünkü itaat etmeli rahatsız olan. itaat etmezse, sıkıntı çıkar. kaos başlar. bu film tam da bunu başarıyor işte. ve fazlasıyla başardı. insanlar bu filmden çok afişlerine,
marla singer triplerine, tyler durden karın kaslarına ve tyler durden'ın vişne çürüğü deri montuna vuruldu.
oysa filmin erkeklere dair yaptığı müthiş tespitlerinden birinde tam arka planda, otobüs durağının reklam panosunda "ideal"
gucci erkeği var ahahaha.
işte bu film bu kadar müthiş bir film. ideal ve olması gereken insanı, yani tyler durden'ı gösterip herkese kendi sikik hayatına salıyor. arada bir kaç çürük o hayatı kabul etmiyor, onlar da diğerleri tarafından reddediliyor. hastalıklı bulunuyor.
müthiş bir zeka örneği. kusursuz.
***
son olarak; katrilyonlarca bok sineğinin bok yemesi boku en eşsiz besin maddesi yapmaz. bu film tam bunu gösteriyor.