emrah serbes

"doktor değiliz ama hastamız çok" diyen, yanlış giden şeylere karşı tepkisini gösteren, behzat ç.'nin yazarı.

“yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz. biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır.”

"- ben okumayı pek sevmiyorum. yazmak daha zevkli. + okumadan nasıl yazıyorsun? - yaşadıklarımı not ediyorum. + okumadan nasıl yaşıyorsun?"

erken kaybedenler kitabını edindiğim yazar kişisi. bakalım bunu okuyup beğenirsem kitap dostumdan emrah serbes kitapları da isteyeceğim :)

behzat ç'nin yazaridir. kitaplari da okunabilecek kalitede

--- spoiler --- bütün söylenecekler söylendi bütün susulacaklar susuldu. bütün bunlardan geriye bir şeyin külü kaldı ama neyin külü derseniz allah belamı versin ki bilmiyorum. ben iyi bir başlangıçtım sadece. bazı insanlar sadece iyi bir başlangıç yapmasını bilirler, sıkılırlar, sürdüremezler. --- spoiler ---

mükemmel bir yazar

"behzat ç."nin yaratıcısı. iyi ki varsın usta.

göğsüne faça atmış,niye saçma sapan işler yapıyon la

instagram'a attığı gönderide yaptığı ''eski sevgilim, avukatım, her daim dostum selin'le kaliforna'ya gidip zeki ve zengin bir mühendisle evlenmeden önceki son gecemiz.. onlara ömür boyu mutluluklar, bize yine hakan taşıyan, bize yine gelin olduğun gece'' açıklamasıyla bir beni miktar güldürüp ardından göğsüne faça atıp elindeki kınayla o fotoğrafı paylaşmasıyla beni kafasını yakalamaya merak ettiren yazar.

erken kaybedenler kitabını okuduğum, sevdiğim bir yazar. bir yazısında da; biz cine5 te porno izleyip utanırken devlet büyüklerimizin ülkeyi hortulmasından sonra anladım, biz masum insanlarız.

kitabını almayı düşünüyorum hangisini önerirsiniz?

behzat ç. yine yalan oldu. emrah serbes alkollüyken karıştığı trafik kazasında birinin ölümüne sebep olmuş ve hapse girecekmiş.

Trafik kazasina karismis ve itiraf etmis itiraf metni

yıllardır adeta "çakma bukowski" tadında geziniyordu. i̇ğrenç bir duruma karışmış bence. kendisini sevmesem de(edit: yazılarını değil kendisini sevmiyorum.) onun adına cidden üzüldüm. i̇şin garibi olay anında yanındaki arkadaşı kazayı üstlenmiş. 1 hafta sonra da itiraf metni hazırlayıp twiter'ında paylaşıyor. her yerinden prim akan bir tavır çok samimi söylüyorum. cidden soruyorum arkadaşı kazayı ne gerekçeyle üstlenmiş? "ölen kızı görünce o anki şok etkisiyle kazayı üstlenemedim ve kazayı arkadaşım kenan doğru üstlendi." demiş. tamam sen o şok ile üstlenemedin bunu anlarım. hadi korkudan gittin arkadaşına iftira atmış bile olabilirdin böyle bir şey yok ama onu da makul karşılarım. ama işin garip kısmı ifadeleri alınıp hapse girene kadar arkadaşı kenan doğru neden suçu üstlendi? olayın şokuyla hayır emrah değil ben yaptım kazayı diyebilmek için sağlanan motivasyon ne? i̇tiraf metninde kazayı neden üstlenmediğini üstün körü anlattığı gibi kenan'ın kazayı neden üstlendiğine hiç değinilmemiş. ciddi bir boşluk bu. alkollü olduğu için bir süreliğine suçu üstlendiğine dair "tahminler" var. i̇ftira atmak istemem. ama dediğim gibi anlattığı şekliyle olayın en önemli detayı es geçilmiş boşluk bırakılmış. i̇nsanlar da elbette bu durumda makul senaryolar düşünecektir. bu durumda fikirler öne süren insanlara kızmamak gerek. dur amk rahatlayamayacağım böyle tırsa tırsa yazmaktan yoruldum. sikerim hassasiyet gösterilerini. evet bundan sonra yazacaklarım net bir belge olmadan ortaya atılan "ithamlarımdır." evet amına koyim emrah serbes gibi birisinin bu olayda paçayı kurtarmak adına irrite edici bir senaryo kurgulayıp kendisini kurtardığını ciddi ciddi düşünüyorum. olayı yok yere üstlenmesi için kenan'ın elinde hiçbir sebep yok çünkü. (en azından kendi anlattığı kadarıyla yok yani.) ama içimde kalmasın eğer düşünüldüğü gibi iyi halden ıvırdan zıvırdan paçayı sıyırmak adına kurgulanan bir senaryoysa iğrenç ötesi bir durum. resmen yüzüm ekşidi. böyle yüz kızartıcı bir kurguya alet olduysa eğer hala bu şekilde işi şova dökebiliyorsa diyebileceğim bir şey yok. yıllarca dergilerde, kitaplarda, dizilerde sahte sahte savunduğu tüm değerlerin altına rahatsız edici bir çamur bulaştırmış demektir. zaten iyiden iyiye kendisinin yazılarının samimiyetsizliği rahatsız etmeye başlamıştı beni. bakalım 1 insanın ölümüne sebebiyet veren bir kazaya karışan emrah serbest gibi bir insanın alacağı kuş kadar cezadan sonra kamu oyu ne gibi bir tepki ortaya koyacak. merakla bekliyorum. edit: biosunda "iyiler ilk görüşte tanınmaz" yazan yazar. edit2: anladığım kadarıyla bahsi geçen kazanın haberleri ana akım medyada yapılmış. ancak haber sitelerinde emrah serbes ismi son güncellemeler ile itiraf anına kadar yer almamış. yani kazanın haberi yapılırken kazada emrah serbes'in de olduğu haberlere ya yansımamış ya da daha sonradan kaldırttırılmış. i̇tiraf metninde bir saat vicdan edebiyatı yapmış bir de. ne vicdanı amına koyim ya?

i̇çeri düştüğünde kitap yazacak çok vakti olur.

gerçek hayatı da yazdığı senaryolar gibi yönetebileceğini zanneden katil zanlısı. metni okuduktan sonra bu adam için gram üzülmedim aksine tiksindim. düpedüz prim yazısı bu. yok vicdan yok cezamı çekmeye hazırım falan yalan. o yazdığın senaryolar gibi senin senaryonu da yazan var müptezel. ama bu sefer "kestiiik" diyince sahneyi bitiremiyorsun. i̇nşallah iyi hal, itiraf vs gibi durumlardan cezai indirim yapmazlar.

kim olursa olsun kimsenin günahını almak istemem fakat olaylar örgüsü planlanmış bir oyun gibi duruyor. birader olay anında sen şoktaydın da kenan şokta değil miydi? seninle aynı arabadan çıkan bu adamın sıkıntı çıkarmadan suçu üstlenmesinin sebebi nedir? vs. vs. soruları daha da arttırabiliriz ama hiç gerek yok. benim diyeceğim aslında türkiye'de sanatçının geldiği noktanın farkında mıyız? dilinden hakkı hukuku düşürmeyen, insanların babası abisi kadar sevdiği, "zaten kim kaldı adam gibi, cesur, i̇şinin ehli, dürüst falan filan" diye düşündüğümüz insan bile görüyoruz ki neler yapıyor... merak ediyorum. biri 16 yaşında 2 kişinin ölümünün sorumlusu olarak 6 gün dışarda hangi vicdan ile dolaştı? bir de tabi beyefendi lütfedip anlatmasa bu olaydan hiç haberdar olmayacağız. eyvallah ya sağol hacı. vicdanı el vermemiş de itiraf etmiş. vicdanı olan insan 6 gün değil 6 saat dayanamaz, bırak bu numaraları... halimiz içler acısı. daha önce yine sözlüğe yazmıştım. yine yazacağım. türkiye'de sanat ve sanatçılık zeki müren'in ölümüyle yitmeye başladı, neşet ertaş'la da toprağa gömüldü...

link anlaşılan o ki "türk halkının %60'ı aptaldır." sözüne fazla biat etmiş. ki bu, çok daha büyük bir aptallık... emrah'çım, baz aldığın o aptal kesimi algı yaparak yönetecek çapta değilsin. rte falan olsan neyse de, "emrah serbes" olunca bir bok yapamazsın. anca kendin yazar, kendin inanırsın. ki bence bu senaryoya sen bile inanmıyorsun... kıytırıktan bir senaryo yazıp, insanların buna inanacağını sanman da ahmaklık. ki senaryoda bu kadar kurgu açığı varken bu beklentin daha da vahim. harbiden lan, yıllardır senaryoları dillerden düşmeyen emrah serbes mi yazdı bu son senaryoyu? ya formdan düşmüşsün, ya da kafana saksı falan düşmüş de sen her şeyi unutmuşsun. yıllarca vicdan mastürbasyonu yaptın, hak, hukuk manifestosu anlattın, adalet hakkında millete nutuk çektin. şimdi nedir bu tam tersi yönde attığın kulaçlar, amansız çırpınışlar? (bkz: nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça) umarım geçmişte o çok ekmeğini yediğin adalet, senin hakkında en doğru kararı verir. umarım emrah, serbes(t) olmaz da hak ettiği cezasını çeker. neyse ki iktidar yalakası biri değilsin de, verilecek kararı daha umutlu bekliyorum. yalaka falan olsan, bu yazıyı yazmaya bile yeltenmezdim. zira sana bir bok olmayacağı aşikardı. şimdi de bir garantisi yok ama insan bekliyor işte. neyse, senin bir lafın vardı. neydi o, hani çok afili bir şeydi. kapanışı onunla yapmak istiyorum; "ben iyi bir adam olamadım. ama kimsenin de adamı olmadım." not: kimsenin değil ama bir şeylerin adamı olduğun her halinden belliydi.

hay sikeyim o insan hayatına dair bi sik bilmeden yaptığınız çok bilmişliklerinizi. adama vicdanı mı var diyen kardeşim şahsen ben bu kazayı yapar, birisi de yerime üstlenmiş ortada kanıt yokken de değil altı gün altı ömür siklemeden hayatıma devam ederdim. bakın varmış demek ki. kendisi umurumda değil zaten iki kişi öldürmüş ve itiraf etmiş. gerekli biçimde cezasını çeksin. behzat ç.'nin yeni senaryosunu yazıp bitirmişti zaten. umarım ekrana gelmesine engel olmaz. edit: (bkz: saç teli analizi)

Ben arkadaşının suçu üstüne almasına şaşırdım açıkcası ne yani vicdanı(!) rahatsız etmeseydi o adam onun yerine hapiste mi yatıcaktı Biraz evvel bu durumu konuşuyoduk bi arkadaşla bende arkadaşının suçu yüklenmesi saçma bulduğumu söyledim o da bana üstlenen kişinin gerçek arkadaş olduğunu söyledi yani Benim arkadaşlık tanımımda bu yok yani bana manasız geliyo rica etsem bu konuda düşüncelerinizi söyler misiniz Bi de Şu yazıda kenan doğrunun aracı kullanan olmadığından şüplendiği yazıyor ama ne kadar doğru bilmiyorum

ahahagsddfgdfhdhf bu cidden kafayı yemiş lan :d

kendisine allah kurtarsın demekten başka bir şey yok. tabi bu cümle hükmedileceği cezadan değil, vicdan azabından. böyle olayları eleştirirken dikkatli olmak lazım, allah insana eleştirdikleri şeyi yaşatır.

fışırdayan adam. az önce gelişen konuşma: +emrah serbes tutuklanmış. -geçmiş olsun, çok fışırdadı. (bu adamın bu kelimeleri beni öldürecek)

şahsi fikrim prim için twitterdan paylaştı yazıyı. prime ihtiyacı var mı? bilemiyorum ama bence sebebi o. alkollüyken araba kullanıp ölüme sebebiyet verdiğini düşünüyorum. zaten açıklamasında yazıyor ki "olayı kabullenemediğim için üstlenmedim" yalancıyı da sikmiyorlar ya emrahcım. yanındaki arkadaşının "senin için" içerde yatmasının tek sebebi adama verdiğin para ve kullandığın alkol bence.

savcı kazayı şüpheli bulmuş...hava yastıgındaki kan için inceleme başlatmış...bu da bunu duyup sözde "kahramanlık" yapıp itiraf etmiş...ceza indirimi icin teslim olmuş...bana samimi gelmedi adam...

sağda solda emrah serbes için üzülenler görüyorum. ölüm allah'ın emri, bu herif sizin ananızı babanızı alsa sizden sonra da elini kolunu sallaya sallaya gezse ne kadar memnun olursunuz o durumdan? kanun önünde herkes eşitse, bu adam da eşittir. sonuç olarak da nasıl halktan biri bahse konu durumdan yargılandığında ceza alacaksa bu adam da alacaktı. bazen insanları yargılarken objektif olamıyoruz. gerçekten üzücü.

(bkz: emrah serbes'in ölümlü trafik kazasına karışması) i̇tiraf etmesini erdemli bir hareket olarak görenler mevcut. bence gerçekten vicdan azabından dolayı itiraf etmişse bile bu erdemli bir hareket değil. tam da sago'nun bu duruma cuk oturan bir sözü var; "olması gereken şeylerin adını iyilik yapmak koymuşlar." vallahi cuk oturuyor. konuyla alakalı ben de kamuoyunun genel kanısına katılıyorum. yüksek ihtimalle alkollüydü ya da aşırı hız yaptı. yoksa arkadaşının onun yerine suçu üstlenmesi çok mantıksız.

çok sevdiğim yazarlardandır fakat olanları düşününce bilemiyorum, sonuçta kimse bu konuma düşmek istemez. kimse o yükü kaldıramaz ama o yazısındaki samimiyetsizlik düşürdü kendini bit tık. pişman oluşu tamam da vicdana bu kadar bağlamamak gerekir, ajitasyon yüklü olmuş. ölenlerin mekanı cennet olsun, emrah abiye de bol sabır..

sabahtan beri "emrah serbes sonunda t yok bundan sonra benim sonum yok" diyip duruyorum. ağıza takılan şarkı sözü gibi.

emrah serbes sonunda teog Ne saykoyuz lan :)))

valla bu bir kaza tabi ki kaza olması bir ceza gerektirmediği anlamına gelmez adam gitmiş bi şekilde vicdan azabıyla itiraf etmiş bu da pişman olduğunu gösterir keşke olmasaydı ama olmuş ve bu bir kaza kabul etmek ailesi için çok zor ama üzerinde çokta konuşalacak bişey yok bir kaza yaşandı ve emrah serbes cezası neyse çekmeye hazır bitti gitti

artık sonumda t yok diyordu menemen t tipi ceza evine gönderilmiş (bkz: asdfghjklşi)

"... emrah serbes, sonunda t yok." *** şimdi sıradan bir fail böyle bir cümle kursa güler geçerim de, sen (bkz: behzat ç.)yi yazan adamsın. diğer kitaplarından söz etmiyorum bile. behzat ç. başlı başına yeterli. öyle bir kitap yazmış adam nasıl olur da böyle amatörün de amatörü bir açıklama yapar aklım almıyor. tamam "hiçbir can bir kızınkinden değerli değildir" şeklindeki açıklamanı anlıyorum ama "t yok" nedir be kardeşim?! saol bilmiyorduk öğrendik yani. yargı erkimizde böyle menemen t tipi cezaevine yollar.

sonunda t olmayan kardeşim bizim senaryo işi vardı ne oldu ona?

şimdi bu adam nerede kardeşim?

(#2227506) aynı soruyu merak ediyorum hâlâ.

haberde geçen yazı tam olarak şu: "yazar emrah serbes trafik kazasında 3 kişinin ölümüne neden olmaktan 13 yıl 4 ay ceza aldı." bu kadar mı 3 kişinin hayatı? üstelik suçu arkadaşına aldırmıştı. 1 hafta sonra (ne hikmetse kanı temizlenmiş oluyor bu sürede) teslim olmuştu. kendisini çok severdim behzat ç.'nin yazarı sonuçta ama 3 insanın hahatının bu kadar ucuz olması yazık.

sonunda 't' yok tıpkı adalette ki gibi.

13 yılı az bulanlar buna isyan edenler olmuş. haklılar tabii. ama cem garipoğlu sevgilisinin kafasını testereyle kopardığı için ne kadar ceza almıştı ki... ali ismail'i döverek öldüren polislere noldu mesela? ülkenin adaletini emrah'ın davası üzerinden sorgulamayın yalnız. kaç tane kadının katili sokaklarda çay içiyor? siz yine oyunuzu iktidardan yana kullanın. t:tek bir satırını dahi okumadığım izlemediğim satın almadığım ergen ruhlu aptal herif. tüm tayfası aynı şekilde kendisinin.

"Öldürdüğü aileye icra takibi başlatmış püüü..." Haberi bile olduğunu sanmıyorum. Mahkeme karar verdiğinde, haklı çıkan tarafın avukatı varsa, haksız tarafın o avukatın ücretinin bir kısmını ödemesine hükmeder (bkz: ilam vekalet ücreti). Eğer davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmişse (%100 haklı yoksa) iki tarafın da uygun bir vekalet ücreti ödemesine karar verir hakim. Muhtemelen bu davada da böyle oldu ve Emrah Serbes'in avukatı kendi ücreti için icra takibi başlattı. Davacı taraf hakimin hükmettiği tazminattan davasını istedi, hakim daha azına karar verince aradaki farkla orantılı bir vekalet ücreti çıktı. Not: Aslına bakacak olursak kendi ücreti de değil. Emrah Serbes davalara avukatla çıktığı için ve tamamen haksız çıkmadığı için ödediği ücretin bir kısmını geri almaya hak kazandı. Fakat uygulamada avukatlar müvekkilleriyle anlaştıkları vekalet ücretinin üstüne bu parayı da alırlar. Dahası da var: Bu ilamı icraya koyunca (bkz: icra vekalet ücreti) diye bir ücret daha alıyorlar ki bu da aslında (olayımızda) Emrah Serbes'e ait. Fakat adamın kuvvetle muhtemel haberi bile yok.

Bir diğer muazzam eserini de ben bırakıyorum. --- spoiler --- Karanlıkta Nüfus Sayımı Babamın öldüğü gün birine âşık olmuştum. Bazen böyle olur, her şey üst üste gelir. Metrodaydım, boş yerler vardı ama en köşede ayakta duruyordum. Onu düşünüyordum, romantik şeyler değil, bir buluşma ayarlayabilmek gibi pratik şeyler ve kaç istasyon sonra inmem gerektiğini de düşünüyordum diğer yandan. Yirmi bir yaşındaydım o zaman, ama çarklar hep döner, her yaşta döner. Büyük bir kentteysen bir sürü gereksiz şey bilmen lazım yoksa kendini salak gibi hissedersin. Sonuçta inmem gereken istasyonda indim. Eve gittim. Herkesin yüzünde aynı ifade. Ölüm haberi vermek zorunda kalanların yaşamaktan duydukları tatlı utanç. Bunlar çehrelere asılı açık kanıtlardır. İlk insanlardan bu yana incele incele bu hale gelmişlerdir. Bir gün öyle bir dil gelişecek ki tek laf etmeye gerek kalmayacak. Herkesin yüzünden anlaşılacak ne demek istediği. Neden diye sordum, ölüm sebebi yani. Söylediler. Gerçek yaşama sevincini görmek istiyorsanız mezarlıklara gidin, orada gezen insanların yüzlerine bakın. İhtiyar gassali hatırlıyorum babamı yıkadığı mermerin önünde. Beyaz sakallıydı. Ama rüyalara giren aksakallı dedeler gibi değil, Hemingway gibi. İşini seviyordu ve çok konuşuyordu. Bu tarz işleri yapan adamların fazla konuşmaması gerekir. Ama o bunu takmıyordu. Bir sürü şey sordu. Cevap vermedim. Cevap alamadığı her sorudan sonra ayrı ayrı şaşırıyordu. Büyük bir samimiyetle şaşırıyordu. Konuşulmaması gereken yerler vardır. Çocuklara ve ihtiyarlara anlatamazsın bunu. Hepsi doğal anarşist. Cenaze günü çok soğuktu. Sonra hep uyumak istedim. Doğal sakinleştirici. Sevdiğiniz biri öldükten sonra yaşama tekrar devam etmek bisiklet kullanmayı öğrenmeye benziyor. Ama yokuş aşağı giden bir bisiklet oluyor bu. Dengeyi sağlamanın tuhaf coşkusundan bahsetmiyorum burada ya da sadece bundan bahsetmiyorum. Kafayı gözü yarmak üzere olmanın korkusundan da bahsediyorum. Ne demek istediğimi sahiden anlıyor musunuz? Sonra zaman geçti. Zaman hiçbir şeyi düzeltmez. Daha beter de etmez. Zamandan bağımsız şeyler bunlar. Karanlıkta uzanıp bir sigara daha yakmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. Babam öldüğü için değil. Âşık olduğum için değil. 21 yaşında olduğum için değil. Öyle olması gerektiği için. Sonra biraz içtim ve telefona sarıldım. Bu adil bir şey değil. İki taraf için de. İnsanlar sizin alkollü olduğunuzu anlar ama bellekleri bunu böyle kaydetmez. Çünkü gelen sadece sestir. O sesin üstüne en ayık halinizi yerleştirir bellek. Bellek böyle namussuz bir orospu çocuğudur işte. Sizi üçkâğıda getirmek için elinden gelen her şeyi yapar. Hepimiz yanlış hatıralara sahibiz. Öyle yaşanmadı onlar. Hatıralarını yazan ihtiyarları düşünün, kitabı bitirdikleri zaman öleceklerini bilirler, o yüzden bitiremezler bir türlü, yaşamak için sallamayı sürdürmeleri gerekir. Onu aradım ve seni seviyorum dedim. Çarklar durdu, yargılama bitti. Hayatımda ilk kez çekip gitmek istemiyorum. Şimdi bile utanıyorum söylediklerimden. Herkesin kalbinin çizildiği bir yer var. Orada görünmez bir duvara çarpıyorsun. Daha öteye gidemiyorsun. Bütün dünyan o çakıldığın yerden uzanabildiğin yere kadar oluyor artık. Benim çakıldığım yer de o günlerde bir yerde işte. Ama tam nerede bilemiyorum. Hiçbir zaman da bilemeyeceğim bunu. Orası beni daha iyi bilecek. Sonra konuşalım dedi. Sonra konuştuk. Hastanenin karşısındaki otoparkta. Otoparkın bir köşesini oto yıkamacıya çevirmişlerdi diğer köşesini çay bahçesine. Çok amaçlı grotesk bir yer. Ne konuştuğumuzu yazmayacağım. O kadar da değil. Çünkü bunlar özel şeyler. Zaten ben hayatımı anlatmak istemiyorum ki. Yaşadıklarımı düşünerek oradan bir sonuca varmak istiyorum sadece. Sanırım demode bir yazarım. Genellemeleri seviyorum ve noktayı koyduktan sonra ardımda iyi kötü bir anlam bırakmak istiyorum. Artık bunun bir anlamı kalmadığını düşünsem bile böyle yapıyorum. Lanet olsun, öyle alıştım çünkü, nasıl başlarsa öyle gider. Sonra yine zaman geçti. Zaman geçmesi önemli değildir. Sanırım bundan bahsetmiştik. “O zamanlar bir şeyleri reddetmeye ihtiyacım vardı ve sen tam bunun üstüne geldin,” dedi. “O kadar iyiydin ki o zaman. Annem sanki bu yüzden yedi ay daha yaşadı. Ne demek istediğimi sahiden anlıyor musun?” Anlıyordum. İki karışlık mesafede, birbirimizi göremeden uzanmıştık. Kaç kişi olduğumuzu bilemeden uzanmıştık o karanlıkta, yanımızdaki ölülerle beraber uzanmıştık. Karanlıkta nüfus sayımı şöyle yapılır; yaşayanlar bir sigara yakar. --- spoiler ---

Bir muazzam eserini de ben bırakayım bari, (bkz: sarhoşken araba kullanıp üç kişiyi öldürmek)

hele şu yüzsüzlüğe hele... ne bok yediğini anlatmaya gerek yok, bu midesizliği kaldıran izlesin ne diyeyim.

alkollüyken araç kullanıp bir aileden üç kişinin ölümüne sebep olmuştur. ambulans bile çağırmadan olay yerinden kaçıp gitmiştir. sanatı, kalemi, sözü iyidir kötüdür beni ilgilendirmez. ben işlediği suça bakarak ‘karaktersiz’ olduğunu düşünürüm. insan hayatı bu kadar ucuz olmamalıydı.

bi aileyi yok etti adam. bir aileyi. on altı yaşında bir kızı, annesini, babasını öldürdü. bir aileden üç kişiyi değil, komple bir aileyi katletti. alkol ve aşırı hızdan. hiç unutamıyorum o arabanın halini. biçmişti resmen. geçen kitapçıda gördüğümde bile bunu okuyan var mı, hala yazıyo mu bu demiştim. bir aileyi yok et, kendi suçunu başkasının üzerine yık, sonra yakalanacağını anlayınca istesem ülkeden kaçardım ama vicdanım izin vermedi diye edebiyat kas. normalde müebbet yemesi lazım ama birkaç yıla çıkar bu demiştim. çıkmış. benim vicdanım sızladı. allah sizi ne etmesin. sen gerçek bir müptezelsin emrah serbes"t"!

(bkz: sonunda t yok) (bkz: artık var)

Kaza olayından önce de ciğeri beş para etmez herifin tekiydi. Utanmazlığına ayrı şaşırmıyorum onu 1 yıl yatırıp salan yargıya ayrı şaşırmıyorum. Bi Behzat Ç. keyfimiz vardı onun da içine sıçtı. Ben senden çok vicdan yaptım ulan.