bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aklıma hugo'daki cadı geldi cadı sila
    2. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: birçok din ve mitolojide kötü amaçlara hizmet eden ve doğaüstü güçleri olduğuna inanılan kişi. cadıların dış görünüşleri tarih boyunca çeşitli şekillerde ortaya çıkmış. kaynar bir sıvı kazanının üzerinde toplanmış kötü, siğil burunlu kadınlar, sivri şapkalar giyen süpürgelerle gökyüzünde gezinen cadı suratlı, gıcırdayan varlıklar gibi. popüler kültürde cadı, yardımsever, burun seğiren bir banliyö ev kadını olarak tasvir edilmiş. ilk cadılar; büyücülük yapan, büyüleri kullanan ve yardım için ruhları çağıran ya da değişiklik getiren insanlarmış. çoğu cadı, şeytanın işini yapan paganlar olarak düşünülüyormuş. ancak çoğu, doğal şifacılar ya da meslek seçimi yanlış anlaşılan kadınlarmış. tarihte cadıların tam olarak ne zaman geldiği belirsizmiş, ancak bir cadının en eski kayıtlarından biri, mö 721 ve mö 931 yılları arasında yazıldığı düşünülen samuel kitabındaki incil'de yer almaktaymış ve kral saul'un endor cadısı'ndan ölü peygamber samuel'in ruhunu filistin ordusunu yenmesine yardım etmesi için çağırdığı zamanın hikayesini anlatıyormuş. saul ve oğullarının ölümüne kehanet eden cadı, samuel'i uyarmış. incil'e göre ertesi gün saul’un oğulları savaşta ölmüş ve saul intihar etmiş. cadı histerisi 1400'lerin ortalarında, çoğu suçlanan cadı -genellikle işkence altında- çeşitli kötü davranışları itiraf ettiğinde, avrupa'da gerçekten etkili olmuş. yüzyıl içinde cadı avları yaygınlaşmış ve sanıkların çoğu kazığa asılarak ya da yakılarak idam edilmiş. özellikle toplumdan dışlanmış, bekar kadınlar, dullar ve diğer kadınlar hedef alınmış. (hiç şaşırmadım, kadın düşmanlığı ve kadınlardan korkmak buralardan geliyor çünkü günümüze.) 1500 ve 1660 yılları arasında avrupa'da 80.000 kadar şüpheli cadı öldürülmüş. bunların yaklaşık yüzde 80'i şeytanla işbirliği içinde olduğu düşünülen ve şehvetli kadınlarmış. almanya en yüksek büyücülük infaz oranına sahipken, irlanda en düşük orana sahip ülkeymiş. 1486'da iki alman dominikan tarafından yazılan "malleus maleficarum" yayını, muhtemelen cadı çılgınlığını viral hale getirmiş. genellikle "cadıların çekici" olarak çevrilen kitap, esasen cadıların nasıl tespit edileceğine, avlanacağına ve sorgulanacağına dair bir rehbermiş. "malleus aleficarum", büyücülüğü sapkınlık olarak nitelendirmiş ve aralarında yaşayan cadıları temizlemeye çalışan protestanlar ve katolikler için hızla otorite haline gelmiş. kitap, 100 yıldan fazla bir sürede avrupa'da incil dışında en çok satılan kitap olmuş. sonra salem cadı mahkemeleri dönemi geliyor; (#4105375) bir kadının cadı olup olmadığını anlamak için garip testler yapıyorlarmış. bunlardan bazıları yüzme testi, cadı izleri ve dua okutmak. (#4145127) yüzme testinin bir parçası olarak, suçlanan cadılar en yakın su kütlesine sürüklenirmiş. iç çamaşırlarına kadar sıyrılırmış ve bağlanıp batacak mı yoksa yüzecek mi diye suya fırlatılırmış. cadıların vaftiz törenini reddettiklerine inanıyorlarmış. bu nedenle, suyun bedenlerini reddedeceği ve suya batmalarını önleyeceğini düşünülüyormuş. bu mantığa göre, masum bir insan bir taş gibi batarmış ancak bir cadı suyun üstünde asılı kalırmış. kurbanın olarak beline bir ip bağlıymış, böylece battığında sudan çekilebilirmiş, ancak bu kazara boğulma ölümlerinin meydana gelmesini engellememiş. yüzme testi, şüpheli suçluların ve büyücülerin kaderlerine daha yüksek bir gücün karar vermesine izin vermek için nehirlere atıldığı eski bir uygulama olan suyla yargılamadan türetilmiş. bu gelenek, orta çağ’da birçok avrupa ülkesinde yasaklanmış, ancak 17. yüzyılda bir cadı deneyi olarak yeniden ortaya çıkmış ve bazı yerlerde 18. yüzyıla kadar devam etmiş. cadı avcıları, cadıların şeytanla anlaşma yaptıktan sonra aldıkları söylenen çirkin bir kusurun belirtileri için sık sık şüphelilerini soymuş ve muayene etmişler. bu "şeytanın işareti" sözde şekil ve renk değiştirebilirmiş ve uyuşmuş, acıya karşı duyarsız olduğuna inanılıyormuş. cadı avcıları ayrıca, cadının yardımcı hayvanlarını emzirmek için kullanıldığı iddia edilen fazladan bir meme ucu olan "cadıların emziğini” de aramışlar. her iki durumda da, en küçük fiziksel kusurların bile şeytanın işi olarak etiketleniyormuş. benler, yara izleri, doğum lekeleri, yaralar, farklı meme uçları ve dövmeler yeterli olabilirmiş, bu yüzden cadı avcıları nadiren elleri boş çıkıyorlarmış. bu bildiğimiz taciz ve society's unrealistic standards of beauty. cadı avlarının ortasında, köylüler bazen vücutlarındaki yara izlerini ve benleri bile yakıp ya da kesiyormuş çünkü sadece bir yara bile şeytanla yapılan bir antlaşmanın kanıtı olarak değerlendiriliyormuş. zaten günümüzde de bir filmde, dizide resmedilen cadının yüzünde bir ben oluyor. fakat sonuç olarak cadılar gerçek değil. kıtlık zamanında zehirli çavdar mahmuzunu yiyip halüsinasyon gören kişilerin laflarından ibaret.