anlam verilemeyen şeyler

recaizade mahmut ekrem'de bile bu kadar araba sevdası yoktu bu kızlarda ki araba sevdası nedir böyle ?

bu kadar insan yalnızken neden bu kadar insan yalnız

her şeyde anlam arayan insanlar

annem odamı dağınık diye toplamış ve ben şuan eşyalarımı bulamıyorum. neye göre kime göre kim için dağınık be anne ¬,¬

i̇ki insanın birbirini sevip kavuşamaması. gerek izlediğim dizilerde gerekse etrafımdaki çiftlerde buna asla anlam veremiyorum

bu güzel havada iyi gibi gezerken siz bena neden haber vermiyorsunuz hayır insan biraz haya eder bide gözümüze soka soka fotoğraf atıyorsunuz anlamıyorum sizi

bir insan hal hatır sormadan gönderdiği kedi gifiyle diğer insanın ruh halini nasıl ta ma men değiştirebilir ? yemin billah anlam veremiyorum şu duruma. kafayı yedim lan, ayarım şaştı. nasıl ani bir değişimse annem beni korkutuyorsun diyor. ki bu kadın benim koridorda çığlık ata ata koşmamı, dakikalarca kendi kendime gülmemi, saatlerce olduğum yerde zıplamamı garipsemiyor. komple çıldırdım sonunda galiba. i̇ki gram aklım vardı, o da uçtu.

bi fenerli olarak marcelonun son dakka golüne anlam veremedim 90 dakka oynadılar bi pozisyon verdiler o da emenikeye rakip 9 kişi ve maç berabere ilginç

babamın dün onay verdiği şeye bugün olmaz demesine anlam veremiyorum mesela

universitede ilk haftadan sevgili yapan tipler size anlam veremiyom iste aq

düğünde 3 saat aralıksız halay çekmek. 5 yıldır beni görmeyen akrabalarım ve zorla benide o halaya dahil etmeleri.

yaratılmış olmak.

zaplarken hangi kanal hatırlamıyorum ama şöyle bir şeye denk geldim; "akasya durağı özet" yani, sebebi neydi ki.. cidden neydi sebebi abi..

gidilen bir mekanda en ucuz kahvenin 5 liradan aşağı olmaması. şu paketini 3 liraya aldığımız kahve. hiç bir özelliği olmayan sik.m gibi mekanlarda içtiğimiz en ucuz kahve 5 liradan başlıyor. hadi gidilen mekanın bir manzarası olur, nezih bir ortamı olur dersin ki mekana veriyorum parayı. ya da kahvenin farklı bir tadı, aroması olur. yok amk. merdiven altı dükkanlarda kahveci açılıyor. bakıyorsun adım başı kahve dükkanı, kahve dünyası, kahve diyarı kahveci bilmem ne anlamıyorum amk bunlar ne ara türedide bu kadar yaygınlaştı.

insta bionuza burç yazmaları. (bkz: banane senin burcundan) (bkz: sevgilinin burcundan banane)

16-20 yaş arası dişi bireylerin fotoğraf çekinirken yüzlerinin sadece %41'lik kısmını kareye alarak fotoğraf çekinmesi. özellikle twitter'da 1000-2000 takipçisi olan kızlar çok fazla yapıyor. afedersiniz ama yarram gibi pozlar.

adana kebabın yanında gelen bulgur pilavı. eğer bununla karşılarsam lütfen bana bi emanet verin sıkacam kafama.bulgur pilavı ney lan kebap diyorsun kebap adana diyorsun şişlerler adamı şişlerler

son zamanlarda tekrar tekrar karşıma çıkan durum. konuyla ilgili tweet atmadı diye insanları vatan haini ilan etmek. konuyla ilgili söyleyecek çok şeyim var ama uzatmayacağım. her şey twitter her şey paylaşım mı yani. neymiş tweet atmamışmış ona destek veriyordur kesinmiş. gerçekten geri zekalı ve cahilce hareketler. biliyoruz biz o klavye delikanlılarını vatan milleti diline sakız edip sonra askerlik yapmamak için kaçacak delik arayanları. gerçekten anlam veremiyorum.

uyanınca malımsı etrafa bakınılan o boş dakikalar çözemedim ve şuan maruz kalıyorum bikaç entri girmiş olmama rağmen

kuzenim anneannemden kağıt istemiş,vermeyince resmini halıya çizmiş ve bunu çok normal buluyor

şu an şehirlerarası otobüsteyim ve terliklerimi çıkarıp bağdaş kurdum. soldaki herif bön bön bakıyor. kardeşim ben uzun süre ayaklarımı sallandıramıyorum bağdaş kurmayayım da ağzıma mı sokayım ayaklarımı. dur bakalım daha 6 saat var deşerim ben bunu.

beni çok sevdiğini söyleyip bensizliğe dayanan direnen ego yapan savaşan hiç kimseyi anlamlı bulmuyorum.

kalbim.

30 dakika 10 15 yumruk yiyip dayak yiyerek 100 milyon dolar kazanmak

insanların her şeye burunlarını sokmaları. geçen gün başımıza gelen bir olayı anlatıcam şimdi. geçen gün babamla elma toplamaya gittik. büyük bir bahçemiz var zamanında dedem o bahçedeki evi amcasına vermiş. neyse meyveler falan hep bizim ama. topladık falan dedemin amcasının karısı da orda bizi izliyordu. bugün anneannemlere gittik. kadın geçen gün anneanneme demiş ki iste senin damadın geldi bütün elmaları topladı bi tane bile bırakmadı bilmem ne. ulan sana ne? kendi meyvemizi yemek için izin mi alacaktık pardon? bir de bir komşumuz vardı. bizim evin duşu bozuktu ses çıkıyordu yıkanınca. kadın bi sabah geldi dedi ko dün gece saat üçte sizin duşun sesi geliyordu kimdi banyo yapan. ben şok oldum lan sana ne biraz özel hayata saygınız olsun be.

hiç atlet yıkamadan bir kışı geçirebilecek kadar atletim var. pek kullanmıyorum. niye bu kadar aldıysam artık daha doğrusu bunlar ne ara çoğaldı?

neden birçok kız zengin koca arıyor anlam veremiyorum. git çalış kendin kazan ne diye kendini başkasına muhtaç ediyorsa

hayatın mutlu zamanlarında gelen üzüntü,depresif ruh hali .

sevenler niye kavuşamıyor

ben. büyük ihtimalle anlam verilemiyorumdur. az önce ben büyüyünce pagan olcam dediğim adam tamam bitanem deyip konuyu kapattı. (hani diyor ki sen ruh hastasısın ben he he der geçerim. yazık ya) neyse ki adam deliye sabretmek konusunda master yapmış kurban olduğum peygamber gibi. niye beni seviyor ona da anlam veremiyorum.

kıvırcık saç, tokayla üç dakika bağlasan dahi sonraki yıkamaya kadar geri dönülmez bir biçimde şekil alırken nasıl oluyor da düzleşmeye bu kadar direniyor?

şuan hala uyumuyor olmam

aşırı sevginin nefrete dönüşmesi. üzünçlü.

yarın 6da namaza kalkıcam ama ben hala uyanığım anlam veremiyorum

tüm yaz bayram tatili yıllık izin sik tatili sok tatili demeden gezen arkadaşlarım iki günlüğüne safranbolu'ya gidip sevgilimi gördüm iki yer gezdim diye tripli mesajlar atmaya başladılar. iyi geziyon he, yalnız ne gezdin ya,o değil de ne içtiniz,tatil sana yaradı vs vs. hatta en yakın arkadaşımın annesi bile trip atmış afiyet olsun diye yorum yazmış paylaşımlarından birinin altına. ama o afiyet olsun öyle bir afiyet olsun ki boğazında kalsın diyor resmen. yahu siz her hafta sonu değişik bir şehre gidiyorsunuz tüm resmi tatilleri izinleriniz ile birleştirip bodruma antalyaya bozcaadaya kaçıyorsunuz ben diyor muyum size böyle şeyler? anlam veremiyorum size vallahi veremiyorum. komşunun tavuğunun kaz gözükmesi böyle bir şey demek ki.

"sofrada biraz ekmek verir misin dediğimde ekmeğin hepsinin verilmesi." biraz ekmek uzatsana ucundan diyorum, bir bakıyorum kafam kadar ekmek gözümün önünde. yav ucundan ver dedim, biraz kopar ver işte. neden hepsini verirsin ki. bir tek benim başıma da gelmiyor. sofra kuralı mıdır nedir kim istese öyle veriliyor. dün akşam sofrada amcam ekmek istedi misal yengem hepsini verdi. amcam bana baktı ben ona baktım. ulaaa dedik, kaşlar bu nedir yarabbi der gibi kalkık, güldük önümüze döndük.

birisi sizi üzüp gidiyor, ruhen çöküntüde bırakıyor ve sizi bıraktıktan sonra tekrar bi mutlu olmaya devam ediyor. nasıl ya. ben birisine bir şey dediğimde 10 dakika sonra ya ayağımı çarpıyorum ya bir şey oluyor. ama beni üzen insanlar mutluluğuna mutluluk katarak gidiyor. hem insanları üz hem hiç mutsuz olmaya vakit kalmadan tekrar mutlu ol. lükse bak. ilahi adalet bile üzerime oynuyor resmen.

gecenin 2 bilmem kaçında tanımadığım bir numaradan telefonuma gelen çağrı edit : numaranın sahibininse tam bir"aşkını pıçaklayan bir ninja "olması

(bkz: eve misafir gelince şekle giren pilav) hani küçük kaseye konulur ardından tabağa tersinden bırakılınca şeklini alır ya o pilav. şu işte hiçbir estetik tarafı olmaması dışında pilavın tadını da değiştirmeme gibi bir rezalet söz konusudur. yiyen insan o yapıtı bozmamak için korkak çatal darbeleriyle yer pilavını. hiç tat aldığı da olmaz. Anlamıyorum abi anlam veremiyorum. madem kaseye koyuyorsunuz niye geri tersinden tabağa bırakıyorsunuz abi. bide üstüne maydanoz koyuyorlar ne alakaysa aq hayır diğer bi konu, niye sadece misafirlere yapılıyor bu? onunki de ağız bizimki de ağız. bunlar hep garip sosyete alışkanlıkları. sizleri kaşık kullanarak hunharca pilav yemeye çağırıyorum. bi de yoğurt üstüne mis.

i̇nsanların başkasını ezerek kendini üstün gösterme çabasına anlam veremiyorum

her şeyin sebebini merak eden insanları anlamıyorum, çünkü öyle olması gerekti zorlama

bi insana biraz da olsa samimi davranınca neden pişman etmeden rahat edemiyolar.

severek takip ettiğimiz ya da sevmediğimiz halde gözümüze sokulan tanımış her tür kişi için şöyle bir detay var. ya net olarak ya da aşağı yukarı nelere sahip olduklarını malvarlıklarını falan biliyor oluruz. medya ve internet ortamı sağolsun bunlar pek gizli kalan şeyler değil. mesela adamın kendisine özel jeti olsun. bunun haberini izliyoruz “jetiyle sete geldi!” lakin bu bizi jet sahibinin jetim var demesi kadar rahatsız etmiyor. adam jetim var jetim var diye ortada gezdiği zaman demiyorum bakın. bir şekilde konu jet ile alakalı olarak kendisine yöneltildiğinde evet jet aldım, jetim var deyince dünyanın en aşağılık yaratığıymış gibi ayyy götüm linci yemeye başlıyor. biraz daha detay gireyim. mesela bir film gişe rekoru kırdı. oyuncular gişe üzerinden anlaşmalı olduğu için parayı kaldırdı. haberlere manşet oldu. “filmden 5er milyon kazandılar!” bu adamlara bu konu ile ilgili soru sorulduğunda “evet 5milyon kazandık” demesi bizi çok rahatsız ediyor ama mesela adamlar ehi ehi kazandık işte bir şeyler dediği zaman bizi o kadar da rahatsız etmiyor. yani zaten sahip olduklarını bildiğimiz şeyleri dillendirdikleri zaman rahatsız oluyoruz ama kıvırıp yalan söyledikleri zaman rahatsız olmuyoruz. sonra da dürüstlük bizim için çok önemli oluyor. evet gece gece buna takıldım.

hayır ben gerçekten anlam veremiyorum. herkes gülümsemek zorunda değil. neden bunu anlamıyorsunuz. evet aşırı haklısınız buna bir şey diyemem eyvallah.evet gülümsemek çok güzel bir şey. evet herkes ister pozitif olmayı , mutlu olmayı.ama anlayın, herkes bir değil. herkes gülümsemez. eczaneye girdim. i̇lacı aldım, kolay gelsin dedim. tam çıkacakken kadın notlarımı gördü. bölümümü sordu ve bana dedi ki; "çocuklara öğreteceğin ilk makyaj ne olsun biliyor musun?" makyaj mı dedim. evet dedi. nedir dedim. gülümsemek dedi. yani resmen bana laf soktu. resmen bana laf soktu. senin bana laf sokmaya benim moralimi bozmaya ne hakkın var. nasihat mı vereceksin ver ama böyle mi vereceksin nasihati. herkes pozitif bir insan değildir. sana küfretmiyorum, sana bir zararım yok. bırak da gülümseyip gülümsemeyeceğime de ben karar vereyim. bıktım gülümse biraz denmesinden. kardeşim anla. kimi insanlar böyledir. ciddidir. gülümsemez. gülümsemek için bir nedeni yoktur. gülümsemek içinden gelmiyordur ya bu kadar basit!!. napayim sen mutlu olacaksın diye ben yapmacık yapmacık gülümseyeyim mi? nedenini sorgulamadan, hiçbir zerre fikir üretmeden laf söyleyip duruyorsunuz. anlamıyorum bunu. buyum ben işte. bu kadarım. gülümsemem. seni rahatsız ediyorsa uzaklaş benden. kabullen ben buyum bile demiyorum. git diyorum. çıkış kapıları her zaman açıktır bende. kimsenin bana bunu demeye haddi yok. kendi istekleriniz dışında karşındakini de düşün bir kere düşün. edit: aslında orda demek vardı. ben neden ögreteyim, ben eğitimci değil gelişimciyim. laf sokacaksan öğren de gel. işte hep sonradan geliyor aklıma.

söyledikleri ile yaptıkları farklı olan insanların amaçları

taffarel'in henry'nin kafa vuruşunu kurtarması. hayatımdaki en büyük soru işaretlerinden birisi olarak kalacak.

dün gece itibariyle elektronik marketlerde cepte nakit 7000 tl ile bekleyen sürüye anlam veremiyorum.