çocukken yapılan saçma hareketler

eskiden cam şişelerdeydi kola genellikle..ben de küçükken o şişeyle yalın ayak top oynamışım..eee tabi ilk şutta kırılınca paramparça hepsi de ayaklarıma girmiş..annem 1 saat cımbızla cam parçası çekti ayaklarımdan :d

bisikletle okula gitmiştim. işin ilginç tarafı bisikleti çalmasınlar diye sınıfa kadar sokmuştum

yer minderlerinden evler yapıp kuzeninkine saldırırdım

leblebi tozunu ağıza doldurup konuşmaya çalışıyorduk :)

babaannemin haplarını içip intihar etmeye kalkışırdım. şimdilerde de hap içemiyorum.

ben amcamı öldürmeye çalışırdım. saçma mı sayko mu bilmiyorum.

toz pembe çok sevdiğim yünlü bir çizmem vardı. yazın ortasında annemle bağırışa bağırışa onu giyinip sokağa çıkardım.

(bkz: çamaşır deterjanı yemek) ne var tadı güzelmiş demek ki. hiç!

kolaysa anlat şarkısın ilk dinlediğimde girişteki "eğer hoparlörler doğru mesafede olursa bu şarkı harika olur" kısmını bilgisayar sistemi uyarı veriyor zannedip hoparlörlerin yerini değiştirmiştim.

annem evi süpürürken elektrikli süpürgenin arkasına yatarım. çünkü arkasına sıcak hava verirdi ve o sıcak hava benim hoşuma giderdi. :d bir de doğal gaz boru hattı mutfağın girişinin altından geçiyor ve orası sıcak oluyordu. oraya otururdum aashfashfashf

annem kuran okurken ışığı söndürüp duruyordum. boyum yetişmediği için koltuğa çıkıyordum. sonra düşüp kolumu kırdım. annem de sinirden hiçbir şey yapmıyor. sonra anladı ki gerçekten kolum kırılmış.

gecenin bi vakti tek başıma oturup ben fayans mıyım? hayır ben ecza dolabı mıyım? hayır ben koltuk muyum? hayır ben buzdolabı mıyım? hayır diye diye varlığımı sorgulamam

yoldan geçen arabaları saymak...

-termometrenin altına çakmak tutup patlatmak. -cam bardağa su koyup ısıtmaya çalışmak (bardak ortadan ikiye ayrılıp sıyrılarak ilerledi resmen)

sehpaların altına sırt üstü yatıp, sehpa tavanına resim çizmek.. hala böyle gizli yerlere iz bırakmaya bayılıyorum.

Küçükken çok ama çok yaramaz bir çocuktum. Hiçbir şey beni zapt edemezmiş. Annemle her alışveriş merkezine gittiğimiz vakit bu market arabalarından zorla aldırırdım. Normal çocuklar o arabanın içine binerken ben hep zorla o sarı üstüne biner ve herkesin bize şaşkın şaşkın bakmasına sebep olurmuşum. Neyse ki bir gün o sarı üstten düşmüşüm de bir daha binmeye cesaret edememişim.

bi kere annemle abim uyurlarken dişlerimi fırçalamak için tuvalete gitmişim. artık o 1 metre boyumla o lavaboya nasıl tırmandım bilmiyorum ama lavabonun içine oturmuşum bir yandan musluğu tutup bir yandan dişlerimi fırçalıyordum hayal meyal hatırlıyorum. suyu açıp bir yandan ayaklarımı bıcı bıcı yaptırıp bir yandan da dişlerimi fırçalıyordum. sudan dolayı artık elim mi kaydı dengemi mi kaybettim bilmiyorum. geriye doğru tepetaklak düşmüşüm. tuvaletin zemini betondu o zamanlar. annem de patırtıya gelmiş. lavabo da baya yüksekti zaten ayaktayken elim bile yetişmiyordu. öyle ki zemin çatlamış yani nasıl düştüysem artık. bir ağlama bir çığlık bir kıyamet.. hemen annemler hastaneye götürmüşler. mr falan derken bi şey çıkmamış o zamanlar. ama annem şimdiki salaklığımı o düşme ve beyin sarsıntısına yoruyor. kafamın arkası da dümdüz galiba ondan olabilir diye düşünüyoruz ailecek :d yahu senin işin ne 4-5 yaşında sıpasın. neyse artık buna saçma hareket diyemem bu bildiğin salaklık.

i̇stisnasız her şeye ağlardım. uyurken, uyanınca, yemek yerken... aşırı da inatçı bir çocukmuşum düştüğüm zaman annem kaldırsın diye tutturur saatlerce annemle inatlaşır pes ettirirmişim. yani düşman başına bir çocuk tipi.

evcilik oynadığımız zamanlar ekmek içi ve kolayı karıştırıp arkadaşlarıma yemek diye yedirirdim. ne pis bir çocukluk geçirmişim.

birde şey vardı. 25 kuruşluk toz meyve suyundan alır eve getirir 2.5 litrelik şişelerde meyve suyunu hazırlayıp mahallede bardağını 10 kuruşa satardım.

düşününce bile hala içim yanar. biz beş kardeştik, ben 7 en büyüğümüz olan abim ise 11 yaşlarında falandı. abim de her birimize bit pazarından 25 kuruşa civciv almıştı ardından gün geçtikçe gidip daha çok almaya başladı. yaklaşık olarak 10-15 tane civcivimiz oldu. birgün annem pazar gidecekti diye bizide nenemlere bırakacaktı. civcivleri biz evde yokken kediler yemesin diye tuttuk bahçede hepsini bir araya toplayıp şu büyük leğenlerden alıp üzerlerine kapattık, o adananın yaz sıcağında o güzelim civcivleri kavurucu sıcakta bahçede bırakıp evden çıktık. neyse sonra bir eve geldik kiii zavallı civcivlerin hepsi mefta olmuştu. ondan sonra da zaten bir daha eve civciv alınmadı.

kuzenimle sabunu jöle gibi kullanıp saçımızı yapmaya çalışmıştık. bizden 3 4 yaş küçük kuzenimize de zararlı bu sen yapma boşver diyip yaptırmamıştık.

Yıllar yıllar öncesi kuzenlerimle denize gitmiştik. Ben o zamanlar 3-4 yaşlarındayım kız kuzenimle denizin kıyısında oturmuş yüzen insanları izliyormuşuz bir anda dengemi kaybedip suya düşmüşüm 'boğuluyorum' diye bağırmaya başlamışım. Boğuluyorum dediğimde hala denizin kıyısındayız kendimce küçücük suda yaşam mücadelesi veriyorum tam o sırada can kurtaran gelmiş de beni kurtarmış yoksa az daha ölüyormuşum :) Ben olayı çok hatırlamıyorum ama kuzenlerimin anlattıkları böyle deniz konusu açılınca hemen benimle dalga geçmeye başlıyorlar napıyim yani küçücük suda da boğulabilir insan.

market poşetinde kedi gezdirdim.

Bahçemizde kavak ağaçları vardi ve üstlerine kargalar yuva yapıyordu. Bir gün karganin biri ağaçtan düşüp sakatlanmışti yani uçamıyordu. Bende kargaya ip bağlayıp evcil hayvan gibi dolaştırmiştım bütün gün.

Bence hepimiz karıncalara cips yedirdik

Sınıf kapısının deliğinden bakayım derken arka tarafta arkadaş kapıya tekme atmaya hazırlanıyormuş meğersem, sonra olan oldu tabi yaklaşık 1 ay okula gidemedim..

Mandalinayı yemeden bir tur önce yüzük yapar Seda Sayan gibi elimi yüzüme götürüp poz verirdim :(