5 yıldır devam eden rutinim, düzenim. öncesinde çift kişi uyuduğum için değil, tek kişilik yataktan terfi atladığım için dengeler değişti.
çılgınlığa bak ama.
bence insan büyüdüğünü tek başınayken çift kişilik yatak seçme hakkı ve lüksü olduğunda da anlıyor.
bir de sınıfsal bir fark sanki. pijama takımı gibi yani. biz çamaşır suyu sıçramış pijamalardan, aşınmış atletlerden ev kıyafeti yapan nesildik. pijama takımı anca birine gittiğinde ya da eve misafir geldiğinde tercih edeceğin, gardırobun derinliklerinde saklanmış bir hazineydi. şimdi ev şıklığı diye caka satıyoruz.
nesquik'ten yulafa, granolaya evrilen kahvaltı şımarıklıkları da buna dahil.
ne yapalım bizdeki terfi de anca böyle oluyor anacım.
dönelim yatağa. hangi düzlükte olursa olsun benim gibi cenin pozisyonunda uyuyan biriyseniz, sabah uyandığınızda yatağın bir tarafını hala hiç bozulmamış bulabilirsiniz. sarılacak sığınacak bir sevdicek yoksa, insana o boşluk kedi köpek sahiplenmeyi bile düşündürür. peluş ayı çağını da geçtim diye gece gece kendinizle sohbet ederken gurur yapıverirsiniz. tam sızacakken birden ev kirası ve iş yerindeki puştlar aklınıza gelir. niye ofladın şimdi diye soran bir ses de olmaz, içinizde patlar. kabusla uykudan uyanırsınız, kapkaranlık odada, küçücük kalırsınız da yorganı dost bellersiniz falan. ha bir de sabah alarmlarınıza rahatsız olan kimse olmadığı için götü yaya yaya uyumaya devam eder ve hep bir yerlere, bir şeylere, hatta
birilerine geç kalırsınız.
özetle, yulaf bok gibi bir şey. yemeyin.