bugün
yenile

    asosyal itiraf

    10
    +
    -entiri.verilen_downvote
    özlüyorum. özlüyorum onu çok... çok özlüyorum çok... kelimeler yetmiyor anlatmaya eksik kalıyor her şey. uzak çok uzak, yanımdan çok uzak. göremiyorum, dokunamıyorum, koklayamıyorum, sıcaklığını hissedemiyorum. hepsini geçiyorum da tek bir yerde takılı kalıyorum ya o beni bitiriyor. onun gözlerine bakamıyorum, sadece doya doya bakmak isterken onu bile yapamıyorum. sadece ona bakarak dünyadan uzaklaşmak isterken yapamıyorum, elim kolum bağlı. canım yanıyor. kalbimin acıdığını hissediyorum. ruhani olay fiziksele çeviriyor ve ben gerçekten o acıyı hissediyorum. elimi götürüyorum nabzımı sayıyorum, sanki elinden gelse duracak da dünyanın pisliğine inat etmek için atıyor gibi. sanki elinde imkan olsa duracak daha fazla kaldıramıyorım ben bu yükü der gibi. o kadar berbat bir şey ki özlemek. en güzel duygudur, sevgiyi güçlendirir denir hep. gelin bunu bir de birinci kişinin ağzından dinleyin. aylarca canının parçasını göremeyen bir insan, eksik hissederek yaşamaya devam eden bir insan nasıl desin özlem güzeldir diye. özlem sevgiyi artırır illaki ama asıl yaptığı tüm dünyanızı alt üst etmek. siz bilir misiniz arkadaşlarınızla konuştuğunuz sırada bir anda onun söylediği bir sözü söylerken, ya da ondan bahsederken yüzünüz gülüyordur, tüm dişlerinizi gösterdiğiniz dünyanın belki de en içten gülümsemesi mutluluğu yüzünüzdedir de bir anda sesiniz kısılır yüzünüz gülerken gözlerinizden yaşlar akmaya başlar yanaklarınıza. siz gülüyorsunuzdur aslında herkes öyle görür bilmezler ki o gülüş onu hissetmenizin verdiği mutluluktur da gözlerinizden akan yaş ruhunuzun gözyaşıdır. birikmişlik, dayanma gücünün sıfırlanması, maalesef ki hoş olmayan bir şekilde "niye?" ve "neden?" sorularının oluşması ve ardından özlem, özlem, özlem... bu da dünyada bir imtihandır demi? bu da bir gün geçecek bir gün bizim de yüzümüz gülecek demi? ben buna inanıyorum, benim gibi inanan var demi? lütfen... lütfen... lütfen bizim daha da çok biz olabilmemizi nasip eyle allahım... buruk olan gülümsememizden ayrı gerçek mutluluk gülümsemesi ver, bunlara ek mutluluk gözyaşları ver. ver ki daha da şükredelim... içim sızlıyor be. hadi onu yansıtmadım, zaten duygularını çok derinden ve güçlü yaşayan biriyim zarzor ağlamayım diye kendimi tutuyorum, tüm o güçlü halim üzerinde gülerken gelen o gözyaşları yok mu beni benden alıyor... az önce yine oldu, sürekli güç vermeye çalıştığım ve hüzün duygusunu böylesine derin yaşadığımı bilmeyen arkadaş (hislerimi saklıyorum elimde olmadan, huyum...) gülerken bir anda gözlerimden su akarmış gibi yaşların düştüğünü görünce şok oldu. "mutluluk gözyaşları değil mi?nasıl ağlıyorsun öyle sakin ol!" dedi bana gülüyor falan. dedim ya gülüyordum, baktı duramıyorum yüzüm de düştü hıçkırarak ağlamaya başladım dedi "rosia yapma, kendini heba ediyorsun." ah be kardeşim, durabilsem durucam zaten. duramıyorum ki. bedensel bir şey olsa durdurcam engellicem bir şekilde ama akan yaş bedenime ait değil, bana bile ait değil. dünyadaki adaletsizliğe ait. bana üflenen ruhun isyanı. gündüzkü seansları geçtim de siz bilir misiniz her gece her gece yatmadan önce gözlerinizin size "yeter artık!" diye bağırdığını? bilir misiniz yastığınız ıslanmadan bir gece rahat uyumanın değerini? duruyorum diyorum sonra adaletsizlik bu evet daha da söyleniyorum ama sonra diyorum ki, sen hissedebiliyorsun. bu hissi bu kadar derin yaşayabildiğime de şükrediyorum, bu sınavı da başarıyla atlatırım inşallah diyorum. sevmek, sevmek güzel şey. çok güzel... yakıyor, buhara dönüştürüyor. sonra o buhar gökyüzüne çıkıyor da bulut olup yine gökyüzünün gözyaşlarıyla yüreğimin en derinine yerleşiyor. size bir şey itiraf edeyim mi? bazen delirdiğimi düşünüyorum. bu hale gelecek kadar ne oldu bana diyorum. bilmiyorum, bilemiyorum... tek bildiğim şey, şuram... şu an üzerinde elimin olduğu yer, göğüs kafesimin iç tarafında bir yerlerde bir sızı var, sanki biri oramı bıçakla çiziyor yavaş yavaş derine ine ine. başka da bir benzetme bulamıyorum. uzunluğunu bilmiyorum yazdıklarımın ama yaklaşık 1-1.30 saattir yazıyorum. sakinleşeyim diye kendi odama geldim. yazmak diyorum albayım, az da olsa dizginliyor beni... hüngür hüngür ağlıyordum bunu yazarken, ellerim zangır zangır titriyordu ilk başladığımda. en azından şu an hıçkırığım kesildi birazdan da gözümden yaş akmamaya başlar, tüm yaşlar akmış sanki de göz pınarlarım kurumuşçasına... tüm imkansızlıklarınıza rağmen sevin, sevin abi... hayat inadına her engeli önünüze koysa da sevin. yaradılanı sevin yaradandan ötürü. dünya sevgi üzerine kurulmuş zaten. sabredin güzel şeyler olacak, inanıyorum. sabrediyorum da. olacak. evet olacak. olmalı. bir gün mutlaka güzel şeyler olacak... olacak... inanın... hep birlikte inanalım güzel insanlar...
    ... diğer entiriler ...