karanlık olmaları.
---
spoiler ---
"Hani, O'nun öldüğü gün, bundan otuz iki yıl önce 10 Kasımda ağlıyarak, feryad ederek, saç sakal yolarak, güya Atatürk'ü ecelin pençesinden kurtarmak istiyorlarmış gibi, Dolmabahçe Sarayı'nı saran halk nerede? Çok zaman geçti değil mi? Otuz iki yılda kabuk bağlamayan yara yoktur. Fakat henüz düne kadar gençlerimizin "Atatürk, izindeyiz?" sesleri neden birdenbire kısıldı? Acaba bu iz gözle görünmeyecek kadar silindi mi? "Evet” diyeceğim, ama, dilim varmıyor. Fakat olayların dilini tutmak mümkün mü? Atatürk yalnız bizi bir yarı sömürge olmaktan kurtarmamıştı; bununla yetinmemiş, tekrar yarı sömürge haline dönmekten korumak için de bazı Orta Çağ Müesseselerinin karanlıklarından da kurtarmıştı.
Şimdi bu karanlıkların yeniden üstümüze çöktüğünü hissetmekteyiz. Bu silinen Atatürk’ün bizimle beraber bütün esir ve ‘mazlum milletlere’ açtığı kurtuluş mücadelesi olmuş, hiçbiri bizim tarafımızdan desteklenmemiştir. Bunların Birleşmiş Milletlere düşen davalarına biz çekimser kalmışızdır ya da sömürgeci devletler tarafını tutmuşuzdur. Atatürk ilkelerine ihanetimizin bu en büyüğüdur; çünkü mazlum ve esir milletleri önderlik beraati ‘bilfiil’ bizim elimizde iken şimdi dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin eline geçmiş bulunuyoruz. Bütün bunlar gösteriyor ki, biz Atatürk'ün ne olduğu, ne yapmak istediğini anlamamışız ve hiçbir zaman anlayamayacağızdır."
Kaynak: Y. K. Karaosmanoğlu, Atatürk: Biyografik Tahlil Denemesi. İletişim Yayınları, 19. Baskı, 2020: 141-142.
---
spoiler ---