türkiye'de dizi anlayışı

eski dizilere baktığınızda aile olmak için verilen çabalar anlatılırken şu an ki zamanda aile olamamak için verilen çabalar konu alınmaktadır.

(bkz: entrika)

iki kişi arasında aşk varsa o dizi izleniyor amk acayip tuhaf bir dizi anlayisimiz var :d

meşru olmayan şeyleri meşrulaştırıyorlar.

yabancı özentliğinin,entrikaların,cinselliğin doruklarda olduğu,2 saatten fazla sürmesi için karakterleri yürüyüşlerinin bile en az 10 ar saniye sürdüğü(bu olay kurtlar vadisinde polatın yürüyüşünde 1 dk bulabiliyor),genelde bir kelimenin döneme damgasını vurduğu(örneğin bu dönemde ''kraliçe'' oldu)bi boka benzemeyen şeyler işte

çok karmaşık olan, girişinde bir aşığın, çıkışında diğerinin bulunduğu labirente türk dizisi denir. bu labirentin içine kaynanalar, mafyalar, güzeller veya yakışıklılar rastgele serpiştirilir. yollarında genellikle cinsellik, şiddet ve fakir-zengin uçurumları barındırır.

dizide mutlaka güzel ve yakışıklı başrol olucak. milet yıllarca oyunculuk egitimi alıyor sırf güzel olmadığı için beren saat, cansu dere gibi beceriksizlerin yanında yardımcı oyuncu olarak oynuyor.

zengin oğlan fakir kız yada tam tersi amk türkiye dizi piyasasının üzerine kurulu olduğu tema.

abi tek üstad kurtlar vadisi pusu bu dizi herseyi anlatıyor orda hem aşk hem mafya adamlar iki yerden götürüyorlar

aşk üçgeni, hırsızlık, hayasızlık.. ahlak kavramının sözde bile kabul edilmediği..

-bol duygu sömürüsü. -içi boş, bakışmalı, müzikli anlamsız dakikalar -boktan lise dizileri -bikaç kaliteli ama uzun olsun diye sıkıcılaştırılmış suç dizisi -bol entrikalı pembe diziler -abd dizilerinden (ç)alıntı senaryolar

ezelden sonra piyasa bitti be üstadım

aşçı-->uşak-->bahçivan-->şoför şeklinde açıklanabilecek anlayıştır.herkes birbirini sırayla elden geçirsikten sonra sıralı ölümler yapımdaki daha az popüler oyuncudan başlar ve final.

kadınlar çöp muamelesi gördüğü,aldatmanın ve ilişkilerin basit olarak gösterildiği,ana karakterim her şeye burnunu sokup hiçbir şekilde sonuçlarına katlanmadığı,hayatın en güzel yanlarını yaşayan insanların çok olması,zengin kız fakir oğlan veya tam tersi bir biçimde olup hep bir ezme durumu,silah,para,uyuşuturucu,ihtiras ve aşk konularının bol bol işlendiği ama neden ola ki hiç eleştirilecek bir halde değilmişiz gibi olması,ülke durumunun pek takılmaması ama buna sebep gösterilen eğlence ve zaman geçirmenin işkenceye dönüştürüldüğü bir anlayış,artık farklı soluklar görmek istiyor izleyici.bu kadar zor ve imkansız olmamalı.

zengin kız fakir oğlan aşık sonra başka gelir kızla çocuğu. arasını bozar sonra yaman tek kitapla üniversite kazanır

çok kötü. türkiye'deki senaristler hala tanzimat dönemindeki romantizm akımının etkisinden kurtulamadı. diziler de hep klişe rastlantılara,çok iyi veya çok kötü karakterlere, acı sona yer veriliyor. ve toplumun ahlak yapısını ciddi derece de bozuyor. bazı şeyler normalleştirilmeye çalışılıp bilinçaltına sokuluyor.

(bkz: aşçı bahçıvana, bahçıvan şoföre, şoför uşağa sonra hepsi uşağa) (bkz: hani marjinal bizdik)

kimin eli kimin cebinde belli olmayan, ana karakterin dizinin finalinde onun bunun çocuğunun çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğu, bölümlerin yarısı saçma muhabbetler ve arka planda çalan uyduruk aşk şarkıları eşliğinde boşluğu izleyen aşık ama iktidarsızlıktan birbirine açılamayan çiftlerin etrafında dönen ve ana tema ne olursa olsun dramın eksik olmayacağı dizilerdir. tamam bir kaç dizi hariç onlarda zaten ya tutunamadı türk dizi sektörüne ya da yayından kaldırıldı.

hemen bir fitne fesat hep arkadan iş çevirme paraya düşkünlük ikinci kadın ki genellikle kötü kadın da olur o

yok

yok, ciddi anlamda yok. piyasaya bir dizi sunulur sonra tutuyorsa bu dizinin çin malından 2-3 tane daha başka kanallar yayınlar. saçma sapan aşk hikayeleri, gerçek hayatta gerçekleşmeyecek asker görevleri, abartılmış mafyalar... düşünülen fikri doğru iletemeyen senaryolar, kötü oyunculuklar, kötü kameranlık... klişe seven halk var diye, klişenin bokunu çıkaran senaristler; klasik ilişkiler, kötü evlilik, masum çocuk, hor görülmüş anne veyahut başları beladan kurtulmayan kadınlar... senaryoların aşılamaya çalıştığı bir alt metni, ufak detaylarla sağlamlaştırılan, destek çıkan her hangi bir durum yok. vasat ve basit, izlensin diye yazılmış fakat içini dolduracak hiçbir artısı olmayan zaman kayıplarıdır türk dizileri.

tv 'nin hayatımızdaki yeri malum 7/24 kapanmaz o 'aptal kutusu' ne görsek ne izlesek en doğrusu en mükemmeli oymuş gibi hayatımıza katıp örnek alıyoruz...bazen bakıyorum da tam hakkını veriyor aptal kutusu olmanın.hele şu yeni nesil liseli ergen dizileri yok mu ! bakıyorum liselilere(hepsi için geçerli değil tabiki )hayatta bir hedefleri yok hepsinin ağzında benim duyunca bile utandığım küfürler ellerinde sigaralar birbirlerine hakaretler marifetmis gibi okul eşyalarına binbir türlü zararlar verip bununla övünmeler ve en dayanamadığım hocalara terbiyesiz ukala ve saygısızca davranışlar... akşam izleyip sabah hemen hayata geçiriyoruz masaallah... düşüncelerimizi ve davranışlarımızda bu denli etkili olan bir 'eşya' nın kültürümüze , aile yaşantımıza , toplum ahlakımıza ters saçma sapan diziler filmler ve programlar la dolu olması beni çok üzüyor . sonumuz hayrolsun

herkes birbirine ihanet etsin ve aşıklar asla kavuşmasın

bir kıza en az iki erkek aşık olsun.

kaliteli eserler ortaya koyarsan, kaldırılırsın.

2 saatlik diziyi her gün nasıl yayına koyabiliyorlar? çok merak ediyorum doğrusu. kamerayı açıyorlar, iyisiyle kötüsüyle herkes oynuyor herhalde. sonra kurgu falan olmadan, yayına ver.