bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sizi şu başlığa alalım lütfen >>(bkz: j. r. r. tolkien)
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      2019 çıkışlı taze sayılan dram/ fantastik türü film oluyor kendisi. j. r. r. tolkien'in biyografisi sayılabilir aslında. middle earth'ü yaratırken geçmişinin ve kişiliğinin kurgusuna nasıl yansıdığını gözler önüne seriyor. oyuncu kadrosunda biyografi filmlerine acayip yakıştırdığım nicholas hoult tolkien'i canlandırıyor. zaten 2017 çıkışlı rebel in the rye filminden de biliyordum kendisini ki bence çok başarılı bir oyuncu. o filmde de j. d. salinger'ın gelgitli ruh halini yansıtmıştı, burada da tolkien'in iç dünyasında yaşadığı karmaşaları çok güzel anlatmış. J. r. r. tolkien'in önceleri sevdiği, 1.dünya savaşından sonra da evlendiği kadın olan edith bratthi lily collins canlandırıyor. oyunculuğunu sevmesem de nicholas bebeğimle kimyaları uyuşmuş sayılır. bence filmin eksik kalan bazı yanları var. mesela tolkien'in yetim olarak yetişmesinden edith ile ilişkilerinden, savaşın ruhsal olarak onu nasıl çöküntüye uğrattığından, filoloji bölümünü nasıl tercih ettiğinden ve en önemlisi kendisini destekleyen açık fikirli dostlarından bahsedilmiş ama kitapları yazarken ve satışa sunarken yaşadıkları, edith ile evlenmeleri, elf dilini ve diğer yapay dilleri oluştururken esinlendiği noktaları ve yaşlandığındaki münzevi hayatından pek bahsedilmemiş. ya da sıkı bir dindar olmasından hatta yüzüklerin efendisi kitabındaki sauron'un her şeyi gören gözünün anlamından laf açılmamış. daha kapsamlı yapılsa çok daha güzel olacağına inandığım biyografi kendisi. muhtemelen o yüzden hak ettiği reaksiyonu alamamış . ben en çok içinde death poets society i anımsatan arkadaşlarıyla kurdukları gizli klüplerinden ve birbirleriyle etkileşimlerinden etkilendim. kendisi kesinlikle çok ilham verici biriymiş orası kesinleşti.
    3. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      3 Beklediğimden iyi çıktı. Bence güzel film ama alıcısına güzel olacak bir film gibi daha çok. Herkese gelecek bir şey değil. Yüzüklerin efendisi kitaplarını okumamış birisi olmama rağmen izletti kendisini. Ayrıca ben seviyorum galiba ya bu 19.-20. yüzyıl İngiltere atmosferini. Örneğin Sherlock Holmes filmlerini de bu açıdan epey tutuyorum. Birkaç gün sonra Enola Holmes çıkacak mesela ilk fırsatta izlerim. Hoşuma gidiyor bu kültürün sinemaya yansıtılış şekli. İyiden iyiye klişeleşmiş olsa da iyi hissettiriyor. Film direkt Dünya savaşı siperleriyle açılınca, "ulan yine mi dünya savaşı trajedilerini izleyeceğiz" diye bir sövdüm ama o kadar girilmemiş oralara. Ulan ne savaşmış arkadaş. Resmen filmlerden siper siper ezberledik. Neyse bence oyuncular baya iyi seçilmiş, çocukluk gençlik geçişlerinde zerre sırıtmıyordu. Kurdukları kulüp muhabbeti ve bağlılıkları falan ölü ozanlar derneğine epey benziyor evet ama bir yandan da eğitimin gerçekten bir kültür meselesi olduğunu çok hissediyorsunuz. Lise çağlarında böyle bir kültürel aktarım gerçekten bir gelenek meselesi. Çocukların kariyerleri hakkında düşündükleri ve yeteneklerinin aileleri tarafından "fantezi" olarak ele alınıyor olmasını eleştirmeleri fena değildi. Tolkien parasal anlamda sıkıntı çekiyor olsa da bu açıdan neredeyse şanslı sayılabilecek bir pozisyonda duruyor. Babası okul müdürü olan çocuğun ilk kez babasına karşı çıkıp karşıt bir fikri kabul ettirmesi sahnesi hoşuma gitti açıkçası. Freud'un çok sevdiğim bir sözü var, aklıma o geldi; "babasıyla savaşıp onu yenen adama kahraman denir". tam bu sözün karşılığı bir sahne çekilmiş orada. Filoloji bölümüne geçiş hikayesi güzel aktarılmış olsa da profesörle olan diyalogları beni heyecanlandırıyordu, o kısımlar çok az geldi bana. Tam kaptırıyoruz galiba derken savaş çıktı aq. Buraya kadarlık kısımların tamamına okeyim ben. Savaştan sonraki kısımlar tatmin etmedi beni. Yukarıdaki entryden bir alıntı koyayım hatta; "kitapları yazarken ve satışa sunarken yaşadıkları, edith ile evlenmeleri, elf dilini ve diğer yapay dilleri oluştururken esinlendiği noktaları ve yaşlandığındaki münzevi hayatından pek bahsedilmemiş. ya da sıkı bir dindar olmasından hatta yüzüklerin efendisi kitabındaki sauron'un her şeyi gören gözünün anlamından laf açılmamış." Tabii Tolkien'in yaşamını ve kitapları pek bilmeyince bunları pek fark etmemiştim ben. Bu açıdan ciddi eksik bir biyografi olarak gözüküyor. Hayır tamam buraları anlatmak istemiyor olabilirsiniz de bari Tolkien'in "dil, tarih, kültür ve mitoloji" hakkındaki yaklaşımlarını detaylandırsaydınız. Oralar epey özgün içerikler sunacaktı muhtemelen. Oraları da es geçmişsiniz. Ayrıca pek dürüst bir biyografi olarak da gözükmüyor sanki. Neys. Yine de bir dil icat edip, yarattığı dil için, dilin işlevi gereği sıfırdan bir mitoloji yaratmak gerektiğine inanan ve bu uğurda hayvan gibi bir fantezi dünyası yaratan deli bir adamın hikayesini izlemek hoşuma gitti. 6,5/10