bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      az konuşan sessiz, sakin olan.
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      suskun sus, kimseler duymasın. duymasın ölürüm ha. aydım yarı gecede yeşil bir yağmur sonra… yağıyor yeşil. en uzak, o adsız ve kimselersiz, o yitik yıldızda duyuyor musun? bir stradivarius inler kendi kendine, yayı, reçinesi, köprüsü yeşil. önce bendim diyor ve sonra benim… ölümsüz, güzel ve çetin. ezgisidir dolaşan bütün evreni, bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları. canımı, tüylerimi sarmada şimdi kendi rüzgarıyla vurgun… sarıyor yeşil. rüya, bütün çektigimiz. rüya kahrım, rüya zindan. nasıl da yılları buldu, bir mısra boyu maceram… bilmezler nasıl aradık birbirimizi, bilmezler nasıl sevdik, i̇ki yitik hasret, i̇ki parça can. çatladı yüreği çakmaktaşının, ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde çağlardır boğulmuş bir su… ağıyor yeşil. yivlerinde yeşil güller fışkırmış, susmuş bütün namlular… susmuş dağ, susmuş deniz. dünya mışıl-mışıl, uykular derin, yılan su getirir yavru serçeye, kısır kadin, maviş bir kız doğurmuş, memeleri bereketli ve serin… sağıyor yeşil. aydım yarı gecede, neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat, ve sezarsa, bir ad, yıkıntılarda. ama hançer taşı sanki koca kartaca! hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne bak nasıl alıyor, yigit, binlerce yıl da sonra alıyor yesil. vurur dağın doruğundan atmacamın çalkara, yalın gölgesi. kuş vurmaz, tavşan almaz, ama aç, azgın köpek balıklarıydı parçaladığı bak, tiber saygılı, suskun. bak nilüfer dizisi zinciri. bunlar bukağısı, kolbağlarıdır, cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi, ve ilk gerillası spartakus’un. susuyor yeşil. sus, kimseler duymasın, duymasın, ölürüm ha. aymışam yarı gece, seni bulmuşam sonra. seni, kaburgamın altın parçası. seni, dişlerinde elma kokusu. bir daha hangi ana doğurur bizi? ruhum… mısra çekiyorum, haberin olsun. çarşılarin en küçük meyhanesi bu, saçları yüzümde kardeş, çocuksu. derimizin altında o olüm namussuzu… ve ahmedin işi ilk rasgidiyor. i̇lktir dost elinin hançersizliği… ağlıyor yeşil. ahmed arif
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      susardın ve kar yağardı gözlerinde başlardı gece yarım kalmış kitaplarda biterdi. alnımızda bilenen kör bir bıçaktı zaman kırılmış aynalardı susardın, durmadan susardın ve kar yağardı ocak ağaran saçlarımdı şubat hayırsız bir evlattı, kaçaktı ve uzaktı yaz bir anaydı mart'ın izlerini taşırım bedenimde aynı masalın ikizleri gibiydi günler nisan saçlarımda ıslanırdı hep susardın, durmadan susardın ve yağmurlar başlardı çok bekletti bizi, hiç vaktinde gelmedi mayıs haziran aram'dı ya da öyle biriydi temmuz bir düştü belki yaraları sarar gibiydi ağustos yıldızlarla basardı gecemizi bir gül suçüstü yakalanırdı eylül bir çocuğun çığlıklarıydı susardın, durmadan susardın ve rüzgârlar başlardı yolunu yitirmiş bir gezgin gibiydi ekim sürgünlere uğurlardık kendimizi kalan mı bizdik, giden mi bilinmezdi kasım rüzgârda bir yapraktı ve biraz ıtri kendi sesiyle irkilirdi aralık günlerin son neferi soluk bir düş geçse de hiçbir mevsim gözlerin kadar acımasız kullanmadı neşteri susardın ve kar yağardı a. hicri izgören