bugün
yenile
    1. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      başkenti mogadişu olan afrika ülkesi. anadolu ajansı'nın yaptığı habere göre son iki günde 110 kişi açlıktan ölmüş. o kadar moralim bozuldu ki anlatamam..
    2. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yıl 2017. dünyada hala birileri açlıktan ölüyor. tonlarca yiyeceğin çöplüğe atıldığı dünyada.
    3. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dünya ticaretinin %35'i aden körfezinden yapılıyor.zengin yeraltı kaynaklarına sahip, (altın, petrol, uranyum) amerika bu devletten alıyor. %100'ü müslüman bir ülke, %25-30 arasında erkek nüfusu var, kadınlar ve çocuklar fazla. sağlık oranı berbat derecede, eğitim düzeyi düşük, askeri gücü az, kıtlık var. somali'de türk'ler var, sarışın zenciler, mavi gözlü zenciler.
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Somali'nin geleceğinde Türkiye faktörü - http://aa.com.tr/tr/analiz-haber/somalinin-geleceginde-turkiye-faktoru/791415 Somali'nin geleceğinde Türkiye faktörü ​​Dünya hesapsız / nizamsız değildir ve insanlığın yaşadığı bu gezegen yöneticilerin kişisel ihtiraslarına bırakıl(a)maz. Velev ki bırakılmış olsaydı; ABD, Rusya, Kore vb. nükleer silahlarla bugüne kadar dünyayı bir kaç defa yok ederdi. Ülkeleri ve dolayısıyla dünyayı yöneten “akıl”lar / yapılar vardır. Aksi takdirde şu çelişkiye mantıklı bir cevap bulmamız gerekir; ABD ve Rusya’nın kendi içinde açlığa / evsizliğe / soğuğa / sefalete mahkum edilen insanlar var ve her yıl on binlerce hatta yüz binlerce insan bu sebeplerden dolayı hayatını kaybediyor fakat yine aynı ABD & Rusya o insanlar için dünyadaki diğer devletler ile mücadele ediyor. Bu bir çelişki değil midir? Her çelişki bir operasyondur.. Dünyadaki güç dengelerini okuyalım. Türkiye’nin gelecekteki yerini buna göre tayin / tahmin edelim. Merhum M. Kaynak hoca der ki dünyadaki güç dengesini bir tahterevalliye benzetirsek bu tahterevallinin bir ucunda ABD bir ucunda Rusya var. Bu dengenin ABD tarafı şu an ağır Rusya tarafı ise hafif kalmış durumda. Öyleyse Türkiye’yi Rusya tarafına yakınlaştırmamız gerekiyor. Tabi ki devletleri yönetenlerin söylemlerine bakınca bu nasıl bir denge nasıl bir örtülü ittifak ki bu iki (veya biz ile beraber üç) devlet yeri geliyor birbirlerine ültimatomlar veriyor diye düşünebilirsiniz fakat ülke ilişkileri söylemlerle değil uygulanan politikalarla (eylemlerle) vucut buluyor (örnek olarak ABD – Rusya ikinci Dünya Savaşı sonrası dünyayı batı ve doğu bloğu olarak paylaştıkları Yalta Konferansı sonrası birbirlerini düşman ilan etti ve soğuk savaş başladı, dünya onların birbirlerine nükleer füze atmasını beklerken onlar ilerleyen yıllarda uzay çalışmalarını beraber / ortaklaşa yaptıkları bile oldu:) Haklı veya değiller fakat söz konusu iki ülkenin genel düşüncesi şu; bu dünyanın ve dolayısıyla kendi ülkelerimizin selameti için dünyayı biz yöneteceğiz ve yine bu ülkeler diyor ki: “Ey dünya halkları! Bizden şikayet etmeyin. Çünkü dünyanın yönetimi Avrupa’ya kaldığında iki kez dünya savaşı gördünüz ve 90-100 milyona yakın insan öldü. Biz ise dünyayı 90 yıldır büyük savaş olmadan yönetiyoruz (tabi ki şimdi de savaşlar var, insanlar ölüyor fakat büyük savaşlara göre çok daha az ve ne yazık ki dünya dikensiz gül bahçesi değil). Peki bu devletlerin genel çerçevedeki örtülü ittifakları hariç çıkarları çatışıyor mu? Evet lakin genel çerçevede anlaşmaya sadıklar (Putin’in geçtiğimiz günlerdeki ”ne olursa olsun ABD ile çıkarlarımız bir noktada örtüşüyor” söylemini hatırlatalım). Büyük fotoğraftan bir alt fotoğrafa inelim. Peki ABD ve Rusya kendilerine rakip olarak kimi görüyor? Şu anda Çin ve Avrupa. Çin ve Avrupa’nın kontrolü için ise iki şeyin kontrölüne ihtiyaç var: gıda ve enerji yolları (dolaylı olarak da ekonomi). Bu noktada aslında neden başka bir ülke değil de Türkiye, ABD ve Rusya arasındaki dengeyi sağlamalı sorusunun cevabı karşımıza çıkıyor. Türkiye hem enerji hem gıda yollarının kontrolünde birinci derecede öneme sahip. Coğrafi konumu ve Ortadoğu halkları ile ortak tarihi ve müslüman kimliği Türkiye’yi bu rolü almasında adeta biçilmiş kaftan yapıyor.insan ihtiyaçları üst üste dizilmiş bir tuğla gibidir (maslow – ihtiyaçlar hiyerarşisi). En alttaki tuğlada yiyecek maddeleri bulunur / en alttaki tuğla çekilirse tuğlaların hepsi birden yıkılır. “Dünya milli gelirinin içinde tarımın payı küçüktür fakat tarım gelirleri sıfırlanırsa diğer gelirlerin hepsi sıfırlanır.” M. Kaynak. Henry Kissinger der ki: “petrolle ulusları gıda ile insanlığı yönetirsiniz” ve bugün dünyaya baktığımızda ülkeler arasında tarım arazisi kiralama yarışı var (bugün ABD’ye baktığımızda tahıl ihraç eden ülkelerin tabiri caizse tepesinde bekçi gibi dikilmiş durumdadır). ABD gelişmiş bir ülke fakat kendisi de tahıl ihraç ediyor (ihracatta açık ara birinci sırada). Japonya da gelişmiş bir ülkedir fakat Japonya tahıl ithal ediyor (pirinç üretiminde kendisine yetiyor iken mısır ve buğday ithalatında ilk sıradadır aynı şekilde). Dünyada bir problem çıkarsa (bir dünya savaşı gibi) Avrupa ve Japonya ot yolar fakat ABD bir şekilde “karnını” doyurmaya devam eder. Bugün Afrika’ya bakarsak verimli tarım arazileri ve madenleri olmasına rağmen adeta nufus seyrekleştirme politikası ile de (ki bunun nedenlerinin bazıları ileride buraya dışarıdan gele(bile)cek nüfusu karşılaması, gelenlerin de renginin siyahileşmemesi içindir) Amerika kıtasının keşfedilmemiş haline benzemektedir / Afrika’nın ise Çin ve Hindistan açısından iki büyük önemi var: 1- Bu ülkelerdeki taşan nüfusun özümsenmesi(aktarılması), 2- Afrika’daki tarım arazileri. Aynı şekilde sanayileştikce tarım sektörünü ikinci plana atan Avrupa’nın (Rustow’un kalkınma aşamaları tezine atıf) da Afrika’daki tarım arazilerini kiraladığını görüyoruz. Peki ABD, Çin ve Avrupa’nın Afrika’daki etkinliğini nasıl engeller? ABD’nin hristiyan kimliği ve ırkçı tarihi ile bunu yapması zor(du). Acaba bu yüzden mi 2009 da Obama geldi? Bugün Obama’ya baktığımızda yarı hristiyan yarı müslüman yarı zenci yarı beyazdır. “Hüseyin Barack Obama” çok değil 15 sene öncesine kadar ABD’nin siyahi bir başkanının olma ihtimali hayalden öteye geçemezdi, gerçek oldu. Obama ile birlikte de bu algı değişmiş durumda ve şu anda ABD Afrika’daki en etkili ülke. Obama operasyonu başarılı olmuş diyebiliriz. Acaba Ferguson’daki siyahilerin öldürülmesi ve bu haberlerin dünya basınına sürekli servis edilmesi ABD içerisindeki / dışarısındaki başka bir gücün operasyonu olabilir mi? Acaba ABD içi / dışındaki bir güç ABD’ye seni siyahilere sempatik göstermeyeceğim diyor olabilir mi? Tıpkı bize merhum Hrant Dink üzerinden çekilen operasyon gibi. Bir güç de bizi hristiyan düşmanı / ırkçı bir ülke olarak göstermek istedi. O zaman şu soruyu soralım: ABD’nin uzun vadede Afrika’da kalması rasyonel / mümkün müdür? Her şeye rağmen ABD ve Avrupalı’ların Ortadoğu ve Afrika üzerindeki uygulamaları o bölgelerin halkları tarafından emperyalist ve kendi inançları açısından ters bir müdahale olarak algılanmaya devam ediyor / oysa Türkiye, Afrika’ya karşı açıktan siyasi bir amaç gütmeyen yardımsever ve oradaki halkların inanç ve kültürel değerleriyle uyum içinde hareket ediyor. Afrika’nın özellikle müslüman kanadının bize bakışı pozitif / TiKA burada ANAHTARımız. Türkiye fazlasıyla işlevsel bu görev için. Acaba ABD’nin bir yarısı oradaki varlığını (tabi ki kontrollü olmak kaydıyla) müslüman bir ülke olarak Türkiye’ye mi devretmek istiyor? Şunu tekrar belirtelim ki ABD bunu Türkiye’yi gerçekten sevdiği için yapmıyor. Bölgeyi başka kime emanet edebilirler (bu görevi üstlenebilecek başka kimse yok)? ABD Türkiye’ye bölgeyi al, istediğin gibi tepe tepe kullan büyü süper güç ol demiyor, kendi kontrolünde olmasını istiyor. Türkiye de doğal olarak kendi kontrolünde devralmak istiyor. Bu genel bakış açısında bir ittifak doğururken özele indirgediğimizde dengeli bir çıkar çatışmasına da doğal olarak sebebiyet veriyor. Özellikle A. Gül döneminden itibaren çok yoğun bir şekilde afrika ziyaretleri yapıldı. Sadece Google’dan arama yapıldığında bile TiKA ve Türk Kızılayı’nın bölgede kanatlarını açmış durumda olduğunu ve önemli faaliyetler yürüttüğünü görebiliriz. Somali’ye baktığımızda, Somali Afrika’nın doğu tarafının giriş kapısıdır ve bu ‘’noktadaki’’ kontrolü Çin’i sınırlandırır. ilginçtir ki Türkiye’nin tam da Somali’de askeri üssü bulunuyor / Sudan’da çok stratejik bir noktada ve tesadüfe bakın ki Sudan’daki en etkili ülke bugün Türkiye’dir:) TiGEM sadece Sudan’da 10 milyar dolarlık arazi kiralamış (99 yıllığına) durumda (Afrikalı’lara türkçe öğretmek için orada askeri üs kurmuş olamayız, Afrika’nın islam kanadına Türkiye üzerinden gidilecek). THY şu an Afrika’da en fazla noktaya uçuş yapan birinci havayolu. Kıtadaki 54 ülkenin 39’unda elçiliğimiz var ve kalan 15’inin çoğu küçük ada ülkesi veya yüzbin ila bir milyon arasındaki küçük ülkeler. BM Gıda ve Tarım Örgütü ile OECD raporlarına göre önümüzdeki 10 yılda gıda fiyatlarında yüzde 40’a varan artışlar olacak. Buna bağlı olarak önümüzdeki yıllarda dünyada büyük bir gıda krizinin patlak verilmesi kaçınılmaz görülüyor (dünyada gelecekte olası bir gıda savaşının olabileceğini düşünürken şu soruları sormayı da ihmal etmeyelim: neden GAP projesinde kimse Türkiye’yi finanse etmek istemedi? Neden AB ülkeleri geçmişte Atatürk barajına destek vermedi? Neden Avrupa bankalarında Ilısu Barajı’na 1.2 milyar dolarlık kredi çıkmışken Avrupa Yeşil Partisi Konseyi son anda Hasankeyf sular altında kalacak bahanesiyle kredinin verilmemesi için deklarasyon yayınladı? Hasankeyf’in tarihi eser olduğunu sonradan mı anladılar yoksa bu tür projeler bölgedeki gıda dengelelerinin etkilenmesine mi neden olacak? Gıda & Tarım Bakanlığı Afrika’daki 203 milyon hektarlık arazinin Afrika dışındaki devletler tarafından kiralandığını açıklamıştı. Bu tarım (gıda) sahaları acaba Avrupa devletleri arasında yaşanabilecek bir savaşta büyük gıda kıtlıkları yaşanırsa devreye mi girecek (Almanya Ulusal Güvenlik Yasası kapsamında vatandaşlarına 10 günlük yemek 5 günlük su stoku yapmalarını zorunlu hale getiren yasa üzerinde çalışmaya başlamasının sebebi bu olabilir mi?)? Diğer muhtemel neden Deutschebank krizi üzerinden patlak verebilecek problemler. Afrika’nın dışındaki ülkeler Afrika’da askeri üsler kurup toprak alma yarışına girerken bir yandan da somalili korsanlar Afrika’ya peydah olmuş durumdaydı:) Aslında Somali’li korsanlar aynı El Kaide gibi diğer ülkelere, gelin buradaki insanları benden koruyun diyor! Daha sonra ABD, Türkiye ve Rusya veya NATO güçleri gidip korsanları temizliyor / ilginçtir ki temizledikten sonra geri dönen de olmuyor:) Tekrar enerji üzerinden dengeleri okumaya devam: ABD ve Rusya’nın birincil amacı enerji ve gıda yollarını Avrupa ve Çin’e bırakmamak. Bu noktada başka bir örnek: ABD iran’a ambargo uyguladığı yıllarda iran’a 20 milyar dolar üzeri yatırım yapan ülkelere her türlü yaptırımı uygularım dedi fakat Türkiye o yıllarda milyar dolarlık yatırımlar yapmıştı ve ABD hiçbir şey demedi. Neden? Çünkü ABD’nin derdi iran’a AB’nin girmemesiydi. ABD biliyor ki iran’ı enerji bloğunun dışında tut(a)maz. ABD ben iran’ı Avrupa’ya vermeyeceğim, Türkiye ile ilişki kurabilir diyor. Acaba NABUCCO Projesi bu yüzden mi iptal edildi? Kaldı ki NABUCCO Projesi’ni en çok da Rusya istemedi çünkü Avrupa’ya Rusya’nın kontrolünde olmayan bir enerji yolu açılacaktı. Ayrıca bizim projeye evet dememiz asimetrik bir vuruş olabilir mi? Tıpkı Almanya’ya incirlik Üssü’nün teklif edilmesi gibi:) Genelde örtülü çıkarlar / özelde çıkar itilafları ve bu itilaflara cevap verilen verilen asimetrik vuruşlar.. Peki bu senaryoya Rusya neden karşı çıkmıyor? Çünkü rakip müşterek. Rusya için en büyük tehlike Çin ve AB.
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      vahimdir, bugünlerde yas tutan ülke. link
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Milletlerarası Anlaşma'da yer alan bilgilere göre Türkiye, Somali'nin IMF'ye olan borcunun 3,5 milyon dolarını (yaklaşık 30 milyon lira) ödeme kararı aldı.
      1Enteresan. Uranyum için mi doğal gaz için mi acep. - oyi moyi moyoyi 06.11.2020 11:56:05 |#4011726
      1Her ikiside olabilir sonuçta hegomanya bu :D - guglepiley 06.11.2020 12:42:05 |#4011752
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ülkede her 3 kişiye 1milyon verselerdi keske
    8. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      akp'nin yardım kampanyası adı altında kara para akladığı ülke. ekşide bununla alakalı şöyle ayrıntılı bir entry mevcut. link
    9. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      en büyük ekonomisi havale ve para transfer şirketleri ile telekomünikasyona dayalı bir kayıt dışı ekonomidir.