bugün
yenile
    1. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "saye" türkçe' de "gölge" demekmiş. birine "bu işi sayende başardım" dediğimiz zaman " bu işi senin gölgenin serinliğinde başardım, serinliğin üzerimde olmasa yapamazdım" demiş oluyormuşuz. ne güzel bir teşekkür etme şekli...
      1saye farsça kökenli ve farsçada gölge anlamına geliyor. ufak bir anekdot - aranan kisi 17.11.2018 16:27:53 |#3741741
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      işin aslı, doğru başlık olacağından emin değilim. fakat anlamlandırma çabasına bürüdüğümüz yığınla halin, tabir yerindeyse, bir şeylerin gölgesine sığındığını fark ettiğimden burada olsam gerek. garip fakat olağan olanı dışlayarak büyümeyi öğrendik değil mi? yirmili yaşlarımdayım. çok uzun seneler önce değildi bu yaşlarıma bağladığım düşsel sancılar. bir şekilde bir şeyler öğrenecek ve aptal büyüme hevesimi kollarından tutup silkeleyerek ayaklarını yere bastırmaya çalışacaktım. öyle ki, yere sağlam adımlarla basmanın hazzı, toplumdan sıyrılmayı başardığını sanan freud yanlısı egomu besleyecekti. hata yapmanın eğlencesinden sıyrılmış ve ders çıkarmayı başarabilmiş olan olacaktım. daha çok sevmeyi öğrenip daha çok düşmekten de zerre korkmayacaktım. anlatılan ve sanılanın aksine, ben büyüdükçe küçülmeyecekti güzel diye nitelediğim hiçbir şey. bir evim olacak ve balkonunda menekşeler bakacaktım. daha çok insanı daha çok şarkıya bürüyüp, ruhlarıyla dans edebilmenin zevkini öğretecektim onlara. daha çok dinleyecektim ve daha çok nefes alacaktım. inanın zerre fark etmek istemiyor insan; 16 yaşlarındaki halinin daha katlanılır ve koca bi kadın olduğunu. bizler anlaşılma çabasıyla kıvranırken bundan tam olarak emin olamamış insan yığınlarıyız, kabul etmeli evet. fakat birçoğumuzun deli yaşlarını düşünmek adına heba ettiğine de inanmak istemiyorum. oysa basit bir denklem olduğundan bahseder fyodor; akıl ve mutluluk imkansız bir kombinasyondur. farkındalık sayesinde sürümeye başlıyoruz adımlarımızı saat 5 sularında eve dönmeye çalışırken. bu şekilde çok insan terk ettik değil mi? çok dönüş sonrası kaldırım taşlarına isimler bırakıp, keşke giriş katta otursaydım diye söylenerek eve çıkarken asansörsüz apartmanda, montumuzu bile çıkartmadan yatağa uzanıp kaldık öyle. anahtarı bulamayıp kapıda oturanlarınız dahi oldu bir süre, biliyorum. sonra peki? bi biz miydik koca evrende nefes almayı unutan? hayır değil. insanın en büyük yaratılış bozukluklarındandır gözümde kıyas müessesesi. güzel çirkin olmadan da güzeldir benim gözümde. çirkin olmasaydı da güzel zerre kaybetmezdi güzelliğinden. daha güzel olurdu, çok daha güzel ve belki de muhteşem. herkes sahip olduğunu sandığı şeyleri, kıymet bilme penceresinden, olmayanlar sayesinde izliyor. oysa hiçbirimiz, hiçbir şeye sahip değiliz kelimenin en yoğun anlamıyla. biri hariç. insanı diğer canlı yahut tanımlayamadığım diğer yığınla varlıktan ayıran şeyin hisleriyle olan ilişkisi olduğuna inanıyorum. bakın hissedebiliyor olması değil, zîra hissetmek eylemi insandan çok daha kuvvetli varlıklar biliyorum. fakat insanın bu hisleriyle olan ilişkisi, kendisi ve gözünün değdiği her yer üzerindeki etkisi... bizi biz yapan bu ki asla mükemmel olan olduğuna inanmam insanın. fakat hissedebilmeyi başarabilenler öyle güzel ki... biri hariçti değil mi? evet biri. biri sayesinde arkanıza rüzgârı alıp hiç durmadan dans edebiliyorsunuz. insan sadece birine tam anlamıyla sahip. sevgi. sevgi sayesinde. her şey sevmekle başlıyor çocuklar. bu adım adım ve zamanla öğrenilen bir süreç. daha sonra sizi şekillendiren bir kalıp. dünyanın en eğlenceli öğretmeni. sevgiyle başlıyor merak duygusu. daha sonra öğrenme çabası, kıskançlık, paylaşmaya direnirken zevkini öğreniyorsun mesela sonra. tahammülün neresine koyarsan oradan kucaklıyor seni. içinize sevgisini koyduğunuz her şey, sırf sevdiğiniz için, belki bu sayede sizin olabilir. ama öyle ki, dünya öylesine garip bi hâl aldı ki inanın, bir okyanus dolusu kelimeden bir cümle kurup tanımlamak mümkün değil. çürüyoruz çocuklar. kelimenin sözlük anlamıyla birebir, çürüyoruz. kendimizi sevmeyi öğrenemediğimizden, insan ve yaşamaya dair olan nasıl sevilir bilmiyoruz. merdiven bi yerde dağılmış. tırmanmayı başarmışız gibi ama üzerine basıp geçtiklerimizi görmüyoruz. o kadar kendimizden geçtik ki, bize kollarını açmış gelenlere karşı ceplerimizi yokluyoruz. birilerinin sadece biz olduğumuz için kalkıp kilometreler yürümesinden korkuyoruz. çok mu aldık ki şimdi verme çabasındayız böyle... bakın, bu değil. uçmayı öğrenmek için önce düşmek gerekli değil. ayağa kalkmak için önce dip gerekli değil. bir şeyi sevmek, ona sahip olmak demek değil. anlaşılmak için daha çok anlatmak mesele değil. kırgınım. ama vazgeçmek, çoğu vakitte amacına ulaştırır kötü tanımlamasını. evet bazen gerekli ve güzel olandır ama şimdi değil. bir gün, mutlaka, dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğuna inanacağız. çünkü sevgi iyileştirir, güzelleştirir, dinginleştirir ve huzur işler saçlarınıza. çünkü kalbe bahşedilmiş en güzel eylemdir inanmak.
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      anne çok sağol sayende