bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sylvester stallone reisin çok şekil söylediği, kimse hiç kimse anlamına gelen ingilizce kelime.
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kelimesini görür görmez “nobody said it was easy“ diye devam ettiririm hep. öyle. niye yazdım bunu bilmiyorum asdfgshdjd
    5. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      25 Mart 2021'de ABD'de gösterime giren ve baş rolünde Bob Odenkirk hazretlerinin olduğu film. Sırf kendisi için izlemeye başladım, Breaking Bad ve Better Call Saul'dan itibaren kendisinin büyük hayranıyım. Filmin imdb puanı 7.5/10. Aksiyon, suç ve drama türünde. Senaristi John Wickin senaristi. Zâten filme başladığınızda önce bir "Scorsese filmlerini mi andırıyor acaba?" derken 20-30 dakika sonra "E bu John Wick oldu" diyorsunuz. Fakat hikâyesi bilindik ve yer yer klişeler de olsa ben beğendim. Sonunda film gibi bir film çünkü. Farklı bir hikâye bulacağız diye saçmalamamışlar, yeni şeyler yapacağız diye maymun etmemişler filmi. Kıpklasik bir film ya oh. Artık herkes "başka" şeyler yapma derdinde iken dümdüz normal film yapmışlar. Bir film izlemek istiyordum ve o ihtiyacı giderdi. Aksiyon sahneleri de gayet iyiydi. Geleceğe Dönüş'ten profesörü görmek de hemen yüzümüzü güldürdü, Allah uzun ömür versin adama. Devam filmini bekliyorum.
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bomboş film. klişelerle dolu olması bir yana saçmaydı lan, acayip saçmaydı. beklentim de yoktu gerçi, bob odenkirk için seyretmek istemiştim. ama internette bir şeylere bakınırken veya gazetede bulmaca çözerken arka planda ses yapıp, size yalnızlığınızı unutturacak kadar da kullanışlı aslında, hakkını yemeyeyim şimdi.
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      2021 yapımı, eğlencelik, güzel film. çoğu insan bu filmi sevmemiş ama ben sevdim. hem john wick serisine olan benzerliği, -ki, aynı senarist yazmış- hem de the equalizer serisi gibi içine çeken hikayesi izlememe neden oldu. ancak asıl izleme nedenim, bob odenkirk'ti. entrynin devamını filmi hala izlememiş olanlar okumasın lütfen. film aslında çok güzel başlıyor ama başladığı gibi ilerlemiyor. keşke, evine giren hırsız elinde olmasına rağmen ona hiçbir şey yapmayan adama uygulanan baskı ile devam etseydi. mesela; oğlu, karısı, komşusu ve kayınbiraderi hutchie'ye sürekli baskı yapıp hırsızı neden cezalandırmadı diye yıldırmaya çalışıp hutchie de tüm bu baskılara dayanamadığı bir anda bu olaylar silsilesinin içine düşseydi. çünkü diğer türlü daha güzel olurdu bence. zaten film bir başladı, inanılmaz heyecanlandım. zira yayımlanacak üçüncü kitabım yok da bir nevi böyle başlıyor. bu tarz silahlı bir aksiyon vb. yok ama ana karakterimi eşi, sürekli gürültü yapan üst komşusunu uyarmadığı günün sabahında terk ediyor. her neyse işte. güzel film. odenkirk şahane oynamış. ve büyük bir ihtimal devam filmleri çekilecek gibi. izleyin derim. ayrıca; (bkz: christopher lloyd)
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bob odenkirk'in başrolunu oynadığı film. normalde böyle sebepsiz vurdulu kırdılı, aşırı şiddet içeren filmleri sevmem. john wick'i sevmedim mesela. fazla erkek filmi geliyor bana. ama bu filmi nedense sevdim. başrolden ötürüdür belki. amma en büyük sebebi bence, başrolün filmin başındaki ezik tavırlarıydı. yani bu adamdan bunu beklememek. hani öbüründe, karizmatik başrol tabii aynen abi en büyük sensin, en süper sensin diyosun ama bunda daha bi keşfedici buldum karakteri. tabii şu klişe olmasaydı iyiydi. evine hırsız giriyo, oğlunu dövüyo, karısına silah doğrultuyo, yeminliyim diye sessiz kalıyo, ama kızının kedili bilekliği bardağı taşıran son damla oluyo. ooo! olamaz böyle bişi! keşke bu kısmı daha iyi bağlasalardı. herhalde john wick yapımıyla aynı. bob odenkirk muhteşem oynamış. bu kadar karizmatik bi adam olduğunu bilmiyordum. filmin özetini yapıyorum. şiddeti gerektiği zaman bir enstrüman gibi kullanmak. anafikri ise, ah çok hoşuma gitti nedense, ailesi ya da vatanı için, o da bi nevi aile, savaşmaya giden erkekler ve savaşan erkeklerini bekleyen kadınlarrr. fazla edebiyatvari oldu. ama öyle. bu dnalarımıza kodlanmış bi gerçek. erkeklerin içindeki şu şiddet arzusu çok ilgimi çekiyor. bu bahsettiğim tek taraflı sadece birine zarar vermeli şiddet değil ama. hani böyle kendi ağzı burnu da kırılacak, karşıdaki de aynı şekilde olacak. bütün ruhlarını verip dövüşecekler. bazen esaslı dayak istiyor bunların canları. bu yapımın artık şu alüminyum folyolu rus düşmanlar klişesinden kurtulması gerek orası ayrı da. filmde en çok hoşuma giden detay şu oldu. sonda bir elinde sanat eseri tablo, çünkü sanattan anlayan bir yanı da var, şiddete arzulu ama aynı zamanda güzelliğe de tutkun bir adam, bir elinde yavru kedi, onu beslemesi, çünkü aynı zamanda içinde müthiş bir şefkat var ayrıntısı aşşşıırı hoşuma gitti. orda ben bi düştüm yalan yok ahahahh! bir de christopher llyod'u görünce çok sevindim. güzeldi ya. ben beğendim.