1642 - 1712 yılları arasında yaşamış divan şairi. şiirlerinde didaktik öğelere yer vererek, divan şiirinde yeni bir yol açmıştır. divan şiirine öz bakımından yenilik getirmiş, özellikle toplumsal düzensizlikleri, yaşamın kişiyi kötü yapan yönlerini göstermiştir. din ve töreyle ilgili öğütler vermiştir. divan'ından başka "hayriye", "hayrabad" adlı tanınmış mesnevileri, gezi notlarını içeren "tuhfetü'l harameyn" adlı yapıtı vardır.
nabinin mahlası na ve bi kelimelerinden gelmektedir. çare biçare, mert namert gibi tezatlık oluşturur. iki yoktan ne çıkar nabi diye bir beyitinde mahlasının anlamını vurgulamıştır.
"na" ve "bi" farsça'da yok demektir. 2 olumsuz ek olumlu mana ifade eder.
yani "yok, yok!" anlamına gelir.
4
+
-entiri.verilen_downvote
"sitem/dert hep tanidiktan/dosttan gelir yabancidan/düsmandan gelmez."
6
+
-entiri.verilen_downvote
nabu'nun nixe versiyonu
0
+
-entiri.verilen_downvote
klasik türk edebiyatı şairlerinden...
2
+
-entiri.verilen_downvote
Aleme racon kestiği bir şiiri vardır ki bence efsanedir. Her beyiti, altında Türkçe çevirisi olmak ile birlikte yazıyorum. Çeviri tam doğru değildir.
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz.
Zaman bahçesinde hem baharı hem sonbaharı görmüşüz.
Neşenin de kederin de rüzgarını görmüşüz.
Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz.
İkbal meyhanesinde mevki sahibi oldun diye çok da böbürlenme.
Akşam içip kendinden geçerek gururla nara atanların sabah baş ağrısından uyanamadıklarını görmüşüz.
Top-ı âh-ı inkisâre pây-dâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengîn-hisârın görmüşüz
Kırık gönüllerin çektiği "ah" topunun
Yıkılmaz kaleleri yıktığını görmüşüz
Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz.
Dertlilerin gözlerinden akan sellerin
Bir hışımla bin hâneyi yıktığını görmüşüz
Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdır sermâyesi
Biz bu meydânın nice çâpük-süvârın görmüşüz.
Can yakıcı bir "ah" okudur gariplerin sermayesi
O okla yıkılan nice süvari görmüşüz
Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı câygâh
Bi-‘aded mağrûr-u sadr-ı i’tibârın görmüşüz.
Oturduğu makamın kendine itibar kattığını sanan mağrur kimselerin
Bir gün oradan uzaklaştıklarında el pençe divan durarak hizmetkar konumuna düştüklerini görmüşüz
Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd
Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz
Dilenci çanağına dönüşür bir gün gururla kaldırdığın kadeh
Ey Nâbî! Biz buna benzer çoklarını görmüşüz