bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      allah'a şirk koşan.
    2. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      mekke dönemi müşriklerine dair kütübü sittede geçen bir rivayeti aktarmak istiyorum burada. önce bir kaç ön bilgi. mekkeli müşrikler allah'a inanıyorlardı. hem de çok kesin bir iman ile inanıyorlardı. bunun kuranda da çok örneği vardır. ayrıca mekkeliler hac da yapıyorlardı, bir çeşit namazları da vardı, kurban da kesiyorlardı. yaptıkları hac ibadetinin telbiyesi de vardı. şimdi onların telbiyesine dair hadis kitaplarına giren bir rivayeti aynen aktarıyorum. anlayışları nasılmış ve kimlere benziyormuş açık seçik belli olsun istiyorum. yalnız tahrife mahal vermemek için bendeki kaynaktan birebir aktaracağım. "şerik" ortak demek. "malik" hakim/sahip demek. --- spoiler --- i̇bnu abbas anlatıyor: "müşrikler (haccederken şu şekilde telbiyede bulunurlardı): "lebbeyke la şeri-ke leke: ' resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da: "yazık size, yeter, yeter" buyururdu. müşrikler (telbiyelerinin devamında): "yalnız bir şerik müstesna, o senin şerikindir, sen ona da, onun malik olduğu şeylere de maliksin" derlerdi. onlar, bunu, kabe'yi tavaf ederken söylerlerdi." müslim hacc 1185 nolu rivayet. --- spoiler --- şimdi hadis aktarımında islam kültüründe şerh usulü çok yaygındır. bayılırız şerhler düşmeye düzeltmeler yapmaya. eskiden de böyleymiş hala yayınlanan nakil kitaplarında da böyledir. kolay kolay şerhsiz hadis kitabı bulamıyorsunuz. parantezler, açıklamalar, düzeltmeler, eksik aktarmalar, çevirmemeler, öyle değil böyle demeler gırla gidiyor. bu da hadislerin komik hikayesinin bir başka yüzü. neyse konu dağılmasın. verdiğim hadisteki parantezler, türkçe'ye çevrilmemiş arapça bölümler falan bana ait değildir yani. özetle müslim'de geçen bu rivayet müşriklerin allah anlayışına ufak bir ışık tutabilir. "müşrikler" hac ibadetleri sırasında şöyle sesleniyorlarmış hadise göre: "emret allah'ım senin ortağın yoktur. yalnız bir tanesi müstesna. o senin "ortağındır." ancak sen o ortağına da onun sahip olduklarına da zaten sahipsin." evet müşrik tavaf yaparken böyle söylüyormuş. müslimde geçen rivayete göre. rivayete göre de resullullah, onlar bu telbiyeye başlayınca da canı sıkılıyor allah'a iftira ettikleri için de yazık size! yeter! yeter! diyormuş. peki ben bunu neden paylaştım? bir şey göstermek istiyorum çünkü. hani kelime-i şehadette önce "la ilahe" diyerek tüm ilahları reddediyoruz ve istisnai olarak tek olan allah'ı vurguluyoruz ya. sanırım dil ile alakalı olarak aynı durum var. aynı mantık ile müşrikler önce tüm ortakları reddediyorlar. allah'a hakkını teslim ediyorlar. sonra da istisnai ortaklarını öne sürüyorlar. i̇şte falanca falanca bilmem ne zamazingolar hariç. onlar allah'ın ortağıdır. eee? müşrikler de en büyük ilah olarak allah inancı vardı. o ne olacak? i̇şte onun için de son rötuşlar yapılıyor. "sana ortak diyoruz ama o ortak olanların da sahibi zaten sensin. çok takılma eyy allah. o ortaklarına da sahip olduğun için pek mühim değil maruz gör." tam bir hiyerarşi. kimlere benziyor bu alışkanlık? şefaat ve allah ile aracı koyulan inanışların savunma mekanizmasının birebir aynısı değil mi bu? açın izahlarını okuyun. onlar da aynısını söylerler. "biz aracı koyuyoruz, biz yardım istiyoruz, şefaat dileniyoruz ama zaten onlar da ancak allah dilerse verebiliyor. ortaklık, aracılık olsa da zaten onların da maliki allah ya.." kendi kitaplarında müşrik ahlakı ya da çarpıklığı olarak anlatılan ve resulullahın kınadığı davranışı aynen devam ettiriyoruz. 1400 yıllık müthiş bir tezgah var. müthiş tufaya geliniyor lan. gerçi allah şeytanın tuzağı zayıftır der ancak biz de az gerizekalı değiliz. tezgah müthiş kurulmuş. ne kadar müşrik inanışı, adeti varsa aynen devam ettirilebilmiş. haa ayrıca bugün mekke müşrikleri diye bildiğimiz bu heriflerin inanışlarında tek olan bir allah vardır. sonrasında ortaklar, aracılar, tecelliler, tezahürler, yaklaştıranlar gırla gider. yani özünde tek tanrılı bir inanç olduğu çok barizdir. ancak bir hiyerarşi vardır. en büyük ilahın sahip olduğu ilahcıklar vardır. bütün yetki en büyük olan allah'tadır ve onun alt kollarında da küçük tanrılar vardır. i̇şin komik tarafı bugün politeist inanış olarak bilinen inanışların çok büyük kısmının itikadi inanışı bu şekildedir. çok tanrılı bir hiyerarşi ve en büyük ve her şeyin hakimi tek bir ilah! i̇nanın çoğu böyledir. komik bulduğumuz yunan mitolojisi bile bu hiyerarşiye çok yakındır ki o mitoloji en uç örneklerden. bunu da şundan söyledim. tarih boyunca en eski inançların politeizm kökenli olduğu, tek tanrılı dinlerin sonradan türetildiğine dair bir iddia var. oldukça da ciddiye alınıyor. ama bence durum bu kadar basit değil. bugün müşrikler de politeist inanç özelliklerini taşıyabiliyorlar ancak özlerinde tek tanrılıdırlar. bugün malum kitlenin kitapları bundan 5000 yıl sonra bulunsa ibrahimi monoteist din dediğimiz islam dini kesinlikle o zamanda bu kitaplar vesilesiyle politeist inançlar olarak ele alınacaktır. monoteist inançlardan olan hristiyanlık 5000 yıl sonra ilgili kaynaklar vasıtasıyla kesinlikle politeist bir inanç olarak ele alınacak. hatta bugün bile alınabiliyor. aslında hem tarih hem günümüzün realitesi; dinler nasıl tahrif olunur, monoteist inançlar nasıl kolayca politeizme geçiş yapar çok net gösteriyor. ders almak lazım. önce politeizm vardı argümanı benim gözümde çöp yani. :) neyse hadis kaynaklarında müşrik inanışlarına bir atıfa rastladım yazayım dedim. 1400 yıllık müthiş bir tezgah var. müthiş tufaya geliniyor lan. gerçi allah şeytanın tuzağı zayıftır der ancak biz de az gerizekalı değiliz. tezgah müthiş kurulmuş. ne kadar müşrik inanışı, adeti varsa aynen devam ettirilebilmiş. dikkat ediniz, saf din allah'a aittir. o'ndan başkasını tanrı edinenler; “bizi sadece allah'a yaklaştırsınlar diye onlara kulluk ediyoruz” derler. şüphesiz ki allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. elbette allah yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez. (zümer/3)