mutluluk

istiklal gitaristlerinin önüne 200 lira bıraktığında yüzlerinde gördüğün ifadenin ismi... deneyin anlayacaksınız..

bize hiç uğramadı onda mutluluğun ne olduğunu bilmiyorum

hepimiz yarınlara alıştırdık kendimizi. hep bir şeylerden sonra gelecekti mutluluk. evlendikten sonra mesela... olmadı. bir çocuğumuz olunca... o da olmadı. bir araba, bir evimiz olunca... o zaman da gelmedi mutluluk. açıkçası ne yaparsak ne yapalım, nelere ulaşırsak ulaşalım mutluluğa erişmemizde hep bir engel çıkıverdi. gerçek şu ki mutlu olmak için şimdiden daha iyi bir zaman yoktur, olmadı, olmayacak. -bir paragraf sorusundan alıntıdır.

(bkz: beşiktaş tribünü) (bkz: adana kebap) (bkz: asosyal sözlük)

mutluluk görecelidir tabikii bana göre mutluluk güldüğünde o gülüşün gözdeki yansımasıdır.

şu saatlerde benim için tek mutluluk yemek yemek

3 milyarlık kupon son maçtan yatacakken maçın tatil edilmesi

sabah kalktığında çayını demleyen biri olmasıdır mutluluk.

mutluluk falan..büyük laflar bunlar. yaşiyoruz işte

yok ki

iki çift gözdedir mutluluk (bkz: nazeninçem)

uyku

ygs nin iyi gecmesi

"mutluluk bir kibrit çöpü artık ne kadar yanarsa"

o ne la türkçe bir kelime mi?

mutsuz olmama hali değildir. bazen kendimizi mutlu sanarken bile, aslında sadece mutsuz olmadığımızı hissederiz ya, o zaman daha da uzak görünüyo işte mutluluk, mutlu olma hali.

bize haram.

mutluluk denince akla hemen onun adı gelir, eti eti eti..

kolay kazanılamayan bir his. en güel mutluluklar uzun bekleyişler veya zorlu mücadeleler sonrasi gelir. havadan sudan veya karşı cinsten durduk yere beklemeyin kendinize yazık edersiniz

olduğu söylenen soyut kavram ben göremedim de

mutluluk pantolana işemek gibidir. islaklığı herkes görür ama sıcaklığı sadece sen hissedersin. diye bir tarif duymuştum hep aklımda kalmıştır

çikolatalar.

arada olur öyle, çok da şaapmamak lazım, kıpırdamadan durun geçiyo!

bazen iki dudak arasındadır.

(bkz:yok öyle bir şey çıkar onu aklından)

bi vardır bi yoktur

bu güzelim videoda mevcut :))

yunan mitolojisinde mutluluğa dair bir hikayeye göre;tanrılar, insanlar mutluluğu arasın ve böylece kıymetli olsun diye saklamaya karar veriyorlar. biri der ki, " göklerin en uzağına saklayalım" diğeri, " denizin en dibine..." öbürü," ormanın en kuytusuna saklayalım" diye belirtir sonunda biri der ki,"i̇çlerine saklayalım. oraya bakmak akıllarına gelmez."

eski dostla buluştuğunuzda aslında hiç eskimediğini farketmek

her yerde ama en çok içimizde sadece görmeyi bilmeliyiz

mutluluk diye bir şey yok kendimden biliyorum..

i̇stediğin zaman anne ve babanla konusmaktir

mutluluk nasıl birşey biliyormusun? boğaza takılan birşey ve hayat sırtına vura vura çıkartıyor. mutluluk boğazında düğümleniyor, ama sen değil hayat sırtına vura vura çıkartıyor. (bkz: zk)

küçük kız kardeşin "abba" demeyi öğrenip sürekli onu söylemesi. ablan sana kurban olur kurban.

mutluluk kişisel bir meseledir. standart veya koşul meselesi değil.

uzun bir süreç değil de anlık bir duygu olduğunu düşünüyorum mutluluğun. hiç bir insan hayatının bir yılı boyunca mutlu olamaz mesela ama sabah kuş sesleri ile uyandığında ya da çay kaşığının çay bardağına vururken çıkardığı ses ile mutlu olabilir insan. bence hepimiz sürekli mutluluğu aradığımız için böyleyiz (sürekli mutlu olan amına koyduklarımdan bahsetmiyorum) anlık olan bir şeyi sürekli yaşamak istediğimiz için. edit:imla.

geçicidir kanmayın

neden dış etkenlere bu kadar bağlıdır? neden illa mutlu olmamız için sevindirici bir habere, hoşumuza giden bir olaya ya da bizi hoşnut kılacak bir söze şahit olmamız gerekiyor? mutluluğun özgür olması gerekmez mi? "başkasıyla gelen mutluluk, başkasıyla gidecektir." -friedrich nietzsche tanrı bizim mutluluğumuzu insanlara emanet edip, yaşadığımız olaylara bağlı kılmış. tamam bunun olması gerekir ama bu kadar yoğun bağlılık haddinden fazla değil mi? tanrı bu bağı bu kadar yoğun yaparken, sanki insanların her geçen gün biraz daha kötüleştiğini/bencilleştiğini hesaba katmamış gibi. böyle bir durumda eski insanlar mutluluğa ulaşmak konusunda bizden daha şanslı oluyorlar. jenerasyonlar arası değişen her şey gibi mutluluk kavramının anlamı da ne yazık ki değişiyor. (#2011595) sahip olduğumuz mutluluklar eskiden ulaşılan mutluluklarla mukayese bile edilemez. sonuçta bugün atılan bir tweet beklenilenden daha fazla fav/rt alınca, bu tweeti atan kişi bir mutluluğa ulaşıyor. çağlar önce yaşamış, çiftçi bir ailenin küçük kızının, en sevdiği koyunun bir kuzu doğurmasıyla da o kız bir mutluluğa ulaşıyor. ikisinin de adı "mutluluk" ama sadece lafta. hissiyatta aralarında dağlar kadar fark var. velhasıl; keşke tanrı bizim mutluluğumuzu insanlara/olaylara bu kadar yoğun bağlı kılmasaydı. keşke bizim mutluluğumuz en çok yine bize bağlı olsaydı. ne bileyim mesela; kadınların adet olması misali her insan da belirli aralıklarla mutluluk hormonu salgılasaydı. herkes ayın bilmem kaç günü mutluluktan aptalca sırıtarak gezseydi, her şeye gülüp hayattan zevk alsaydı. doğal uyuştucu gibi yani. miisss... iddia ediyorum; eğer tanrı bu dediğim olayı yapsaydı, bu hayat her insan için daha yaşanılır bir hal alırdı. harbiden de düşününce; intiharlar azalır, torbacılık ve arabesk müzik sektörü bu kadar revaçta olmaz, buna bağlı olarak da kederli kederli tüketilen alkol günümüzdeki kadar fazla olmazdı. hepsinden önemlisi de sosyal medyada her gün gördüğümüz leş rakı edebiyatı bu kadar yapılmazdı... (ahh keşşkee...) edit: o kadar konuştuk, alın size mutluluk; (#1852777)

mutluluk aslında dış etkenlere bağlı değildir bence mutluluğu yaratan biziz mutluluk bizim içimizde saklı. olaylara bakış açımız, tutumumuz, hayallerimiz hepsi mutluluğu kendi lehimize çevirir bence mesela bir kuş öter kimi kuşun sesinden rahatsız olur, kimi sesin huzur verdiğini söyler. bunu belirleyen insan aslında. mesela biri bizi sevmez ama biz kendimizi öyle bir şartlandırırızki o insan bizi severse ancak mutlu olabilirmişiz gibi oysa gözlerimizi daha iyi açıp etrafa baksak belki mutluluğu bulabiliriz ve her şeyi kolaylaştırmakta mutsuz kılar bizi. örneğin bir insan hedef belirler ve o hedefini yerine getirince mutlu olur. örneğin siz markete gidip bir şeyler alacaksınızdır bu bir hedeftir ama siz gitmek yerine sipariş verirsiniz ve o elinize çabuk ulaşır ve kolayca elde etmiş olursunuz. kolayca yerine gelen hedeflerde çok kısa süreli mutluluk sağlar.

şuanda mal mal sırıtıyorum atayizler bunu da açıklayın :d

Bu konu da çok fazla konusmayıp sözü direk poyraz'cım karayel'e bırakmak istiyorum.. mutluluk diye bir şey yok kendimden biliyorum

mutluluk annenin yanından olmasıdır.

bir gün bana da uğrar mısın?

pek alışık olmadığımız bir durumdur.