bugün
yenile
    1. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İyiliğin ve kötülüğün iç içe olduğunu, hayatın bu iki döngü içinde ilerlediğini anlamak gerek. Başımıza gelen kötü bir olaydan her zaman ders çıkarıp aslında iyiye yormak, iyi yönünden bakmak çok önemli. Kötü gördüğümüz olayların bize neler kattığını hiç düşündünüz mü ? İyilik ve kötülüğü, bir masalın "kötü karakteri" gözünden anlatilmasina bakacağız. Herkesin bildiği klasik yönünden uzaklaşıp, gerçek hayata yorarak bir kötülükten çıkan iyiliğe, iyilikten "fazla iyi niyetten" kişinin kendisine yaptığı kötülüğe (yani zarara) en güzel örnek olduğunu düşündüğüm hikaye Malefiz... Uyuyan Güzel’i lanetleyen kötü peri . . .Kötü kalpli cadının gözünden bakıyoruz masala. Herkesin bildiği minicik bir bebeği, sırf doğum kutlamasına çağrılmadığı için lanetlediği söylenen cadının hikayesini kendi sebepleriyle inceliyoruz. Not: Malefiz hakkında anlatılan hiç bir hikaye yok, filmini 2 kere izleyip elimden geldiğince anlatmaya çalıştım bu masali. Ve aslında bu masalı anlatırken de gerçek hayata uyarlayip ders çıkarılması gerektiğini göstermeye çalıştım :) Malefiz görsel Uzun zaman önce birbine düşman iki komşu krallık vardı. Aralarında ki düşmanlık öyle büyüktü ki sadece güçlü bir kahramanın ya da korkunç bir zalimin onları birbirlerine bağlayacagi söylenirdi. Kralliklardan birinde kibirli ve aç gözlü bir insan yaşardı. Hiç bir şeyden memnun olmayan, komşularının zenginlik ve güzelliğini kiskanirdi. Diğer krallık olan yerde (Moors) ise, her türlü esrarengiz yaratik, mitolojik varlıklar yaşıyordu. Ne krala ne de kraliçeye ihtiyaçları vardı, birbirlerine guveniyolardi. Moorstaki büyük bir ağaçta özel bir ruh yaşardı. Onu bir kız sanabilirsiniz ama herhangi bir kız değildi. Upuzun kanatlara ve boynuzlara sahip bir periydi. Onun adı Malefizdi. Malefiz, bir gün ormanda uçarken 3 tane peri ile karşılaştı. Periler, Malefize ormana ölümlü bir hırsızın girdiğini, bataklıkta bir ağacın kovuguna saklandığını söyledi. Bu durum üzerine Malefiz, perilerin belirttiği yöne doğru gider ve çocukla karşılar. Günü birbirlerini tanıma ile geçiren iki küçük kimsesiz çocuk birbirlerine yakın bir bağ kurar. Kısa bir süre insanlar ve periler arasındaki bu düşmanlık ikisi arasında unutulmuştu. Günler geçtikçe aralarındaki bu dostluk, başka bir anlam kazanmaya basladi. Birbirlerine aşık olmuşlardı. 16. doğum gününde Stefan Malefize bir hediye verdi. Bunun gerçek aşk öpücüğü olduğunu söyledi. Ama öyle olmadı. (Malefiz ve Stefan Yıllar geçtikçe Stefa'nin Malefizden uzaklaşması. Onu insanligin cazibesine karşı hırslı ve bir o kadar da kötü bir insan haline getirdi. Acımasız bir ihanete uğrayınca o saf kalbi taşa dönüştü. Onun bu kadar kin ve öfke dolu olmasının nedeni; kendisini yarı yolda bırakan, zaafları, kibri ve aç gözlüğünü doyurmak isteyen gerçek aşkı sandığı Stefan'a idi. Malefiz sık sık yalnız dolaşırdı, bazen de Stefa'nin olabileceği yerlere giderdi. O insanların ac gözlülugunu ve kıskançlığını asla anlayamadi. Taa ki o gün gelene kadar... Malefiz'in yıllar geçtikçe arttığı gücüne ve krallığına karşıt onu ve yaşadığı yeri Moorsu yok etmek istiyen Krallık vardı. Defalarca kez Malefizi ve Moorsu işgal etmek için askerlerini gönderen Kral, hiç birinde başarılı olamadı. Çünkü Malefiz perilerin en güçlüsüydü. Tek başına bile bir orduyla savaş edip galip gelebilecek bir kadındı. Savaşta aldığı darbeden sonra yaralanan Kral, kızını evlendirmek ve kendisinin yerine tahta geçmesi için askerlerine bir emir verdi. "Eğer kim ki o kadını öldürürse kızımla evlenir ve yaşadığım krallıktaki tahtimin başına geçer." dedi. Bunu duyan Stefan, Moors'a gider. Çünkü kendisinin küçüklükten beri bir hayali vardır, kral olup tahta geçmektir. Geçmişte Malefizin ona karşı duyduğu zaafını bilir ve bunu kullanır. Yıllar sonra geri dönüp kendisini affetmesini ister. Malefiz, ölümlü aşkı Stefani affeder. Bir sabah uyandığında upuzun kanatlarinin kesildiğini fark eder. Acıdan, boşa çıkan aşkından, güveninin zedelenmesinden ve kendisine yapılan bu ihanetten sonra çığlıklar atarak ağlamaya başlar. örnek gorsel Stefan, Kral'ın yanına gider. Malefizi öldürdüğünü söyler (yalan konusur), kanıt (!) olarak da kestiği kanatlari kendisine sunar. Kral, bu durumu görünce verdiği sözü tutarak kızıyla Stefani evlendirip tahta geçirir. Bundan kısa bir süre sonra ölür. Stefan artık amacına ulaşmıştır. Sırf Kral olabilmek için kendisine bu ihaneti yaptığını öğrenen Malefiz, öfkeden deliye döner ve duyguları kullanılıp ikinci kez çok daha büyük ve acı bir şekilde terk edilir. İntikamını almak için elinden geleni yapar. Günler geçmiş, Kral ve Kraliçenin bir kızı olmuş. Kral Stefan, bütün yerel halkı ve prenses Auroraya hediyesini takdim etmek isteyen 3 periyi satosuna davet eder. Birinci peri prensese eşsiz güzellik büyüsü, ikinci peri asla mutsuz olmaması, hayatı boyunca hep gülmesi için büyü yapar. Üçüncü peri tam hediyesini verirken şatoyu kara bir bulut sarar, şimşekler çakar, kapılar pencereler açılıp kapanmaya başlar. Malefiz davet edilmediğini öğrenip baskına gelmiştir. Kendisinin davet edilmediğini öğrenince çok üzülüp (!), kraldan özür dilemesini istedi. Beşikte uyuyan prensesin yanına gidip lanetini soylemeye başladı. "Prenses gerçekten büyüyünce çok güzel ve iyi bir kız olacak. Onu tanıyan herkes çok sevecek ama 16. yaş gününde parmağına çıkrık'in iğnesi batacak ve sonsuz bir uykuya dalacak, bu büyüyü ancak ve ancak gerçek aşk bozabilir bu lanet ebediyen sürecek ve hiç bir güç bunu değiştiremez!" Malefiz kendisine çok aşık olduğunu düşündüğü adamın ona yaptığı ihanetten sonra aşk diye bir şey olduğuna artık inanmaz. Ve o yüzden böyle bir büyü yapar. Kral Stefan, adamlarına emir verir. Eyaletteki bütün çıkrıkları toplatir ve şatonun en alt katında yakar. 3 periye ormanın derinliklerinde kızı Prenses Aurorayi 16. yaş gününe kadar bakmalarını emreder. Günler geçer, yıllar geçer prenses Aurora büyür. Ormanda birçok kez Malefizle karşılaşır. Her karşılaşmalarinda aralarında pozitif bir enerji oluşur. Aurora, Malefizi bebekliginden beri hep yaninda hissettiğini ve iyilik perisinin olduğunu düşünür. Bu yakınlaşma ikisi arasında büyük bir sevgi bağı oluşturur. İçten içe Malefiz, yaptığı büyüden pişman olmaya başlar. Kendisine bu denli şefkatle yaklaşan günahsız bir prensesin bunu hak etmediğini düşünür. Bir gece uyurken prensesin odasına girip "laneti geri alıyorum, gerçekleşmesin" sözünü ardı ardına tekrarlar ama ne yazık ki işe yaramaz. Perili ormanda beraberken Malefiz ona bu durumu açıklamak ister ve yanına çağırır. Auroranin kendisiyle ormanda ölene kadar beraber yaşayacaklarını söyler ve maalesef bu yaptığı büyüyü aciklayamaz. Aurora bu haberi kendisine bakıcılık yapan 3 periye durumu anlatmak için sevinçle ormanın yolunu tutar. Ormanda yürürken kaybolmuş bir Prensle karşılaşır. Prens ona, Kral Stefan'in satosunu aradığını sorar ve bir dahaki sefere tekrardan görüşmek istediğini söyleyip gider. Aurora eve geldiğinde 3 periye Malefizle birlikte Moorsda yaşamak istediğini söyler. Bunu duyan periler ise ona gerçeği açıklayıp, lanetlendigini anlatmak zorunda kalır. Aurora ağlayarak Malefizin yanına gider ve gerçekleri ondan duymak ister. Malefiz inkar etmez, ama neden böyle bir şey yaptığını da açıklayamaz. Büyük yıkıma uğrayan prenses hem kendisine bakan 3 periyi hem de Malefizi terk eder. Ertesi gün 16. yaş gününe basar, Malefiz, prensesi aramak için yola cikar. Babasının satosuna gelir. 16 yıl aradan sonra ilk defa babasını ve annesini görür. Şatoyu gezerken en alt kata inip bir oda keşfeder. Odaya girmek isteyen prenses kapıyı açar ve eline bir çıkrık'ın iğnesi batar, büyü artık gerçekleşmiş olur. Ne yazık ki Malefiz yetişemez, hayatını kurtardığı kargaya ormanda prensesin karşılaştığı prensi bulmasıni söyler. Prens satoya gelir, prensesi öper, ama büyü bozulmaz... (nahh bozdun büyüyü) Göz yaşlarına hakim olamayan Malefiz Aurorayi alnından öper. Odada birden ışıklar çıkmaya başlar, ve prensesin laneti bozulur. İşte sevginin, gerçek aşkın gücü büyüyü bozar. Tabi buradaki sevgi ve gerçek aşk her zaman bir prense sahip olunmaması gerektiğini, duyguların, bağların, aşkın ilişkiden ziyade değer verme duygusunu nitelendirdiğini Malefiz ve Aurora arasında anne-kız iliskisinin kuvvetlendigini anlatmaya çalışır. (Malefiz ve Aurora) Hikayede, Malefiz üst üste sevdiği adamı affedip, ihanete uğraması sonucuyla iyi olarak gördüğü davranışın kendisine nasıl zarar verdiğini, kendisine nasıl kötülük yaptığını görüyoruz. Bunu gerçek hayata yoracak olursak sürekli affetmenin; insana kendisinden ödün verdiğini, öz saygısını yitirdiğini gösteren kötü bir davranış türü olduğunu görüyoruz. Kendi kendisine yaptığı bu durumdan fesat, kötü, intikam dolu bir insana dönüştü. İntikam aldığı zaman sefasını süreceğini zannetti. Ve kendisine ihanet eden insana kötülük yapıp kendisini daha iyi hissedeceğini düşündü. Yapılan kotuluge kötülükle karsilik verilmemesi gerektiğini de çok güzel bir sonuçla anlatti. Yaptığı kötülük kendisine "vicdanına kulak vermeyi" öğretti. İyiliğin özünde olduğunu, karşılaşılan kötülükten iyi bir sonuç çıkılacağını tekrardan hatırlattı. İyilik ve kötülüğün iç içe olduğuna verebilecek başka bir örnek ise Yin Yang kavramıdır. (sembol) Yin; kadınsı, pasif, karanlık, soğuk ve yumuşak özellikleri temsil ederken Yang; eril, aktif, aydınlık, sıcak ve sert özellikleri temsil eder. Burada iyilik ve kötülük kavramını cinsiyetçi bir yaklasim yapıp iyiliği kadına, kötülüğü erkeğe benzetmeye çalışılsa da. İçlerinde belirtilen iyilik özelliklerinde de aslında "pasif olmanın, karanlığın ve soğuğun kötü bir şey olduğunu." Kötülük özelliklerinde de "aydinliğin, sıcaklığın iyi bir şey olduğunu." Anlatmaya çalışmış...
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Malefiz 3, Angelina Jolie ile geri döneceğini doğruladı... çok mutluyum... Ayrıca Malefiz ile ilgili yazdığım bir diğer entry= (#4610285)