bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yeni yayınlanan bir Can Dündar belgeseli, henüz izlemedim.
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      daha izlemedim ama said sefa'nın şöyle müthiş tespitlerinin olduğu yayını az önce izledim. özellikle recep tayyip erdoğan ve askeri vesayet ile ilgili tespitleri nefis. bir de türkiye'yle ilgili. bu adamı genel anlamda cidden başarılı buluyorum ama tek ve en büyük sıkıntısı, fethullah gülen gibi ne idüğü belirsiz bir meczubun peşinden gitmesi veya gidenlere sempati duyması. akıl alır gibi değil. (bkz: can dündar) (bkz: 15 temmuz 2016 askeri darbe girişimi)
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hala izlemediğim belgesel, izleyemiyorum çünkü youtube'da video yok. Üst entry'de bahsedilen said sefa'nın o müthiş tespitlerini merak ettim, onu izledim. Maalesef tipik bir fetocunun hastalıklı argümanları ve bakış açısından başka bir şey göremedim. Fetullahçılığın ne kadar pis, karanlık bir örgüt olduğunu 15 temmuzda öğrenmedik, 1990'lı yıllardan beri, özellikle Almanya'nın BND'si ve Amerika'nın CIA'sı ile kol kola, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal yapısına karşı, kuruluş felsefesine karşı, tüm kurumlarıyla beraber TC'yi ele geçirmek isteyen, bunu da bilhassa AKP'nin yardımıyla belli bir derece başaran, sadece TC'de değil balkanlarda, kafkaslarda ve Afrika'da çok ciddi örgütlenmesi olan Türkiye'nin egemenlik haklarına, ulusal bütünlüğüne ciddi zarar vermiş (Kozmik oda vakası, GK Başkanının tutuklanması, emniyet-tsk istihbaratını ellerinde bulundurmaları vs vs) uluslararası bir örgütten bahsediyoruz. Şimdi Said Sefa'nın üzerinde durulması gereken bir kaç argümanı var. 1. Ona göre Kemalistler/Sosyalistler/Solcular/Laikler diye gruplandırdığı kesim Müslümanlar tarafından yönetilmek istemiyor, müslümanları yönetilecek, hor görülecek, hiç bir şekilde rekabete girilemeyecek 2.sınıf vatandaş olarak görüyorlar. 2. Ona göre Müslümanlar da onlar gibi yönetime talip olabilir, bir çok alanda bu kesimi alt edebilir. 3. Ona göre Fetullahçılar (Ilımlı Müslümanlar) evrensel değerlerle uyumlu, insan haklarını merkeze alan, demokrat bir yapı kurabilirler. 4. Ona göre Laik/Kemalist/Solcu kesim aklı çalışan, kendileriyle rekabet edebilecek bu "ılımlı müslümanlara" karşı, RTE tarzı bir müslümanlığı bilerek tercih ediyor ki, daha rahat kontrol edebilsinler bu tarz bir müslümanlığı. Bu argümanların tamamı hastalıklı ve aşağılık kompleksinin, çürümüş bir ideolojinin ürünü. Menderes de, Demirel de, Turgut Özal da, Tansu Çiller de, Mesut Yılmaz da daha sayamayacağım bir çok başbakan, başbakan yardımcısı, bakanlar, üst bürokratlar vs vs bunların hepsi müslümandı. Cumhuriyet hiçbir zaman kişiselleştirilmiş müslümanlığa ses etmedi. Ne zaman ki, müslümanlık toplumsallaştırılarak siyaset içinde güç toplama ve tahakküm aracı olarak kullanılmaya başlandı, cumhuriyetin temelde laikliğe dayanan kuruluş felsefesine sadık bir çok kurum, devlet adamı/kadını, yazarı, çizeri, aydını bir dakika ya ne oluyor deme ihtiyacı hissetti. Ve bu rahatsızlığı, sanki müslümanlığın tek temsilcisi bunlarmış gibi ve temsil ettikleri şey siyasallaşmış müslümanlık değilmiş gibi, "bakın Müslümanlar tarafından yönetilmek istemiyorsunuz, tüm rahatsızlığınız bu, müslümanlara düşmansınız" tarafına çekmek zorunda kalıyor, çünkü elinde başka koz yok. Tipik bir fetocu demagogluğu. Fetullahçılar gibi, diğer siyasal islamcılar da Laik cumhuriyeti önlerinde bir tehlike olarak görürler. Çünkü hayal ettikleri şey demokrasi vs değildir, islam dinine dayanan teokratik bir yönetim biçimidir. Kafalarındaki motivasyon deccal olarak gördükleri Atatürk'e karşı galip gelmekten ibaret. Ne fetullahçılar ne de diğer siyasal islamcılar, evrensel değerlerle uyumlu, insan haklarını merkeze alan, modern bir demokrasiye ön ayak olamazlar. Müslümanlar olamaz demiyorum bakın, burada müslümanlık irrelavant, alakasız bir konu. Din sizin kişisel aidiyetinizdir, toplumsal bir şey değildir, ister krem peynire taparsın, ister kendi annene, kimseyi ilgilendirmez. Ama bunu siyasi bir araç ve örgütlenme stratejisi olarak kullandığın zaman zaten evrensel değerlerden de, sağlıklı bir demorkasiden de uzaklaşıyorsun demektir. Demokrasi denetimle başlar, rasyonalite, şeffaflık ve özgür irade gerektirir. Ne fetullahçılar şeffaftır, ne diğer siyasal islamcılar. Ne fetullahçı örgütlenmeyi denetleyebilirsiniz, ne de diğer siyasal islamcıları. Müritler rasyonaliteden uzaktır, bu yüzden özgür iradeleri de sorunludur. Yani siyasal islam ve dolayısıyla fetullahçılık özü itibariyle demokrat değildir, olamaz. Özü itibariyle demokrat olmayan bir yapının Türkiye'ye demokrasi getireceğini sanmak da ancak bizim bazı salak solcularımızın ve liberallerimizin düşeceği bir hataydı. Şimdi onlar da uyanmıştır herhalde. Dibine kadar rasyonaliteden ve özgürlükten uzak bir yapının müritleri adil şartlarda hiç bir şekilde Said Sefa'nın düşmanlaştırdığı kesimle mücadele edemezler. Yapacakları tek şey, soru çalmak, intihal yapmak, cia-bnd gibi bağlantılarından yararlanmak, şantaj, tehdit ve baskıyla kendilerine alan açmaktır. İşin sanat-sepet kısmına girmiyorum, işte komedyen olarak çıkardıkları herif Atalay Demirci :D Son olarak katıldığım tek şey, RTE'nin başını çektiği siyasal islamla mücadele etmek, fetullahçıların temsil ettiği siyasal islamla mücadele etmekten daha kolay.