(bkz: the hunt) ya da bu başlıktaki ismi ile jagten..
sen ne güzel filmdin öyle ya, demin izledim hemen sıcağı sıcağına bir şeyler yazmak istiyorum ama bilmenizde fayda var ki birazdan yazacaklarım yer yer spoiler içerebilir.
ilk defa bir kuzeyli filminde ağladım ya, aman ya rabbi cidden ağladım. yargısız infaz konulu bu güzide filmde, başından beri emin olduğumuz tek bir şey var ki, ana karakterimiz suçsuz. bunu başından beri veriyor bize yönetmen ve bence buradaki amacı bizi kuşkuya sokmak yerine karakter ile bütünleşmemizi sağlamak, öyle de oldu açıkçası. adam başına gelenlere rağmen hep çok sakin davrandı, bu bir kuzeyli davranışı bence, bir türk ya da bir avrupalı asla ama asla bu kadar sakin kalamazdı. adamın bu sakinliği epeyce sinirimi bozdu ama napalım, yöresine verdim. keşke bizde de çocukların sözü bu kadar dinlenseymiş, ne bileyim. adamın köpeğini gömdüğü sahnede ağladım arkadaşlar, yalan yok. yağmur filan da yağıyordu ya, tam atmosfer yani dayanamadım. filmin sonu ile ilgili -inception kadar olmasa da :d- birçok teori var. görüyoruz ki insanlar lucas'ı affetmiş gibi görünse de aslında affetmemiş. zaten clara'ya yerdeki çizgileri kast ederek bu engelleri nasıl aşacağız sorusunu sorması, aslında lucas'ın da olanların farkında olduğunun belirtisi. sondaki vurulma sahnesine gelirseeek. bence vurmaya çalışan clara'nın ağabeyiydi çünkü kendini suçlu hissediyordu. filmin bir yerinde de gördüğümüz üzere clara'ya hiç de yaşına uygun olmayan bir takım görseller göstermişti. "taciz" olayını clara'ya o yaşatmış olabilir ve clara da bunu öğretmenine atmış olabilir. abinin durup dururken ağlaması filan da buna örnek olarak gösterilebilir.
sonuç olarak, enfes bir film idi, aldığı tüm ödülleri hak etmiş.