hırsızlık

aşağılık insanların işidir. ayrıca; hayber savaşı'nda şehit denilen birine hz. muhammed: “hayır, ben onu çaldığı bir hırkadan dolayı cehennemde gördüm. cennete müminlerden başkası giremez" demiştir.

amk sabah bizim evin dış yalıtımı için iskele kurdulan tam hırsızlar gelsin diye amk bide ben o odada yatıyorum ...

Bazen hastalık olmakla beraber yapılması yanlış olan eylem

the kite runner'da şöyle efsane bir bölüm vardır hırsızlıkla ilgili; --- spoiler --- sadece bir tek günah var, o da hırsızlık. tüm diğerler günahlar hırsızlığın çeşitleri. bir adamı öldürdüğünde bir hayat çalmış olursun. karısının koca hakkını, çocukların baba hakkını çalmış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeği bilme hakkını çalarsın. çalmaktan daha alçakça bir hareket yoktur. --- spoiler ---

(bkz: 17 aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması)

üzerinde emeği, hakkı olmayan bir kişinin akla gelebilecek hemen her şeye ihanet etmesi, heba etmesi veya yok etmesi durumudur. misal, sözlük yazarı gelir buraya bir şeyler yazar. o onun emeğidir, sonra biri gelir saçma sapan bir yere taşır tek çırpıda. bu emek hırsızlığı olur mesela. güncel örnek veriyorum ki derse katılım artsın. bir sonraki ders enayi ve hırsız kavramlarını işleyeceğiz herkes 76. sayfaya çalışsın gelsin.

insanın düşebileceği en aşağılık eylemdir.

dünyanın en büyük suçu. düşünsenize okadar emek harcıyoruz bir şeyler elde ediyoruz. kahpe çocuğu biri geliyor ve o emeği pic ediyor. allah'ın gazabı bunların üzerine olsun inşallah.

kardeşim geçen gün bim a.ş den tatlı almaya gitmişti ,koskoca bim a.ş den çay kaçıran birini görmüş asdf hemen kasiyere haber vermiş dedim aferin öğreniyosun bu işleri .i̇çimden de dedim ki ramazan günde niye çay hırsızlığı yapmak yani nasıl bir tiryakiliktir bu yarebbi ?

dün topkapı sarayına gittik. dönerken tramvaya bindik. turnikelerden geçtim, arkamı döndüm, baktim ordaki görevliye bir turist polis sordu. cüzdanını çalmışlar adamın. iki durak sonra indik. bu sefer de bir adam "cihaz,cihaz,cihaz" diyerek üstünü arıyor....adamın telefonunu çalmışlar. ard-arda boyle iki hırsızlık vakasını görmem çokluğundan mi yoksa tesadüf mu bilmem ama malınıza sahip çıkın sevgili yazarlar... can malın yongası :)

“mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karının elinden kocayı, çocuklarından da bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığı zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. anlıyor musun? çalmaktan daha kötü bir suç yoktur, emir. kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun isterse bir dilim nan(ekmek)… aşağılıktır."

bu aralar çevremde sürekli olarak duyduğum olay. birincisi (#2127397) buydu, ikincisi de sınıftan bir kızın kitabı çalınmış. ve çalınan kitap ceza genel.. (bkz: ceza hukuku kitabı çalıp ceza hukukuna çalışmak) kitap çalmaktan kaç yıl yerim diye mi bakıyor acaba? allah'ım bu olayların ardı ardına gelmesiyle ne anlatmaya çalışıyorsun bana? birileri de benim kalbimi mi çalacak yoksa?!

yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın çeşitlemesidir... bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun -uçurtma avcısı

son zamanlarda en beklemediğim birinden yediğim darbeyi anlatayım. 8 ay önce aşçılık kursundan bir abla çocukları için bir lokanta açtı ve beni yanına aldı. bir markanın bayiliğini aldılar ve merkez şubeden ayşegül adında bir çalışan gönderdiler. ilk başlarda hareketler şüpheli gelse de aylarca aynı sofrada yemek yiyip çalışıyorduk alıştık. zamanında din öğretmenliği yapmış kapalı bi ablaydı 3 cocugu var eşinden ayrılmış abisinin yanında kalıyordu. geçen ramazanda babası vefat etti baya bir bunalım geçirdi babası patlıcan seviyor diye her patlıcan yemeyi yaptığımda ağlardı. abisi annem samsunda tek kaldı dıyerek evi boşalttı biz de bu kadına ev tuttuk eşya ayarladık.patronumun eski oturduğu evdi o yüzden ev sahibi de güveniyordu. 8 ay beraber yedik içtik kardeşimin nisanı var dedi samsuna gitti ev sahibi de memlekete gitmis anahtarı vermış ayşegüle biberleri sula demiş. bizi aradılar evden ses geliyo bağırıyorlar bilmem ne diye gittik akrabalarını doldurmus ickiler viskiler uçuşuyo havada. kovdular kadını. ev sahibinin telefonu ve 1500 lirasını altın bileziklerini falan çalmış 2-3 gün sonra çıktı ortaya. hırsızlıktan sabıkası varmış zamanında. kendimi aptal gibi hıssettim onun yüzünden. zaten zor güvendiğim insanlara artık hiç güvenemiyorum. kocasından da calmış. abisi falan yok eşi dostu geldi uyuşturucu kullanıyomus. 1 tane kızı varmış oda dedesiyle gecen gün görüşmüş. patlıcan da yalan oldu.

tren yolculuğu başlığına baktım da her gidiş gelişte mutluluktan entiri girmişim. o kadar öve öve bitiremediğim trende hayatımın şokunu yaşadım bugün. millet çantasını cüzdanını çaldırır ben koskoca valizi çaldırdım. yani çalındığından şüpheleniyoruz çünkü treni tekrar kontrol ettiğimizde ekstra bi valiz yoktu. yanlışlıkla alma karıştırma olayı yok gibi yani. eğer kasıtlı alındıysa ki polislerin de fikri bu yönde bu hırsızlıktan da ziyade bildiğin çingenlik. i̇çinde ne olduğunu bilmeden kıza mı erkeğe mi ait olduğunu bilmeden ne buldum kâr mantığıyla aldı götürdü heralde benim valizi. ben son durakta ineceğim vakit farkettim valizin olmadığını. dakikalarca bilmediğim, adres sormak için bile türkçe konuşan birine rast gelemediğim varoş mu varoş basmane sokaklarında karakol aradım durdum. sokakta yatanlar mı dersiniz bağırıp çağıranlar mı her telden insan var. bi ara valizi unutup burda da kol çantasını kaptırmasak bari diye içimden geçirmedim değil. hani beni bile çalsalar şaşırmazdım yani. neyse korka korka buldum en sonunda karakolu. aldılar ifademi almasına ama polis karakolundaki halim de ayrıca komik. zaten karakol ortamı çok berbat sürekli eli kelepçeli hiç tekin olmayan tipler getirip duruyorlar. gerildim o ara baya. anlat bakalım diyor benim valizim çalındı galiba diyorum ağlıyorum. ne vardı içinde diyor mezuniyet kıyafetlerim vardı diyorum ağlıyorum. altın mücevher var mıydı diyor. öğrencinin valizinde mücevherin işi ne? zaten valizde öyle şeyler taşıyana da koymaz o gider alır kendisine yenilerini. öğrenciyim ben. çorabım bile değerli. neyse baktılar ben susmuyorum gofret falan verdiler ifademi alan polis fıkra anlattı. heralde valizden ümitleri olmayınca en azından teselli edelim dediler. çünkü sürekli cana geleceğine mala gelsin gözyaşlarına değmez ağlama bak hem sen ne okuyorsun bakiyim nerden geliyorsun falan gibi muhabbet etmeye çalışıyorlar. o sıra ben susturamıyorum kendimi tabi. sağolsun hepsi çok ilgilendi hatta üzüldüler baya, numaralarını verdiler benimkini de aldılar kamera kayıtlarını inceleyeceklerini söylediler ki bu normalde savcılık izniyle oluyormuş. ama o konuda da zorluk çıkarmadılar. her neyse, sonuç olarak nerden baksan 500 liralık bi eşyam gitti. i̇çinde hala taksiti bitmeyenler vardı üstelik. allahtan bu gidişte bilgisayarı götürmemiştim yoksa o da gidecekti. galiba uzun bi süre korkudan trene binemeyeceğim... hala deli oluyorum düşündükçe. i̇nsanın hiç aklına gelmiyor böyle bi şeyin kendi başına geleceği. pek ümidim yok bulunacağından ama tren yolculuğu yapanınız varsa ibret olsun sizlere de. valiziniz 100 kilo da olsa kucağınız da götürün.

rakı içmek daha büyük suç olsa gerek.. edit: sahi, atatürk de ayyaştı değil mi?

mesela hırslı biri var. alıp karşına konuşuyorsun diyorsun ki abi ne hırs yapıyorsun ya boş ver çabalama. bu hırsızlık işte. insanların hırsını söndüren kişiye hırsız denir. bukowski çok iyi bir hırsızdır bence. mezarında da "çabalama" yazıyormuş.

bak her şeyi çal anlarım para ediyor diye çalarsın ama bre amına koduğumun dümbüğü asma kilidi niye çalarsın ki. kilitlemeyi unuttuğum asma kilidi çalmışlar ya. umarım lazımdır yoksa anasına hediyem olsun.

Sabah yürüyüşüne çıkmıştım yolda şöyle bi' tabela gördüm. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim bu duruma. İnsanları bu hale düşürmek aşağılıkça.

Türk Ceza Kanunu'nun 141-147 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 141. madde uyarınca zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. 142. maddede suçun nitelikli haline yer verilmiştir. Kamu malını, malını koruyamayacak durumda olan ya da ölen kişinin malını, elde/üstte taşınan malı almak; doğal afet ya da sosyal olaydan istifade etmek, bilişim sisteminden yararlanmak, tanınmamak için tedbir almak veya yetkisiz olunmasına rağmen resmi sıfat takınmak, büyük ya da küçük baş hayvan hırsızlığına beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. İkinci fıkrada beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılacağı öngörülmüştür. Dördüncü fıkrada hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmayacağı belirtilmiştir. 143. maddede hırsızlığın gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacağına yer verilmiştir. "Geceden ne anlamalıyız?" diyecek olursanız (#4120516). 144. maddede daha az cezayı gerektiren haller düzenlenmiştir. Madde uyarınca hırsızlık suçunun; paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde ya da bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. 141. maddeye dönüp baktığınızda direkt hapis cezasına hükmedileceğini göreceksiniz. Burada ise kısmen de olsa mal (ve alacak) size ait olduğundan hem hapis ceza azalıyor, hem de adlî para cezasına hükmolunma ihtimali bulunuyor. 145. madde; malın değeri az ise verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebileceğini öngörmektedir. 146. maddede kullanma hırsızlığına yer verilmiştir. çalınan mal, geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilirse, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz. Son olarak 147. madde, "ıztırar hali" olarak da bilinen zorunluluk hali ile ilgilidir: Maddeye göre hırsızlığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Kaynak

bazen "yok artık!" dedirtecek cinsten olan haksız kazanç edinme şekli. şişli de bir bankadan 2,5 milyonu herkesin gözünün önünde alıp götürmüşler. buranın yalancısıyım.

Erenköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde bir hastam vardı. Hep aklıma geldiğinde acaba ne yapıyor şimdi diye düşünürüm. Beni çok etkileyen bir hayat hikayesi vardı kendisinin şimdi bu başlığı görünce anllattığı hayatından bir kesit geldi aklıma. Erasmus için gittiği Hollanda’da hastalığının ilk belirtileri ortaya çıkmaya başlamış. Belirtilerden biri de bir şeyler çalma isteği. Komünist bir ailede büyümüş. Zenginlerin daha da zengin olmasına karşıyım düşüncesini benimsemiş birisi kendince. Yargılamadan sadece dinledim, zaten yapmamız gereken de buydu. Başlarda anlamsız sesler duyduğunu söylemişti daha sonradan seslerin her yaptığı işte onu desteklemeye başladığını. Gittiği bir elektronik eşya satan mağazadan ufak tefek şeyler alıp yakalanmamasıyla alışkanlık haline getirmiş hırsızlık yapmayı. En son gittiğinde gözüne pahalı ve çok istediği bir kulaklığı kestirmiş ve yeltenmiş. Bugüne kadar hiç çalmadığı alarm çalmaya başlamış ve mağaza müdürüyle karşı karşıya kalmış. Sonrası da hapiste bitmiş tabi. Bir hafta hapiste kaldığını söylemişti. Tabi o zamanlar göstereceği bir raporu da yok. Ve bu belirtiler hastalığının sadece çok azı. Velhasıl hırsızlık bir hastalık semptomu olarak da ortaya çıkabiliyor. Tabi onun zekası dayanak olarak komünistliği gösteriyordu ama bu onun için psikiyatri boyutunda bir hastalık belirtisiydi.

kendisinin veya ailesinin karnını doyurmak için çalıp çırpmaktan başka hiçbir seçeneği kalmamış kimseleri tenzih ederek söylüyorum; taciz, tecavüz, yalan, alıkoyma, iftira, mobbing, dedikodu, darp ve gasp gibi bütün kötülüklerin özünde hırsızlık yatar. hatta bir insanın yüzündeki ufacık tebessümün silinmesine sebebiyet vermek, huzurunu kaçırmak, moralini bozmak bile düpedüz hırsızlıktır. kısacası insan, sadece birilerinin malını mülkünü yürütüp aşırarak aşağılık bir hırsız olmaz. onların mutluluğunu, hakkını, hürriyetini, kimliğini, namusunu, şerefini, özgüvenini çalarak da bu sıfata ziyadesiyle layık olur.

“Şimdi, mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.”  Uçurtma Avcısı

En büyük günahlardan birisidir. Allah uzak eylesin.