t:
kiliseler ve liseler'in nefis şarkısı.
"korkuyordum çalışmaktan koca göbekli insanlar için.
daha iyiydi çeliğe versem şekil, elimde çekiç.
yahut sallasam orak, gün boyu buğday başları biçip.
başımda güneş, güneşli başımdan geçirseydim yalnızca şiir."
gemi
---
spoiler ---
(hey bas..)
verse 1:
vakit kara bir gece,
keyifsiz yaşlı bir gemi.
dalgalar ve deniz,
bir tabutu taşıyor gibi.
i̇çimde garip bir his.
yıldızların bizi takip eden,
birer minik narin peri olduğuna dair.
saçlarımı kokluyor rüzgar, i̇nliyor gök.
bir cigara parlatıyorum memleket karası.
yarası olanların rotasını ay ışıldatır.
öyle gidelim ki; bu kancık asır, kattiyen bulamasın bizi.
üçüncü sayfalardan kamuoyu.
o gam yurdu koca şehirde nefes alacak tek bir yer bulamıyordum.
babam soruyordu kim olmak istediğimi.
ona öfkelendiren toplumsal cevaplar sıralıyordum.
korkuyordum çalışmaktan koca göbekli insanlar için.
daha iyiydi çeliğe versem şekil, elimde çekiç.
yahut sallasam orak, gün boyu buğday başları biçip.
başımda güneş, güneşli başımdan geçirseydim yalnızca şiir.
türkiye'de düşleri gerçekleştirmek güç hep, neden?
fikirlerini anlatsan insanlar gülüp geçer.
bir sonumuz olduğunu bilmenin sesi gene de güven verir.
yalnızsın, elde değil ki gücenmemek.
rimbaud gibi göç etmeden, yapamazsın dedi yüreğim.
öyleyse sorma niçin, şimdi bu gemideyim.
ölüm ne taraf söyleyin de, dümeni o yöne çevireyim.
vakit kara bir gece. dalgalar ve deniz..
nakarat:
akşamlar.
ağlatıyor.
ağladım çok, ağladım.
akşamlar ağlatıyor, ağladım, çok ağladım.
ay ışığı insafsız, güneşim acımasız.
buruk aşklar uğruna uyuşuk, esrik kaldım.
n'olur bu gemi batsın, beni de alsın deniz.
bilirim nasıl döğer, kıyıları dalgalar.
şafağın güvercinler gibi coştuğu anı.
akıntı ne, hortum ne, gökler nasıl çatırdar?
ben gerçekte yaşadım, düşlerde yaşananı.
ala gözlü, cırlak kuşlar çığlıklar atarak,
dışkı yağmurlarıyla ada yakın diyordu.
boğulanları suda uykuya bırakarak,
yelkenleri şişirmiş, gemim ilerliyordu.
gecenin içinde,
bir gemi,
süzülür..
verse 2:
gecenin ölüsündeyim, kamaramda bu şarkı çalıyor.
böylece kafamın içindeki sesler beni uyarmış oluyor.
korkunç şimşekler çaksa vicdanım susar mı sanıyon?
gök karanlık, deniz zifiri, ben daha fazla karanlık arıyom.
baktıkça beni iyice dibine çekiyor hırçın dalgalar.
bu aynı ülkeme bakmak gibi bir şey, kızgın amcalar,
bağırıp duruyorlar, asıl mühim olana çıt çıkartmadan,
ve kolayca çekip gidebiliyorlar iz bırakmadan.
hiçbir mankafa memnun kalamaz bu hayattan.
mecbur olduğun şeyler menfur ya da pek siktiri boktan.
hayat sana hiç ismini sormaz, hatta bilmez kim kimi kollar.
bir sürü aptal it sürüsü var, kâdiri mutlak gaydırı gubbak..
halimiz ortada yani aslanım, bari bu durumdan kendini kurtar.
her biri kurtlarla yatıp kalkar, aklını kullan, kaç buralardan.
tolstoy gibi, rembo gibi, leutremont ya da zerdüşt gibi.
hayat bunlar gibi berduş bir tip, cennetse tabii bir düş gibi.
hayat elbette keltoş biri, göbekli ve sarhoş.
ama gel gör ki; hiç patron da değil, hatta gayet mâkul biri.
şimdi bilemiyorum aslanım, sence de bu gemiden sarkmalı mı?
yelkenlerim baston gibi, belki de bu gemide kaybolduğum içindir ki;
şu an bilinmeyene doğru meylediyorum.
karanlığın dibini boylamalı mı, şimdilik seyrediyorum.
epeyi geriyorum ortamı, meteliğimiz olmadığından.
özgürsek, içine girecek bi' deliğimiz olmadığından mı?
nakarat:
akşamlar.
ağlatıyor.
ağladım çok, ağladım.
akşamlar ağlatıyor, ağladım, çok ağladım.
ay ışığı insafsız, güneşim acımasız.
buruk aşklar uğruna uyuşuk, esrik kaldım.
n'olur bu gemi batsın, beni de alsın deniz.
bilirim nasıl döğer, kıyıları dalgalar.
şafağın güvercinler gibi coştuğu anı.
akıntı ne, hortum ne, gökler nasıl çatırdar?
ben gerçekte yaşadım, düşlerde yaşananı.
ala gözlü, cırlak kuşlar çığlıklar atarak,
dışkı yağmurlarıyla ada yakın diyordu.
boğulanları suda uykuya bırakarak,
yelkenleri şişirmiş, gemim ilerliyordu.
gecenin içinde,
bir adam,
görülür..
---
spoiler ---