çeşitli toplumsal sınıfların ya da kişilerin yaşama koşulları arasındaki büyük ayrım, kısaca eşit olmama durumu demektir.
az evvel ll. elizabeth'in hayatını anlatan bir diziyi izlerken bir anda suratıma öyle bir çarptı ki tekrar afalladım.
ingiltere başbakanı 'ülkenin çıkarlarını' koruma adına kendi ülkesinde bulunan boğazı geri alan mısır'a savaş açmayı, bunu da önce israillileri saldırtarak başırı koruyormuş gibi göstermeyi teklif ediyor kraliçeye. kraliçe de kabul ediyor. gece oluyor, kraliçe yatağına yatıyor. aynı saatlerdeyse mısır'da ingiliz uçakları halkı bombalıyor ve şehirlerine britanya tankları giriyor. daha ergenliğe girmemiş çocuklar ellerinde tutamadıkları ak-47'ler ile hakkını korumak için vurulurken o haklarla kraliçe kaz tüyü 2 büyük yastığına başını koyup asla söndürmeye gerek duymadığı ışıkları eşliğinde uyuyor.
her zaman statükoyu koruyan muhafazakarlığa ve kapitalizme lanet olsun.
o yatakta sadece bir ırka mensup insanların yatmasına yanaşan milliyetçiliğe/ulusalcılığa/ırkçılığa lanet olsun.
uykunuzu hiçbir şey kaçırmayacaksa daha kim olduğunu bilmeyen çocukların ölümleri kaçırsın. kaçırsın ki asla çocuğunca sarılınmayacak babalar ölüp de ardından şehitler ölmez diye boş teselli naraları atılmasın. her şeyin temeli bu eşitsizliktir siz bunu anlamadıkça vatan sağolmaz ancak size bunu dedirtenler keyif çatar.
amına koyayım böyle insanlığın.