8. Bölümü ayrı bir güzel olan dizi.
Özellikle pavyon muhabbetinin olduğu kısımlar ve akrep kurbağa anolojisi.
Tam
şu diyaloğun hastasıyım.
Cengiz, Ezel'e Eyşan'ın onu sevmediğini, onun en kıymetli şeyini çalmış gibi davrandığını falan söylüyor. O sırada pavyondalar ve Cengiz assolisti kafalayıp sahneden masaya alıyor.
Ezel'in sorusuna cevabını pavyonda uygulamalı olarak cevap veriyor. Ben orgazm oluyorum o ara.
---
spoiler ---
+Cengiz, o zaman niye evlendi senle? Niye hala senle beraber.
(Cengiz assoliste döner)
-Bakma kızım. Bakma artık oraya, çok geç. Yaktık artık bütün köprüleri, dönüş yok. Oraya dönersen yanarsın. Söylicen şarkıyı çaresi yok. Niye mi?
Çünkü öyle bir halt ettik ki beraber. Artık gidicek başka yerin yok. Buradan ancak benle çıkarsın. Elin mecbur artık bana.
...
Ne sormuştun?
---
spoiler ---
Ezel'in kalitesi gerçekten tartışılmaz. Bu diziyi daha öz bir anlatımla izlemeyi çok isterdim. Evet çok iyi bir dizi ama aynı zamanda epik ve masalsı bir anlatımı da var. Dünya edebiyatından çok bariz referanslarla yazılmış olması buna imkan tanıyor. Bence bir baş yapıt olmasını da bu sağlıyor. İnsanlığın en temel, en ilkel güdülerine yönelik çok temiz ama bir o kadar da ihtişamlı bir destan anlatılıyor.
Dizinin hikayesi gerçekten bir destan niteliği taşıyor. Finale doğru Ramiz Karaeski'nin, hikayenin sonunda bu hikayeyi anlatacak kimse kalmazsa diye her şeyi kaleme almış olması da aslında buna bir referans.
Sıradan değil, son derece sıradışı, sırf bu yüzden ihtişamlı. Kahramanların ejderhalarla mücadele ettiği kadim efsanelere benziyor. Hatta finaldeki imaları da dikkate alırsak belki de hiç yaşanmamış ve yaşanmayacak bir efsane bu.
İzlerken bu kafayla izlemek gerekiyor.
Çok iyi dizi be. Yıllardır oturup tekrar izlememek için sürekli direnmek zorunda kaldığım bir dizi.
Başıyla sonuyla dolu dolu rafine duyguların damıtıldığı bir öykü bence. Türk dizi tarihi değil ama Türk edebiyatı bence Ezel'deki hikaye anlatıcılığı yöntemini ciddi ciddi referans almalı bence.
Oğuz Atay'ın
Tutunamayanlar romanından sonra belki de Türk edebiyatının yazılmış son "
büyük roman"ı olan
Kara Kitap metinlerarasılık tekniğinin en iyi örneklerindendir.
Ezel dizisinin hikaye anlatıcılığı da bunun dizi ya da görüntülü aktarımdaki en iyi ve belki de tek iyi örneğidir.
Bence Ezel'in kurduğu dünya, kullandığı referanslar, metinlerarası bakış açısı, masalsı anlatımı, tarih anlayışı ve birtakım rastlantısallık kullanımları ve burada yer veremeyeceğim bir sürü hikaye anlatım teknikleri Türk edebiyatına yön verebilecek cinsten.
Başlarda bunun tam tersini düşünüyordum. Tamamen 20. yüzyıl klasik roman anlayışının diziyi uyarlanması örneği olarak düşünüyordum ama bu sanki biraz yüzeysel olacak. Ezel'in daha çağdaş ve ilerici bir vizyonu var.
Belki de çok duygusal yaklaşıyorumdur bilemeyeceğim. Ama duygusal yaklaşsam ne kadar duygusallaşabilirim ki?
Ulan hangi bölümü kapsar bu bilmiyorum ama Ezel dizisi birçok yönden tez konusu olarak çalışılabilecek bir dizi.
Tez konusu arayanlara duyurulur. :D