Size bir çingenenin aşkını anlatayım.
Kadın erkek ve çocuklarla otuz kişilik bir grup çadırlarını toplayıp edremit tarafına doğru yola çıkar. Yol boyunca delikanlılar keman ve klarnet çalarken genç kızlar da su gibi sesleriyle onlara eşlik ederler. yol, zeytinlikler içinde bir değirmene gelince son bulur. Burada çadırlarını kurup yer edinirler. kadınlar sepetler yaparak, çalgıcılar civar köylerdeki düğünlere giderek bulundukları yerde kabul görürler. Hele içlerinden biri vardır ki o sevilenlerin en başındadır.
Atmaca.
O genç erkeklerin en yağızı ve en iyi klarnet çalanıdır. Herkes onu çok sever en çok da her akşam meydanda yapılan çalgı çengide onu değirmen önünde kızıyla bağdaş kurup hayranlıkla izleyen değirmenci. Değirmenci ve köyün en güzeli olan kızı. Kızcağız güzeller güzelidir ama küçükken sağ kolunu değirmen çakralarından birine kaptırmıştır ve sakattır.
Sözü fazla uzatmayalım.
O zamana dek peşinden uşak koşturan hanımlara ve kızını kendisine vermek isteyenlere düşünmeden sırt çeviren atmaca, daha ilk görüşte değirmencinin kızına vurulur. hikaye buya tavuslara, sülünlere bakmaya tenezzül etmeyen yabani kuş, kanadı kırık bir çulluğun şikârı olur.
Çok geçmeden herkes meselenin farkında olur ve atmaca da içine artık sığdıramadığı sevdasını değirmencinin kızıyla paylaşır. Paylaşır paylaşmasına da değirmencinin kızından atmacayı sevmesine rağmen “
ben senden noksanım, olmayacak şeylere beni inandırmaya kalkma eğer az biraz seviyorsan buralardan git “ cevabını alır. Artık atmaca ne yapacağını bilemez ve kanatlarını kıpırdatamayacak haldedir.
Ta ki birgün tüm ahaliyi değirmende toplayıp ahenk yapacağını söylediği güne kadar. O gün gelip herkes değirmene toplandığında elinde klarneti ile başlar en içten duygularla çalmaya. Öyle bir çalar ki herkesi kendine hayran bırakır. Bu böyle devam ederken atmaca birden yerinden doğrulup sevdiği kızın gözlerine bakarak birkaç adım öteye değirmenin bir ucuna çarkların ve kayışların arasına atar kendini. İnsanlar yerinden kalkıp yetişmeye çalışsalarda iş işten geçmiştir. Atmacanın kolundan oluk oluk kan akmaktadır ve artık onun da sevdiği kız gibi gibi sağ kolu yoktur.
“ siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirlerde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz birbirinden korkan ve birbirini tehdit edenler... siz sevemezsiniz. sevmeyi yalnız bizler biliriz... bizler; batı rüzgarı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka allah tanımayan çingeneler. “
“ fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım yalnız bu
sevmektir. “
işte size gerçekten seven bir çingenenin hikayesi.
Sabahattin Ali
Değirmen / 1929