clickbait

ingilizce bir tabir olan click ve bait kelimelerinden oluşan sözcük. özellikle youtube. bazen interaktif sözlük platformlarında bazen haber siteleri kimi zaman ise diğer sosyal medya ortamlarında bolca yapılan bir tür hile. click-> tıklamak bait-> yem bu minvalde karşınıza (bkz: bunu duyduğunuza şaşıracaksınız) (bkz: dedemi balkondan attım) (bkz: cumhurbaşkanı erdoğan tam yetki verilmesini istedi) gibi merak duygusu aşılayarak tık elde etmeye denir. doğru kullanılırsa güzel prim yapılabilir.

spor medyasının bol bol yaptığı orospu çocukluğu.

örnek başlık: Kürt Gençten Zafer Partisi Başkanını Terleten Sorular! içerik: videoda ümit özdağ yok :d

Kaçırılıp, internette yayın yapılarak öldürüleceği duyurulan bir babanın ve arkada kalan onlarla soru işaretiyle kimin neden yaptığını bulmaya çalışan bir ailenin hikayesi. Sonu yine “ne? nasıl yani?” dedirten bir mini dizi olması beğeniyi kaptı. edit: internetten birileriyle tanışan biri olarak bu dizi bende bu açıdan kuşku oluşturdu. özellikle ethan-alison sahnesinde. --- spoiler --- Sophie’nin tüm yaşananlara bir de aldatıldığı düşüncesi eklenince fotoğrafları kaldırtması ama Nick’in suçsuz olduğunu öğrendiğinde fotoğrafları yeniden yerleştirmesi çok kötüydü. --- spoiler ---

İçerik saçma çıkar genelde ama başlığın da saçma olduğu oluyormuş. Demin bildirim geldi "Lana Rhoades mini şortuyla nefes kesti" diye. Kardeşim biz kadını ne hallerde gördük, sence mini şortu nefes kesebilir mi aq?

mesela başlığa bak bi de haberin içeriğine bak. bizim ülkede habercilik diye bir mevzu yok ya cidden

bir süre önce izlediğim, izlerken de epey saran netflix mini dizisi. izlerken sürekli olarak ters köşe yapıp en sonunda da yok artık dedirten dizilerden biri. çerezlik, bir haftasonunda izlenir.

sosyal medyada (#4341658) bu işin üstadı kesinlikle murat soner'dir. ana akımda ise bütün medyanın kullandığı taktik. iğrenç seksist başlıklar ve ilgi çekici olmaktan ziyade haberi bir türlü okutmamaya direnen içerikler vsvs... (bkz: türk medyasının biraz şey olması)